-7- / 2
Sabahın erken saatlerinde gözlerini araladığında yorgunluğunu tüm vücudunda hissedebiliyordu. Serra'yla aralarında geçen tartışma sebebiyle erkenden uyumuştu. Kendini bir süreliğine dahi olsa hayattan ve tüm dertlerinden soyutlamak istemişti. Tüm gece uyumasına rağmen bedenindeki ve ruhundaki yorgunluğu söküp atamamıştı. Omzuna binen bu yüklerden yorulmuştu artık. Tek başına taşıyamıyordu. Bu tür sorunları abisine yansıtmamaya çalışıyordu çünkü o böyle konulara fazlasıyla fevri yaklaşırdı. Ancak orta yolu bulmaya yönelik çabası en çok kendisine zarar veriyordu. Her şeyi tek başına çözmeye çalışmak ruhunu öylesine yoruyordu ki.
Masada hazırladığı kahvaltıya baktı, kaynayan çayın altını kapadıktan sonra Salim'i çağırmak için odaya giderken koridorda karşılaştılar.
"Günaydın abi."
"Günaydın. Erkencisin?"
Nağme "Pek uyuyamadım." dedi yalnızca. Detayları paylaşmak istemiyordu. Salim'in Serra'yla araları bozulsun istemiyordu. Yüz göz olmamaları en iyisiydi. Abisi Salim çabuk parlayan, otoriter bir karaktere sahipti. Kendisi gibi tolere etme yeteneği yoktu. "Kahvaltı hazır, hadi yüzünü yıka da gel."
"Yıkadım yüzümü." Salim ise gözlerini kaçıran kardeşinin çenesini yavaşça kaldırıp kendine doğru çevirdi. "Bir sorun mu var Nağme?" Bir sıkıntı olduğu kesindi ancak kız kardeşinin bunu kendisiyle paylaşmayacak kadar içine kapanık biri olduğunu da biliyordu. Yine de şansını denemeyi tercih etmişti.
"Ne sorun olacak abiciğim, her şey yolunda. Hadi gel kahvaltıya."
Üstelemedi Salim. Kahvaltıya oturduklarında ortamda sessizlik hâkimdi. Bu durum her iki tarafın da işine geliyordu. Kendi iç dünyalarında düşünülecek öyle çok şey vardı ki...
Nağme, içinde kopan fırtınalarla baş başa kalmışken tüm bu olanlarla nasıl başa çıkacağını bilemez hâldeydi. Kardeşine kızacak vakti bile yoktu, babasının durumu çok fazla meşgul ediyordu aklını. Tutunduğu küçücük bir çözüm vardı ve o çözümü mümkün kılmak için her yolu denemeye hazırdı. Çaresizdi. Yorgundu ancak vazgeçmeyecek kadar da mücadeleciydi. Babasının hayatta kalması için her şeyi yapardı.
Salim ise tedirgindi. Uzun süredir çalıştığı işinden ayrılmak zorunda kalmış, kibarca kovulmuştu. Düzeninden olmuştu durduk yere. Şimdiyse yeni bir iş bulmak için çaresizce sokaklara dökülmüştü. Babasının hastalığından ötürü evin erkeği olarak tüm sorumluluğu üstlenmek zorunda kalmıştı fakat tek sorunu bu da değildi. Çok fazla ortalıkta görünmemeli, dikkat çekmemeliydi. Masadan kalkarken kız kardeşinin sorusuyla duraksadı.
"Bugün planın nedir abi?"
"İş aramaya devam edeceğim, başka ne yapabilirim ki?"
Temkinli ve ciddi bir yüz ifadesiyle gözlerini abisine dikti Nağme. "Dikkatli ol." Bakışları sır dolu, bilinçli bir tedirginlik taşıyordu.
Kız kardeşinin ne ima ettiğini anlayan Salim ise onu rahatlatmak için onaylarcasına başını salladı. "Merak etme." Hâlbuki kendisi de endişeliydi ve korkuyordu. Ama evin büyüğü olarak bunu dizginlemesi gerektiğinin de farkındaydı. Evin erkeği olduğu için her daim sağlam, dimdik kalmalı ve düzeni devam ettirmeliydi. Üstelik o, babası konusunda kardeşi Nağme kadar iyimser değildi. İyileşeceğine dair umudunu yitireli çok olmuştu. Keşke olsaydı, iyileşseydi babası. Dönseydi babalık görevine, evin dirliği düzeni eskisi gibi olsaydı. Ama maalesef bu çok düşük bir ihtimaldi. Kız kardeşi cılız bir umut ışığına büyük bir inançla tutunmuştu. İşin sonunda büyük bir hayal kırıklığına uğramasından korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Meyvesi | Taşıyıcı Anne Serisi 1 ღBİTTİღ
Ficción GeneralMasanın üzerindeki ellerini birbirine kenetleyerek söze girdi Yağız. "Şunu iyi bilmek istiyorum o yüzden dürüstçe cevap ver, babanın iyileşmesi için her şeyi yapar mısın?" Her şeyden kastını açıklamak için aceleci davranmayacaktı. Önce yeterli yanıt...