❦ Tutku Meyvesi | 21/3

23.5K 1.4K 227
                                    

-21/3-

Onun gözlerinde öfke dolu bir hayal kırıklığı görüyordu. Alev alev bakıyordu kızgın gözleri. Hiçbir şey söylemeden karşısındaki adamın ne diyeceğini usulca bekledi Nağme.

Yağız ise burnundan soluyordu. "Bunlar ne?" Kadının ezilip büzülmesini, açıklama yapmasını bekliyordu ancak beklediği gibi olmadı.

Karşısında dimdik duran Nağme adamın gözlerinin içine bakarak "Ne olduğunu görüyorsun." yanıtını verdi. Esasında Yağız'ın tepkilerinden korkmuyor değildi. Anlaşmaya göre suçlu olduğunu da. Ancak korkusunu gözler önüne serecek kadar da aciz görünmek istemiyordu. Ne olursa olsun bir anlaşma yapmışlardı. Bir anlaşma. Onu yakıp yıkacak, adamı ise yeniden hayata bağlayacak bir anlaşma. Ona bir bebek verecekti. Anlaşma böyleydi. Fakat sonrasını kimse düşünmemişti, kendisi bile. Anlaşmanın sonuçlarını düşünmeden çaresizce kabul ederek bir hata yapmıştı zaten. Şimdi bir de başka bir kadına anne diyecek, hayatının gerçeklerinden bihaber büyüyecek bir bebeği doğurmak gibi başka bir hataya düşmek istemediği için yapmıştı bunu Nağme. Bir anne olarak bebeğini terk etmek istemediği için. Yalan söylemek, umut tacirliği yapmak ona göre şeyler değildi ama bebeğini bırakıp gidecek kadar gaddar bir anne de olamayacaktı. Bunu biliyordu. Hissediyordu. Belki henüz hamile değildi ancak yine de kalbinde hissediyordu. Bu hapları sadece birkaç gündür kullanıyordu. Dışarı çıkması serbest kılınana kadar bunu yapmayı planlamıştı. Doğum kontrol haplarını kullanacaktı, hamile kalmasını elinden geldiğince geciktirip engelleyecekti. Yağız ise zamanla onun kısır olduğunu düşünüp anlaşmadan cayacaktı. Planı böyleydi. Tabii bozulana dek.

"Bu haplarla ilgili bir açıklaman yok yani."

"İlgileniyor musun gerçekten?"

"Ne demek bu?" Sessiz kalan kadının suratına tokat gibi çarptı kükrercesine çıkan sözleri. "Ne demek bu Nağme?!" Öte yanda elindeki tabletleri kadının suratına doğru sallıyordu. "Bir de üste mi çıkmaya çalışıyorsun? Bunca şeye karşılığın bu mu?"

"Yağız bağırıp durma!" Biraz sakinleşip anlayışlı yaklaşmaya çalıştı. Sonuçta ne olursa olsun yaptığı şeyin adı anlaşmaya hile karıştırmaktı. "Seni anlıyorum, hayal kırıklığına uğradığını da biliyorum. Bana güvenmiştin. Ama ben ne kadar seni anlarsam anlayayım sen bir kere olsun beni anlamaya çalışmadın?"

Kaşlarını iyice çatan adam öfkeyle bir adım yürüdü kadının üstüne. "Ne demek anlamadım? Nağme biz bir anlaşma yaptık! Ben o anlaşmaya uydum ama sen... Sen uymadın! Şimdi bir de kalkmış beni mi suçluyorsun? Yok açıklamamla ilgileniyor musun gerçekten, yok beni anlamaya çalışmadın. Ne bu imalı sözler? Ben sana yardım etmek dışında ne yaptım? Tek bir şey istedim senden ya, tek bir şey! Bir bebek! Babanın hayatını kurtarma karşılığında bana bir bebek vermeni!"

"Ama sonrasında ne olacağını hiç düşünmedin Yağız Koçbeyli! Sen sadece kendini düşündün! Kendi zevklerini ve kendi hayatını!"

"Ne demek bu? Nağme açık konuş benimle!"

Ne diyecekti ki? İçindeki hassas duyguları nasıl bir anda açabilirdi ona? Ben bebeğime arkamı dönemem, onu bırakamam nasıl diyecekti? Hem de ortada böylesine katı bir anlaşma varken. Öte yandan yanlış anlaşılmaktan da korkuyordu. Sanki bebeğinin yanı sıra onu da istiyormuş gibi. Evli bir adamı. Ona yamanmaya çalışıyor gibi. Bu korkunç bir şeydi. Aşağılayıcıydı. Anlaşma açık ve netti, bebeği doğurup onlara verecekti. Yağız'a ve karısına. Şimdi nasıl söyleyebilirdi ki? Ben bebeğimi vermek istemiyorum nasıl diyebilirdi? Duyguları pamuk ipliğine bağlıyken, bu kadar hassasken hem de.

Tutku Meyvesi | Taşıyıcı Anne Serisi 1 ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin