*İmkânsız diye bir şey yokken neden imkânım olmayasın ki sevgili? *
-----
Ege'nin Ağzından
Irmak'a sarılmıştım. O an için buna ihtiyacım vardı çünkü. Kokusunu içime çekmeliydim. Onu seviyordum ama onun beni sevmesi, ve eğer beni seviyorsa bile bunu kabullenmesi neredeyse imkansızdı. Bana bu olayı ilk anlattığında babama veya Irmak'a inanmam gerekiyordu. Irmak'a hak veriyordum aslında. Hangi insan babasının ölüm haberini veren çocuğa güvenebilirdi ki? Bana güvenmesi için bir şeyler yapmalıydım. Çünkü bana güvenmeyi o kadar çok istiyordu ki bunu gözlerinden okuyabiliyordum.
Olayları dinlerken Irmak'ın haklı olduğunu az çok anladım fakat bir yandan da düşman olacağım kişi babamdı. Babam bu kadar acımasız biri olamazdı, daha doğrusu olmamalıydı. Aklım Irmak'a inanıyorken kalbim babamın tarafındaydı. Bu yüzden Irmak kadar bende gerçekleri öğrenmek istiyordum. Bunu Irmak'a belli etmemiştim çünkü kafasının karışmasını istemiyordum.
Sınıfa girdiğimde Gamze ve Yasin oturuyorlardı. Irmak sanırım gelmemişti. Onların yanına gittim ve aklımdaki fikri anlattım. Hastaneye babamın yanına gidecek ve Irmak'ın geçmişinden söz edecektik. Bakalım ne tepki verecekti. Bunu önceden düşünmüştüm. Tekrar dinleyebilmek ve kanıt olabilmesi için de yanımda kayıt cihazını getirmiştim.
Irmak'ın bana güvenmesi ile birlikte hastaneye gittik. Hiç kimsenin kayıt cihazından haberi yoktu. Fakat içimdeki ses nedense bunları kayıt altına almam gerektiğini söylemişti.
Hastaneden çıktığımda babamdan ilk kez bu kadar nefret etmiştim. Hem sinirliydim hem üzgün. Hiçbir şey benim için yapılmamış aslında. Önümde bunu söyleyen onca davranış varken ben neredeyse babama inanacaktım. Irmak'tan ne kadar özür dilesem azdı benim için.
Biz öyle sarılırken Irmak birden kendini çekti. Gözlerinde anlam veremediğim bakışlar vardı. Hem heyecan, hem korku, hem de huzur vardı o bir çift gözde.
Onu seviyordum. Hatta sanırım aşık olmuştum ama bunu ona nasıl söylerdim bilmiyordum. Doğacak sonuçtan da korkuyordum. Daha yeni tanışmamıza rağmen ona bu kadar derin duygular beslemiştim. Eğer ona söylersem belki herşey bitebilirdi. Bazen bana karşı olumluyken bazense hiç olmadık tepkileri oluyordu.
Ben böyle ne yapacağımı düşünürken yolda yürümeye başlamıştık. Hiç kimse nereye gideceğimizi bilmiyordu. Fakat ben, durum böyleyken eve de gidemezdim.
Gamze: Nereye gidiyoruz?
Yasin: Aynen Irmak, nereye böyle?
Irmak: Bizim eve
Ben: Annen?!
Irmak: Annemin ne diyeceği umurumda değil ama bunları ona söylememiz lazım.
Yasin: Tamam sen bilirsin.
Gamze: Hem annene babanla Mehmet Çavdar'ın durumunu sorarız
Irmak: Umarım birşey biliyordur
Ben: Bir şey bilse bile bunu nasıl kanıt niteliğine getireceğiz?
Gamze: Aynen o da var
Yasin: Bir gidelim bakarız
Otobüse binip Irmaklar'ın evine doğru yürüdük. Geldiğimizde kapıyı annesi açtı. Benim Ege olduğumu anlamış olacak ki yüzündeki gülümseme anında yok oldu. Irmak ise hiç umursamadan olayları annesine anlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ege'ye Dökülen Irmak (YARI TEXTİNG)
Teen FictionNe güzel bir isim Ege... Ve ne kadar çok yakışmış bir isim bir insana. Acaba bende bir gün ismimin en güzel anlamını taşıyıp Ege'ye dökülebilir miyim? Acaba bende bir gün Ege'ye dökülüp Irmak olmaktan çıkabilir miyim? Koskocaman Ege'yi kendi ırmağım...