Kimsenin enerjisi yoktu ama her ihtimale karşı olarak ikili ikili nöbet tutmamız lazımdı. İlk başta Drex ve ben, sonra Penelope ve Aaron nöbet tutacak diye kararlaştırmamıza rağmen Aaron Drex'le, Penelope'un nöbet tutmaması için küçük bir tartışmaya girdi: "Penelope daha küçük! Uyuması lazım!" dedi Aaron. Drex de: "Açlık Oyunları'nda kimse 'küçük' diye nöbet tutmamazlık yapmadı. Ayrıca 12 yaşında, küçük falan değil." dedi. En sonunda Penelope, bizim yaptığımızın yarısı kadar nöbet yapacak, kalan yarıyı Aaron yalnız başına yapacak diye kararlaştırıldı. Drex ve benim nöbetimde, dışarıdan hışırtılar gelmeye başladı. Çalılıkların arasında ince bir karartı vardı. Çalılıktan öbür çalılığa atladığında, onun Layla olduğunu gördüm. Drex'e: "Layla orada! Buraya gelmeye çalışıyor gibi." diye fısıldadım. Drex de: "O zaman uyuyor taklidi yapıp içeri gelmesini sağlar, sonra da onu öldürürüz." dedi. Layla 14 yaşında iyi kalpli bir kızdı ve onu öldürmek içimi acıtıyordu ama kazanmak için doğru olan buydu. Hemen silahlarımızı yanımıza sakladık ve yatma pozisyonuna geçtik. Bir süre sessizlik oldu. Drex: "Endişelendiğinde çok tatlı oluyorsun." dedi. İçimi çektim. Bana böyle davranması pek hoşuma gitmiyordu çünkü ben Aaron'ı seviyordum. Bir süre sonra Layla çok hafifçe kapıyı araladı ve yemek stoğumuza doğru sessizce yürüdü. Ardından Drex hızlı ve çevik bir şekilde bıçağını Layla'nın baldırına batırdı. Layla'nın acı çığlığıyla Penelope ve Aaron uyandı. Layla'yı tuttum ve Drex de bıçağını Layla'nın kalbine geçirdi. Bir süre Layla kan kustu, daha sonra bir top sesi duyduk. Layla ölmüştü. Hemen onu dışarı çıkarıp yere bıraktık. Üstünde Alaycı Kuş sembolü olan bir Hoverkraft gelip onu aldı. Drex büyük bir mutlulukla: "Biri daha gitti! Sadece 9 rakibim kaldı." dedi. Bizi rakibi olarak mı görüyordu yani? Sinirim bozulmuştu. "Biz senin rakibin miyiz? İstersen rakip gibi davranabiliriz." dedim ve cebimden bıçağımı çıkardım. "Amacım onu demek değildi ama şimdi üçünüzün işini bitirip 6 rakibimin olması güzel olurdu doğrusu." dedi. Bunu gerçekten dediğine inanamıyordum. Hamle yapmak için hazırlandım. Aaron bir anda çıkıp bağırdı: "Siz ikiniz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!? Silahlarınızı bırakın. Biz müttefiğiz." Silahımı bırakmadım ama arkama dönüp bakmadan içeri girdim. Aaron bana ne olduğunu sorunca anlattım. "Ben en iyisi onunla bir konuşayım." dedi ve dışarı çıktı. Arkasından "Silah al!" diye bağırsam da beni görmezden geldi ve kapıyı kapadı. Bana yarım saat gibi gelen bir süre konuştular ve Aaron'ın güvende olduğuna emin olmadan uyuyamayacağımı bildiğim için onları camdan izledim. Penelope tekrar uyuya kalmıştı. Birbirlerine gülümseyip içeri girdiler ve nöbet sırası Aaron ve Penelope'a gelmişti ama hem Penelope'un yeniden uyanmasını istemediğim için, hem uykum olmadığı için hem de Aaron'la baş başa vakit geçirmek istediğim için Aaron'la nöbeti ben yapmaya karar verdim. Drex uyuyacağı koltuğa yattı ama uyumadığına %100 emindim. Bu olandan sonra bize pek güvenmiyordu. Açık konuşmak gerekirse ben de ona güvenmiyordum ama Aaron ona hala çok güveniyor gibiydi.
Aaron'la sabaha kadar sohbet ettik. Penelope uyandığı anda "Açım!" demeye başlamıştı, biz de çantalardan çıkan kuru eti bölüştük. Yemek stoğumuzda zaten çok fazla bir şey yoktu, şimdi sadece dördümüze yetecek bir öğlen yemeği vardı. Bir süre binada oturduktan sonra susamaya başladık. Sadece iki mataramız vardı ve suyu sabah bitirmiştik. Saat öğle saatlerine geliyordu ve su bulmak için bakınmaya başlamamız lazımdı. Ormanlık bir alanda olmadığımız için göl falan bulamazdık. Evde su vardı ama zehirli mi değil mi bilemezdik o yüzden Başkent'te su bulmaya yola çıktık. Aaron Penelope'un evde kalmasını önerse de istemedik çünkü o zaman ölme riski daha fazla olurdu.
Bir süre binalara girmeden etrafta dolandık. Ardından küçük bir sığınma yeri gibi bir kulübe bulduk. Drex önden gidip kapıyı araladı. İçeride bir kız vardı, köşeye kıvrılmış, korkudan titriyordu. Drex hemen onu öldürmek için hamle etti ama onu durdurdum: "Dur, önce onunla konuşmamız lazım." dedim. Drex de kenarda bulduğu halatlarla kızın kollarını ve bacaklarını bağladı. "Öldürmeyin! Lütfen!" diye bağırıyordu küçük kız. Suratı tanıdıktı. Kızın adı Daphne'ydi. Birden bire Drex'in aklına bir fikir geldi: "Aslında... Bu kız bize yararlı olabilir. Onu öldürmeden önce yiyecek deposunda bulup zehirli olduğundan şüphelendiğimiz için içmediğimiz içme suyunu tattırmalıyız." dedi. Bu canice ama mantıklı bir fikirdi o yüzden sesimi çıkarmadım. Kızı yol boyunca yarı taşıyarak, yarı sürükleyerek yiyecek depomuza kadar getirmeyi başardık.
Depoya geri geldiğimizde üst kattaki dolaptan bir bardak aldık, içine suyu doldurduk ve Daphne'ye verdik. Kız çok çekingen bir şekilde olsa da suyu içti. Kızın bayılmasını falan bekledim ama hiçbir şey olmadı. Tadının da normal olduğunu söyledi. O zaman suyumuz vardı. Penelope hemen koştu ve suyu üstüne döke döke içti. Aaron bir fikir yürüttü: "Eğer su varsa belki buradaki her şey zehirli değildir." Evet söylediği şey gayet mantıklıydı ama bütün meyveleri ve konserveleri kızın üstünde deneyip hangisi güvenli diye test edemezdik. Bu düşündüğümü aynen onlara ilettiğimde bana hak verdiler. Drex: "Ee o zaman kızla işimiz bittiyse, onu halledelim mi?" diye sordu. Daphne bunun üzerine yeniden çığlık atmaya başladı. Daphne'nin yanına gidip ağzını kapadım. Böyle giderse geriye kalan bütün haraçlara yerimizi belli etmiş olacaktık. Bir kaç saniye geçti ve hiçbirimiz Daphne'yi öldürmek için hamle yapmadık. Drex hepimizi kısa bir süre süzdükten sonra omuz silkti ve ben yaparım dercesine öne çıkıp kılıcını çıkarttı. Daphne kılıcı görünce daha da çok debelenmeye başladı ve onu zor tuttum. "Bitir artık." diyerek Drex'e baktım ve kılıcını kızın kalbine sapladı. Beklediğimiz top sesi duyuldu ve kız debelenmeyi bıraktı. Aaron tuhaf bir şekilde Drex'e bakıyordu. Tam ne olduğunu soracaktım ki patlama sesi duyduk. Önce ne olduğunu anlayabilmek için dinledik ama bu sefer bize daha yakın olan başka bir patlama sesi daha duyunca Aaron hızlıca kapıyı açtı ve "KOŞUN." diye bağırdı. Oyun kurucular müdahele etmeye başlamışlardı. Arkamızda patlama sesleri yankılanıyordu. Son gücümüzle koşarken Penelope'un ayağı takıldı ve yere düştü. Aaron hemen yön değiştirip kardeşinin adını haykırarak Penelope'a koştu. Drex arkasından "BIRAK ONU." diye bağırsa da Aaron dinlemedi ve Penelope'u kucağına alıp yeniden yanımıza koşmaya başladı. Demin içinde bulunduğumuz deponun patladığını görmemle beraber diğerlerine bakıp "HADİ HADİ." diye bağırdım. Tüm gücümüzle koşmaya devam ettik ve en sonunda yerde açık bir kapak görmemle beraber "HERKES İÇERI." dedim. Önce Drex, sonra ben, sonra Penelope ve en sonda da Aaron gelip arkasından kapağı kapattı. Üzerimizdeki patlama sesleri devam ediyordu. Penelope korkudan yine ağlamaya başlamıştı. Drex'in sinirleri oynadı ve Penelope'a "NE ZAMAN TEHLİKEYE GİRSEK AĞLIYORSUN BIKTIM ARTIK YETER, Bİ SUS." diye bağırdı. Penelope korkarak daha da büzüştü ve Drex ne yaptığını farkederek "B-ben özür dilerim sadece bir an ne yaptığımı şaşırdım gerçekten." dedi. Penelope göz yaşlarını silerek başını salladı. Orada daha fazla kalacağımızı düşünerek mataralarımıza su doldurmamıştık ve yavaş yavaş yiyeceklerimiz de tükendiğine göre acilen bir çözüm bulmamız lazımdı.Patlama sesleri git gide azaldı ve nihayet sona erdi. Biz yine de tedbir almak için 15dk boyunca bekledik. Ardından Aaron buraya indiğimiz kapağı zorlamaya başladı ama kapak yerinden oynamadı. Drex: "Dur bir de ben deniyim." diyerek o da aynı şekilde kapağı yukarı doğru itti ama yine sonuç alamadık. "Patlama sırasında kapağın üzeri kapanmış olmalı. Başka bir yol bulmalıyız." dememle beraber bulunduğumuz tünele baktık. Bu sefer cidden boku yemiştik.
~sky ve starEvet bir bölümün daha sonuna geldiniz. Bu bölümler arenada geçtiği için kendimi kaptırıp her seferinde 1000 kelimeyi geçiriyorum, umarım size fazla uzun gelmiyordur. Önerileriniz varsa yorumlarda yazabilirsiniz, bir de sizden aşağıdaki yıldız'a tıklayarak bölümlerimizi oylamanızı rica ediyorum. Bir dahaki bölümde yeniden görüşmek üzere ❣❣❣~star
ŞİMDİ OKUDUĞUN
76. Açlık Oyunları
FanficAnneme göre bu yaptıkları zalimlikti, ben ise bunu hakettiğimizi düşünüyordum. 75 yıl boyunca her yıl 23 haracı arenamızda katletmiştik. Ailelerinin gözleri önünde, tüm sevdikleri onları izlerken hem de. 76. Oyunlarda ise her şey değişecekti. Adalet...