Merhaba, canlarım ciğerlerim😘 2020 felaketleriyle dolu bir günde yine beraberiz😒 Depremler, virüs, kadın cinayetleri ve benim yazdıkça bitmek bilmeyen romanım😢 Çok garip bir seneyi paylaşıyoruz ama olsun😇 Yine beraberiz ya... Önemli olan da bu değil mi zaten😻 Her neyse ben daha fazla vaktinizi almadan sizi bölümümle baş başa bırakayım😅 Hepiniz iyi okumalar diliyorum...😘
Kitap kurtcuklarım💖Hani vardır ya; kuşlar bazen gerçek yuvasına geç kavuşurlar. Bu kuşlar gerçek ailesini geç tanırlar, gerçek mutluluğun anlamını yeni yeni öğrenirler. Hayatı ona gerçek ailesi öğretir. Kısaca hayatın en şanslı kuşları... Sanırım ben ne gerçek ailemle tanışacağım ne de hayattı öğreneceğim. Ben bunu hiç bir zaman hak etmiyordum, hak etmeyeceğimde. Biz ne kadar istemesek de bir cinayet işlemiştik. Evet, haklıydık. Ama elimizde ne bir kanıt vardı ne de başka bir şey.
Ne bir adım ileri gidebiliyorduk ne de bir adı geri... Olduğumuz yerde sayıyorduk. Haklıydık, kanıtlayamıyorduk. Elimiz, kolumuz bağlı, her şeyi zamana bırakıyorduk. Ve bu bizi rahatsız ediyordu.
Zaman her şeyin ilacıdır derler ya... Bu kez işimi bu söze dayanarak yapıyorum. Bakalım zaman, her şeyin ilacı mıymış? En çok da başka bir çaremiz varmış gibi düşünmemize gülüyorum. Her şey bitti... Savaş daha sonunu görmeden, sonucunu gösteriyordu. Biz kaybettik... Bu kazanma ihtimalimiz, kurtulma ihtimalimiz yoktu. Kendimizi kurtaracağız diye cinayet işledik. Aslında ben hala tek bir nokta da bile haksızlığımızı göremiyordum. Hem ne demişler; biri sizi öldürmeye kalkarsa hakkınızı savunun ve siz onu öldürün...
Öldürmek hayattaki en iğrenç şeylerden biri olduğuna kefildim ama hiç bir zaman her öldüren kişiden de yüzde yüz suç bulmadım. Doğrusunu söylemek gerekirse biz bu cinayeti işledikten sonra bu fikre sahip oldum diyebilirim.Müdürün sesini hemen tanımıştım. Çünkü o annemin biricik kocasının sesiydi. Sesiyle hemen içeri daldık. Karşımda gördüğüm manzara beni hiç de şaşırtmamıştı. Maviye boyalı saçlar ve pembeye boyalı saçlar içindeki kızlar... Ama... Ama bu sefer bir gariplik vardı. Yüzünde ve kolunda, hatta bacağında da her yerinde morluklar ve kan vardı. Ne olmuş bunlara böyle? Bizden gittikten sonra birinin bir güzel dayağını yemişler görünüyordu. Aslında bu kadar kısa sürede bu hale girmeleri de bir tuhaftı. Bu okulun adının temiz olduğunu hep duyuyordum. Böyle kavgalarının da olduğunu hiç duymamıştım. Şaşırmamak elde değil
"İşte hocam, bunlar." Diye atıldı pembe panterli Sıla. Gene bizi ne yapacaklardı?
"Siz mi yaptınız, bunları?" Dedi hoca kızları göstererek.
Yok artık! Biz ellemedik, bile. Attığı iftiraya bak. Biz ellesek böyle ellemeyiz. Müdüre gitmeye bile korkutuyoruz. Gözlerimi fal taşı gibi açtım çünkü çok şaşkındım. Gözlerim bir maviye bir pembeye gidiyordu. Hangisinin yalanı olduğunu tahmin edemeyecek kadar kötülük doluydular. İlk tanışmamızın bu kadar bereketli olacağını hiç düşünmemiştim. Tam da bela aradıklarını ve sonunda bulduklarını yüzlerinden okuyordum. Kaşınmak istiyorlarsa en güzelinden kaşırız. Bizim için tek problem matematik problemleri. Zaten gerisini zevkle hallediyoruz.
"Ne saçmalıyorsunuz, siz?" Dedim sertçe. Bu aptallar, neyin kafasını yaşıyordu?
"Neyi biz yapmışız?" Diye atıldı, Tuğçe. İkimizde küçük bir şokun etkisinden yeni yeni çıkıyorduk. Beklediğimizden daha kin sever çıktılar.
Begüm ve Sıla, hoca arkasını döner dönmez sırıtmaları çok aşırı şekilde sinirimi bozmuştu. Gülünce bize havalı görüneceklerini sanıyorlardı ama acınası bir hal aldıklarının farkında bile değildi. Ayrıca bu kanlar ve morluklar içinde kavrulan iki kız, neden hocanın önünde ağlayıp, arkasını dönünce sırıtıyordu ki? Bu işin içinde bir iş olduğunu düşünüyordum. Tiplerine bakacak olursak bir sinek ısırığına dahi dayanamayak kadar güçsüzlerdi. O zaman bu gülücükler neden ucuşuyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZI BOZAN PARÇA
Teen FictionYıldızı oluşturan beşli; Eylül Vural Berk Çağlar Çetin Karabilek Tuğçe Erdem Murat Karayel Peki bozan kim olacak??? Çaresizliğin ortasında birbirine sığınan beş dost... Ailevi sorunlar, dost kazıkları, arkadaşlık, aşk ve cinayet... Solu...