Uzun bir zamandan sonra yeni bölüm❣
Tünelden çıkmak için tek çıkışımızın da kapandığını farkettikten sonra etrafımıza bakınmaya başlamıştık. Tünel ileriye doğru devam ediyordu ama nereye gittiği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Arena başkent şeklinde inşa edildiğine göre bu tünellerin de normalde var olması gerekiyordu, ama daha önce böyle tünellerden bahsedildiğini hiç duymamıştım.
Drex: "Burada durarak zaman kaybediyoruz, ilerlemeliyiz." dedi. Aaron, Drex'e bakıp anında "Evet" diye cevap verdi. Ben de başımı sallayarak onayladım. Böylece hepimiz etrafımıza bakına bakına yürümeye başladık.
Tünel bir türlü bir yere çıkmıyordu. Uzun zamandır yürüyorduk ve hala herhangi bir yol ayrımı veya yukarıya açılan bir kapak görememiştik. Drex zaman geçtikçe sinirlenmeye başlıyordu ve Aaron da onu rahatlatmak için uğraşıyordu. Penelope ilerlemeye başladığımızdan beri konuşmamıştı. Arkamızdan sessizce bizi takip ediyordu. Nihayet üstümüzde bir kapak gördüğümüzde Drex yarı sinirli yarı da mutlu bir sesle "SONUNDA!" diye bağırdı. En uzunumuz Drex olduğu için kapağa o uzandı ve kapağın kolayca açılmasıyla rahatladım. Aaron: "Tamam sırayla geçelim önce Penelope'u yolluyorum, o kendi başına geçemez." dedi. Aaron'ın bu kadar korumacı davranması sinirimi bozsa da sesimi çıkarmadım ve Aaron, Penelope'u omzuna alarak yukarı uzattı. Drex: "Yukarıda ne görüyorsun?" diye sordu. Penelope: "Mağaraya benziyor herhangi bir çıkış göremiyorum." dedi ve bir kaç saniye sonra aceleyle ekledi: "Mağaranın tavanında bir kapak var! Belki bu seferki dışarıya açılıyordur."
Bununla beraber Aaron, Penelope'u iyice yukarı uzattı ve Penelope yukarıda tutunduğu taşlardan destek alarak kendini tamamen yukarı çıkarttı. Sıra bendeydi. Benim de boyum kapağa yetişmediği için tam Aaron bana destek verecekken Drex öne atlayarak beni ayak bileklerimin biraz üstünden turarak havaya kaldırdı. Ben de Penelope gibi tutunarak yukarı çıktım. Aşağı baktığımda Aaron'ın yüzü ekşimiş gibiydi. "Hadi siz de gelin." dememle beraber Aaron zıplayarak yukarı tutundu ve kendini yukarı çekti. Drex de aynı şekilde yukarı çıktı.Hepimiz yukardaydık ve yapmamız gereken tek şey yukarıdaki kapağa ulaşmaktı. Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken ani bir şekilde yukarı çıktığımız kapak kapandı. İrkilerek hemen sırtıma astığım yayım ve oklarımı çıkarttım. Aaron ve Drex de aynı şekilde bekliyorlardı. Penelope'u tamamen savunmasız bırakmamızın saçma olacağını düşünerek fırlatma bıçaklarımdan birini ona verdim.
Hepimiz bir şey olmasını bekliyorduk. Drex: "Kendiliğinden kapandı herhalde." diyerek yavaşça kılıcını indirdi ve birkaç saniye sonra kapak yeniden açıldı. Yavaşça aşağı bakmak için eğilmiştim ki mutant bir yaratığın pençesiyle karşılaştım. Zamanında geri çekilemediğim için göğsümü çizdi. Ufak bir çığlık atarak geri çekildim ve geldiğimiz delikten bir sürü mutant içeri dolmaya başladı Penelope çığlık attı. Hemen okumu yayıma takıp mutantlara atış yapmaya başladım. Çok fazlaydılar, girişten devamlı yeni mutantlar geliyordu. Aaron, Drex ve ben bütün gücümüzle savaşıyorduk ama bu sefer sağ çıkabilir miyiz emin değildim. Bir mutantın üzerime atlamasıyla yere serildim. Mutant tüm gücüyle pençelerini savururken yana yuvarlanıp belimdeki diğer bıçağı çıkarttım. Bu küçük bıçakla yakın mesafe savaşmam mümkün değildi. Mutant üzerime gelmeye devam ediyordu. Gerilemeye başladım, yakın mesafe savaşmak için silahım yoktu. "AARON!" diye sesli bir şekilde bağırdım. Artık kaçacak yerim kalmamıştı, korkunç sonumu beklerken Drex bana doğru son hız koşuyordu. Tam zamanında yetişerek mutantı biçti. Ardından yeniden arkasını dönüp diğer mutantları biçmeye devam etti. Ben de mağaranın daha uzak bir köşesine çekilerek oklarımı yağdırmaya devam ettim. Böyle devam edemezdi ne kadar mutant öldürsek de girişten devamlı gelmeye devam ediyorlardı.
Penelope'un bağırdığını duydum: "BU TARAFTAN ÇABUK OLUN!" gösterdiği yere baktım, tavan çıkışına ulaşmayı başarmıştı. Ona doğru koştum ve taşların üstüne çıka çıka bulunduğu yere ulaştım. "AARON, DREX HIZLI OLUN." diye son ses bağırdığımda ikiside duraksayıp yavaş yavaş savaşı bu tarafa doğru çekmeye başladılar. İkiside birbirini bırakıp koşamıyordu.
Aaron baltasını önündeki 3 mutanta savurduğunda bir kaç saniyelik bir zaman kazandılar ve buraya son hız koşmaya başladılar. Tavan kapağını sertçe çekerek açtım ve Penelope'u yukarı gönderdim. Drex ve Aaron buraya doğru gelirlerken yollarına çıkan mutantlara oklarımı atmaya devam ettim. En sonunda ikiside geldiğinde hızlı bir şekilde kapaktan yukarı çıktım böylece yollarına engel olamayacaktım. Aaron da yukarı çıkınca rahat bir nefes aldım ama Drex'i beklerken aşağıdan feci bir çığlık yükseldiğini duydum. Korkuyla "DREX?" diye bağırdım. Bir kaç saniye içeriden ses gelmedi. Aaron yeniden inmeye hamle yapınca kolundan yakalayıp "MANTIKLI DÜŞÜN SEN DE Mİ ÖLMEK İSTİYORSUN!" diye bağırdım. Aaron benden kurtulmaya çalışıyordu. O sırada aşağıdan Drex'in sesi yankılandı: "BENİ YUKARI ÇEKİN." Aaron'ın benden kurtulmasına izin vererek ben de onunla beraber Drex'e bakmaya gittim. Aaron, Drex'i kolundan tutup çekerken. Aşağıdan hala mutantlar geliyordu. Drex yeniden acıyla bağırdı. Aaron, Drex'i dışarı çıkarttığında acele edip kapağı kapattım.
Bir kaç saniye öylece durup soluklandık. Penelope dışında herkes yaralıydı ama Drex çok kötü durumdaydı, tişörtünün ön kısmı neredeyse tamamen yırtılmıştı ve pençe izleriyle dolu yarlarından kanlar akıyordu. Son anda Aaron onu yukarı çekerken bacağından aldığı yara da oldukça kötüydü. Aaron da ben de kendi yaralarımızı tamamen unutup Drex'e yardım etmeye başladık. Ceketimi çıkarıp matarama uzandım ama sularımızın bittiğini hatırlamamla etrafıma bakınmaya başladım. Herhangi bir su kaynağı göremiyordum ve nerede olduğumuzu anlayamayacak kadar da sarsılmıştım. Drex yerde sessizce yatarken Aaron bayılmaması için onu konuşturmaya çalışıyordu.
Gökyüzünden gri bir şeyin geldiğini gördüğüm anda sevinçle "Yardım yolladılar." dedim. Snow'un torunu olarak damgalanan bana arenada hiçbir türlü yardım yapılmayacağını düşünmüştüm. Paraşütü havadayken yakaladım ve hızlıca içini açtım. İçinde bir adet merhem ve birkaç parça bandaj vardı. Bu kadarcık şeyi almak bile çok pahalıya patlamış olmalıydı ama bu sene oyunlarda Başkent'in çocukları olduğu için sponsorlar büyük bit ihtimalle ortaya koyabildikleri kadar parayı koyuyorlardı. Beni şaşırtan şey ise bu paralarla arenaya yardım yollayıp yollamamak Akıl Hocalarımıza kalmış bir şeydi ve yollamayı tercih ettikleri için büyük bir minnet duydum. Aaron'la beraber Drex'in geri kalan yırtık tişörtünü de tamamen kopardık. Aaron yavaşça merhemi alarak Drex'in yaralarına sürmeye başladı. Bu sırada ben de bandajları açarak Drex'in yaralarını kapatıyordum. Penelope bunlar olurken ne yapıyordu bilmiyorum ama şuan kimsenin onu düşünecek hali yoktu. Aaron'la işimiz bittiğinde Drex kısık bir sesle teşekkür etti ve yerinden kalkmaya çalıştı. Bir kaç denemeden sonra vazgeçti ve olduğu yerde yatmaya devam etti. Elimizde hala biraz merhem kalmıştı ama bütün bandajları bitirmiştik. Geri kalan merhemi mutantların çizdiği göğsüme ve Aaron'ın kanayan koluna sürmemizle bitirdik.
Etrafima bakındığımda Penelope'u görememle birlikte endişelenmeye başladım ve Aaron' a "Penelope nerede?" diye sordum. Aaron'ın gözleri Penelope'un ortalarda olmadığını yeni farkeder gibi bir anda büyüdü ve etrafa bakınmaya başladı. Penelope'a seslenmemiz de mümkün değildi ve muhtemelen şuan bizden kat kat iyi durumda olan haraçlar yerimizi bulabilirlerdi. Bir kaç dakika boyunca hem Drex hem de Penelope yüzünden endişelenerek hiç konuşmadan öylece dikildik.
Penelope'un bize doğru koşarak gelmesiyle beraber Aaron'ın koluna dokunarak Penelope'un geldiği yönü gösterdim. Aaron'ın yüzü rahatlamasıyla biraz daha gevşedi ama halen evimizde oyunlar oynadığımız o minik çocuğu göremiyordum. O hatırladığım minik çocuğu bir daha asla göremeyeceğimi farketmemle beraber üzerime bir üzüntü çöktü. Ben bunları düşünürken Penelope yanımıza elinde bir şey tutarak ulaşmıştı bile. Nefes nefese kalmış bir şekilde "Buraya çıktığımız andan itibaren bu meydanı tanıdım, şehrin ormana açılan kısımlarının yakınındayız. Sizin Drex'le ilgilenmekle meşgul olduğunuzu gördüğümde ise elimden bir şey gelmesini umarak hatırladığım çeşmeye doğru koştum. Su da herhangi bir şey var mı bilmiyorum ama bunu getirdim." dedi. Elinde tuttuğu şey mataralarımızdan biriydi. Drex, konuştuklarımızı duymuş olacak ki "İşe yaramaya başladın galiba." diye kısık bir şekilde konuşmaya çalıştı. Bunun üzerene gülmemek için kendimi çok zor tuttum. Aaron bile neredeyse gülecek gibiydi. Penelope ise sinir olmuş bir şekilde Drex'e bakıyordu. Drex, göremese de Penelope'un sinir olduğunu anlamış olacak ki "Tamam tamam şakaydı." diyerek gülümsedi. Belki de Drex başta düşündüğüm kadar kötü biri değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
76. Açlık Oyunları
FanfictionAnneme göre bu yaptıkları zalimlikti, ben ise bunu hakettiğimizi düşünüyordum. 75 yıl boyunca her yıl 23 haracı arenamızda katletmiştik. Ailelerinin gözleri önünde, tüm sevdikleri onları izlerken hem de. 76. Oyunlarda ise her şey değişecekti. Adalet...