Çok zor geliyor her şey. Bazen kendimi işe yaramaz biri gibi hissediyorum. Belki de o yüzden sürekli bilgi edinerek kendimi teselli etmeye çalışıyorumdur. Birilerinin topluluk içinde benim hakkımda güzel bir şeyler söylemesi beni mahvediyor. Çünkü herkes içinde benim hakkımda konuşulması, kafaların o sırada bana çevrilmesi korku filmi gibi. Kaygı seviyemi en yükseğe çıkarıyor. Herkes bana özenerek bakarken aslında içimde psikolojik olarak neler yaşadığımı bilmiyorlar. Notlarım yüksek diye,insanları anlayışla karşılıyorum diye,dürüstüm veya saygılıyım diye mükemmel biri değilim. Beni sadece dışarıdan böyle görüyorsunuz ama aslını kimse bilemez. Böyle davranmalıyım. Çünkü ancak böyle davranarak anksiyeteyi dışarıya belli etmem. Eğer anksiyete bozukluğum olduğunu başkaları öğrenirse beni ilgi meraklısı, dramatik, sürekli ağlayan kız olarak tanımlayacaklar. En kötüsü de bunun ne olduğunu bilmeden konuşan zihniyetsiz insanlar bana deli diye hitap edecek. Ben psikiyatriste gidiyorum ya da atak geçiriyorum diye deli olmuyorum. Bu nedenle en iyisi kimseye anlatmadan yaşamak. Tabi ki bu imkansız. Çünkü örneğin okuldayken atak geçirdim ve birileri bunu gördü. Bütün okula adım deli ya da hasta kız olarak yayılacak. Kimse benim yaşadığım şeyle ilgili değil sonuçla ilgili saçma sapan düşüncelere kapılacak. "Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar." Bu nedenle her şeyi zamana bırakıyorum. Bekleyip göreceğiz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anksiyete Günlüğüm
Non-FictionÇoğu insana göre korku çocukken gelip geçen bir şeydir. İnsanlar düşünce gücüyle korkularını aşabilir. Evet bu doğru bir tespit. Ama ya korkunun gücü düşünce gücünden daha kuvvetli olursa. Ya insan ortada hiçbir sebep yokken kaygılanırsa.