•11•

122 19 6
                                    

Drew'un gözünden:

Bryce ve Irene'nin yanına vardığımda tam neşeli bir şekilde onlara haberi verecektim ki Irene'nin yerde gözlerini sımsıkı kapamış bir şekilde yattığını gördüm. Bryce'ın bir şey yaptığını düşünerek silahımı çıkarıp onlara doğru hızlıca koşmaya başladım. Tam yanlarına varmıştım ve kılıcımı kaldırmıştım ki Bryce'ın ellerini havaya kaldırarak "Ben bir şey yapmadım." diyen bakışlarını gördüm. Sakinleşip kılıcımı indirdim ve Irene'nin yanına çöktüm. "Irene? İyi misin?" dedim endişeli bir şekilde. "Ben... İyiyim. Bacağım biraz daha kötüleşti." dedi ama hiç de iyi görünmüyordu. Bandajı kanamasını durdurmamıştı. Bandajı çıkarıp yarasına baktım. İltihaplanmış görünüyordu. Bryce'a başka bandaj olup olmadığını sordum ve negatif cevap aldım. Tüm suratım çöktü. En iyi arkadaşımı kaybedemezdim. Kameralar beni görsün diye "Yardım lazım!" dedim kollarımı sallayarak. Açıkçası işe yarayacağını bile düşünmüyordum ama birkaç dakika geçmesine rağmen birkaç saat gibi gelen bir süre sonra yukarıdan gelen paraşütü farkettim. Paraşüt tam önüme düşecekken yakaladım ve içinden çıkan bandajları ve ne olduğunu anlayamadığım sıvı bir ilaca benzeyen şeyi çıkardım. Oyalanmadan Irene'nin yanına gittim ve sıvıyı yaralı bacağına döküp bandajla sıkıcı sardım. Irene bağırmamak için kendini zor tutuyordu. İşim bittiğinde kullandığım sıvı ilacın kokusu tanıdık geldi... lütfen düşündüğüm şey olmasın diye dua ettim. Çünkü eğer o sıvı yararlı bir ilaç değil de düşündüğüm gibi antiseptik solüsyonsa Irene'nin yarasına iyi gelse bile onu iyileştiremezdi.

Bir kaç dakika hiçbir şey yapamadan öylece dikildikten sonra aklıma geldi: Drex, Aaron, Rebecca ve Penelope bize çok yakınlardı. "Bryce." diye seslenerek ona kısaca onları gördüğümü anlattım. Bryce beklediğim gibi bir anda heyecanlandı ve "Hadi o zaman burada ne duruyoruz, bu bizim en iyi şansımız olabilir." diyerek anında ayağa kalktı ve silahlarını kuşanmaya başladı. Bryce'a gerçekten iyice sinir olmaya başlamıştım ama Irene bu haldeyken onunla kavga edersem ikimiz de buradan sağ çıkamazdık, o yüzden alaycı veya sert bir şey söylememeye çalıştım. "Bryce, Irene burada kalamaz. Dışarıda hala Perla var, oyun kurucuların tuzakları var. Çok istiyorsan silahlarını alıp kendi başına onlarla savaşmayı deneyip ölebilirsin ama ben gelmiyorum." dedim. Bryce bunu duyunca sinirlendi ve iyice yakınıma girip "Buradan sadece 1 kişinin sağ çıkacağını unutuyorsun galiba. Bu arenaya girdiğin andan itibaren aile ilişkilerin, dostlukların biter. Bunu yapamıyorsan, sen de benim dışımdaki diğer herkes gibi bu arenada ölmeye mahkumsun." diyerek kötücül bir şekilde gülümsedi. Bryce umrumda bile değildi, ondan korkmuyordum. Beni asıl korkutan bu söylediklerinin doğru olduğunu biliyor oluşumdu. Bu arenadan sağ çıkan ben olsam bile Irene yanımda olmayacaktı, zafer için en yakın arkadaşımı feda etmeyi göze alabilir miydim? Bunun cevabını buraya geldiğimden beri biliyordum.

Drex'in gözünden:
Yaralarıma sürdükleri merhem canımı yakıyordu. İlk halimden biraz daha iyi hissediyordum o yüzden ayağa kalkmak için hazırlandım. Aaron hemen müdahale etti: "Ne yapıyorsun? Bu halde ayağa kalkamazsın!" dedi endişeyle. "Sonsuza kadar burda oturamayız ki." dedim yorgun bir şekilde. Rebecca araya girdi: "Drex haklı. Bir sığınak bulmamız lazım. Ben etrafı aramaya gideyim, kalabileceğimiz güvenli bir yer bulduktan sonra geri dönüp size haber veririm." dedi. Tek başına giderse Bryce, Irene ve Drew'la karşılaşıp kendini öldürtebilirdi. Endişeli bir şekilde: "Tek başına gidemezsin!" dedim ama başka şansımız olmadığını biliyordum. Rebecca: "Bence kendi başımın çaresine bakabilirim. 1 saate kadar dönmezsem endişelenmeye başlayabilirsiniz. Drex, o sırada dinlenmene bak." dedi ve gülümsedi. "Dikkatli ol." dedim ciddi bir sesle, ardından da gülümsedim. Aaron iç çekip el sallamakla yetindi. Penelope ise dinlemiyor gibi görünüyordu. Rebecca yayını ve oklarını aldı, ardından gözden kayboldu. Gittiğinde içimden sessizce dakikaları saymaya başladım. 30 dakika geçtiğinde hala ondan iz yoktu ama top sesi de duymamıştık, bu da az da olsa beni rahatlatıyordu. Aaron ve Rebecca'yla müttefik olduğumda onlara önem vermiyordum, onlar benim için şampiyonluk yolunda piyonlardı. Hatta en başlarda Rebecca'dan hoşlanıyormuş gibi yaparak onun bana güvenmesini sağlamaya çalışmıştım fakat şuan bu numaranın gerçeğe dönüşmüş olmasından korkuyordum. Aaron ise benim Başkent'te veya daha önce hiçbir yerde sahip olmadığım dostum gibiydi. Rebecca'yla kavga ettiğimiz akşam sabaha kadar Aaron'la konuşmuştum ve onunla konuşmak bir an için bile olsa arenada olduğumuzu unutturmuştu. Herhangi biriyle arenada sona kalırsam onu öldürebilecek miydim bilmiyordum ve bu tereddütüm beni endişelendiriyordu.

Aaron'ın yanımda doğrularak bıçaklarımızdan birini eline aldığını gördüm. Uzakta bir yere bakıyordu. Görmek için doğrulmaya çalıştım ama bacağıma saplanan acı bana engel oldu. Eğer diğer haraçlar bizi bulduysa kurtulmak için hiç şansımız yoktu. Aaron'a yeniden baktığımda yüzünün gevşediğini ve bıçağını yavaş yavaş indirdiğini gördüm. Geldiğini gördüğü kişi Rebecca mıydı? Öyle olmasını umarak yeniden doğrulmaya çalıştım. Gerçekten de oydu. İyice yaklaştığında gülümsediğini farkettim, bu iyiye işaretti. Rebecca nihayet koşmayı bırakıp soluk soluğa yanımıza vardığında güvenli bir yer bulduğunu ve oranın çok da uzak olmadığını söyledi. Bu gerçekten iyi bir haberdi fakat ben daha yerimde zor doğruluyorken oraya yürümem imkansızdı. Aaron da aynı şeyi düşünmüş olacak ki Rebecca'ya üzgün bir şekilde baktı. Bütün bunlar konusulurken ise Penelope her zaman ki gibi bir işe yaramayacağını bildiğinden olduğu yerde oturuyor ve sesini çıkartmıyordu. Tünelde ona bağırdığımdan beri ağlamamıştı, en azından gelişme var diyebilirdim.

Rebecca bacağımın durumuna bakmak için eğildi ve o da yürümemin mümkün olmadığını farkedip yüzünü buruşturdu. "Belki seni taşıyabiliriz. Bulduğum yer yaklaşık 2 km uzaklıkta belki... bilmiyorum." Herhangi bir yardım gelmeden oraya gitmemiz mümkün değildi ve hepimiz bunu biliyorduk. Fakat bacağım için kısa sürede cok etki gösterebilen bir ilacın alınması sponsorlar için ne kadara mâl olurdu? Bunu sağlayabileceklerini düşünmüyordum. Fakat bu parayı ödemelerini sağlayacak bir şey yapabilirsek...
Ben düşüncelere dalmışken Rebecca ne düşündüğümü anlıyor gibi bir hisse kapıldım ve gözlerinin içine baktım. Bir süre anlaşır gibi bakıştıktan sonra Rebecca bana yaklaştı. Aaron'ın şaşkın bir şekilde bizi izlediğini hissediyordum. Rebecca'yla aramızda sadece 5 cm vardı. Kalbinin atışını duyabiliyordum. Gözlerimi kapadım ve onu öptüm. Yavaş ve tatlı bir öpücüktü. Titrediğini hissediyordum. 3 saniye gibi gelen bir süre sonunda dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve korkuyla Aaron'a baktı. Aaron kırgın görünüyordu. Kaşlarımı çattım ama hiçbir şey demedim. Bu öpücük sponsor bulmamıza yardımcı olur diye umuyordum ama aynı zamanda Rebecca'ya daha çok bağlanmama neden olmuştu. Rebecca'nın öpüşmemiz hakkında ne hissettiğini merak ettim.
Sessiz bir 10 dakika sonra bir paraşüt göründü. Rebecca heyecanla ayağa fırladı ve paraşüt düşmeden havada yakaladı. Hızlıca açtı ve içinden pahalı görünen bir krem ve bandaj çıktı. Sevinmiştim. Rebecca hemen yanıma geldi ve bacağımdaki yaraya krem sürdü, ardından bandajladı. "İyi olacaksın." dedi sessizce ve gülümsedi. Bana acıdığını hissetmiştim. Tepki vermedim.
Hava kararmaya başladığında kendimi daha iyi hissediyordum. Aaron'ı yanıma çağırdım ve ayağa kalkmaya çalıştım. Önce dengemi kaybeder gibi oldum ama sonra toparlandım. Ağırlığımın çoğunu Aaron'a vermiştim. Eşyalarımızı toparladık ve yavaşça Rebecca'nın gösterdiği yöne doğru gitmeye başladık. Yarım saat sonra da ulaştık. Bacağımdaki yara her adımımda zonkluyordu ama sesimi çıkarmadım. Beni yavaşça binadaki koltuğa oturttular ve uyumamı söylediler. Penelope ve ben uyurken Aaron ve Rebecca nöbet tutacaktı. İkisine de gerçekten güvenmeye başlamıştım, yanlış çıkmamayı umarak gözlerimi kapadım ve yavaşça uykuya daldım...

Rebecca'nın gözünden:
Drex uyuyunca düşüncelere daldım. Öpüşmemiz hakkında yanlış hislere kapılmamıştı umarım. Hayatımda öptüğüm ilk kişinin hep Aaron olmasını istemiştim ama Drex'i iyileştirmek için gerekliydi, diye kendimi avutmaya çalıştım. Aaron biraz suyla yanıma geldi: "Nasılsın?" dedi gülümsemeye çalışarak. Biraz sohbet ettik. Kimin ne zaman öleceği belli olmadığı için ona olan aşkımı itiraf etmek istiyordum. Ayrıca Drex'le öpüştük diye yanlış anlamış olabilirdi ve bu durumu düzeltmem lazımdı. O da bir şeyler düşünüyordu. Derin nefes aldım ve söylemeye hazırlandım.
"Bir şey söylemem lazım." bu cümle ikimizin ağzından aynı anda çıkmıştı. O da benden hoşlandığını itiraf edecekse önce onun söylemesini istedim ve: "Önce sen." dedim gülümseyerek. Biraz ciddileşti ve konuşmaya başladı: "Rebecca, ben sanırım erkeklerden hoşlanıyorum." dedi. İnanamıyordum. Bu olamazdı.

76. Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin