❦ Tutku Meyvesi | 9/2

34.3K 1.5K 155
                                    

YAZAR NOTU: 600 Bin okunmaya ulaşmamızın şerefine bu tatlış bölümü getirdim sizlereee! Çok teşekkür ediyor ve keyifli okumalar diliyorum! Bol kokulu öpçüklerrr! :*

*

-9- / 2

Odasına çağırdığı yardımcısının meraklı ve kaçamak bakışlarla kendisini süzdüğünü hissedebiliyordu. Bu yüzden fazla uzatmak istemedi. Zaten kendisinin de oldukça işi vardı, böyle şeylere harcayacak ekstra bir vakti yoktu. "Senden birini daha araştırmanı istiyorum. En azından bu konuda yeterince hızlı ol."

"Elbette efendim, kimdir?"

Merakla kulak kesilen adama "Nağme Ongur." dedi Yağız. Ve ihtiyatla ekledi. "En geç yarın bir şeyler öğrenmiş ol."

"Tabii efendim."

"Çıkabilirsin."

Odada yalnız kaldığı an rahatça yaslandı koltuğuna. Son zamanlarda ona neler oluyordu bilmiyordu ama şu gereğinden fazla inatçı ve tavrı çoğu kişiye göre yapışkan gelebilecek kız tuhaf bir biçimde ilgisini çekmeyi başarmıştı. Gizemli gelmişti. Onu sık sık düşündüğünün farkındaydı. Bu yüzden nasıl biri olduğunu merak etmişti. Temiz, güvenilir biri miydi? İyilik yapmaya değer miydi? Belki iyilik istemeye. Ne saçmalıyordu? Sanki düzgün biri çıksa herhangi bir şey değişecekmiş gibi. Başta ateşli bir şekilde inkâr etse de zamanla ondan etkilenmeye başladığını en azından kendine itiraf etmeyi başarmıştı. Bu nasıl oluyordu bilmiyordu, ama bu kadınla ilgili her şeyi hemen öğrenmek istiyordu. Elbette bu kadarı mümkün değildi, bunu tahmin edebiliyordu. Her insanın kendine sakladığı sırları vardı, olmalıydı da. Tıpkı kendisinin olduğu gibi. Ancak en azından onun küçük dünyasıyla ilgili merakını köreltecek bir şeyler öğrenseydi iyi olurdu.

●●●

Nağme ise adamla aynı duyguları paylaşmıyordu. Bir o kadar da öfkeliydi tabii. Nasıl biriydi ki bu, sözleştikleri hâlde bir kadını ekme nezaketsizliğini gösteriyordu? Onu oyuna getirerek kendini akıllı mı sanmıştı merak ediyordu doğrusu. Odada Serra'nın her zamanki gibi etrafa döküp saçtığı kıyafetleri hışımla katlarken o ukalâ adama olan sinirini zavallı eşyalardan çıkarıyor gibiydi. Öyle kızmıştı ki, hâlâ o adamın münasebetsiz davranışını hatırladıkça sinirle söyleniyordu.

"Hayır, ne sanıyorsa kendini! Utanmadan bir kadını bu kadar bekletebiliyor. Ayıp ya, vallahi ayıp! Zengin falan ama zerre görgüsü yok!"

Söylene söylene işlerini bitirmeyi başardıktan sonra gecikmeden okula gitmek için hazırlandı. Kapıdan çıkmadan önce babasını ve mutfaktaki tüpü kontrol etti. Artık aklına takılabilecek herhangi bir pürüz kalmadığına göre çıkabilirdi. Otobüs durağına yürürken öfkeyle aklına parlak bir fikir gelmişti. Hem zaten o kendini beğenmiş adama bir ders vermeyi düşünüyordu, öyle değil mi? Peki ya neden bunu erteliyordu ki?

"Doğru ya, bu yaptığı yanına kalmasın! İyi bir ders alma zamanı geldi beyimizin."

Önce internetten Yağız denen o adamın evini araştırdı. Artık teknoloji sayesinde isteyen herkes böyle bilgileri eliyle koymuş gibi bulabiliyordu. Bu biraz tehlikeliydi tabii, kötü insanların eline geçince bu bilgiler olumsuz kullanılabiliyordu ama... Ona neydi ki? Zaten kendisi de şuan çok iyi niyetlerle kullanmıyordu bu bilgiyi. Umursamazca omuz silkti. Çiçekçiyi aradı ve bu defa Yağız denen adamın evine bir çiçek yollamaları için talimat verdi. Elbette bu güzel çiçekleri güzel bir notla taçlandıracaktı. Telefonun diğer ucunda söylediklerini kaydeden adama "Notta da şey yazacak... 'Geçen gece için teşekkür ederim. N.' Evet, sadece N yazın, o anlar." demeyi ihmal etmedi. Gereken her şeyi söyledikten sonra zafer kazanmış bir komutan edasıyla telefonu kapattı.

Tutku Meyvesi | Taşıyıcı Anne Serisi 1 ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin