the mission

3K 183 42
                                    

"Ne?"

Clint gülüp konuşmaya atıldı "Yeni evli çift olarak gizli göreve gideceksiniz. Yüzünüzü görmeniz lazım-" kahkaha atacakken Natasha ayağına bastı.

Steve, Tony'nin aksine, sakinliğini koruyarak sordu. "Neden biz?"

Fury, Maria'ya baktı. "Teknoloji konusunda Stark'a güveniyorum. Ve o ajanları yere serebilecek güç sende var." Maria söze atıldı "Ayrıca eşcinsel bir çift, ne kadar 21. yüzyılda olsak da, birçok insanın yüz çevireceği bir şeydir."

Tony gözlerini kırpıştırdı "Az önce bana iltifat mı ettin?"
"Belki. Kim bilir?" Nick gülümsemiş miydi? Halüsinasyon görmeye başladığını düşündü.

Steve ile göz göze geldi. "Gayet mantıklı açıklamalar yaptınız. Benim için bir sorun yok. Ama Capsicle'ı bilemem." kalemi çevirmeye dönüp reddedeceğini bildiğinden umursamadı.

"Benim için de bir sorun yok."

Şaşkınlıkla Kaptan'a bakıp gözlerini kıstı. Yapabilirdi. Ne kadar zor olabilir ki? Natasha'nın bakışlarını hissedince ona bakmamaya çalıştı.

***

Sakalına veda etmek çok zor olmuştu. Saçlarını boyamaması ve grilerin yüz üstüne çıkmasını istemeleri de canını sıkıyordu.

Aynada kendine bakarken içi daralmıştı. Boynundaki havluyu kenara bırakıp saçlarını incelemeye koyuldu. 38 yaşındaydı. 38. Bunları düşünürken kapı çalındı.

"Gelebilir miyim?"

Steve'in sesini duyup üzerine tişörtünü geçirdi. "Gel." Kapı yavaşça açıldığında hâlâ alışamadığı sakallı haliyle belirdi Steve.

Sakal ona sert bir hava katsa da yüzündeki gülümseme onu yine dünyanın en tatlı insanı gibi gösteriyordu.

"Birkaç dakika içinde beni bu kadar yaşlanmış görmeyi beklemiyordun değil mi?" Eliyle saçlarını karıştırdı.

"Yaşlı görünmüyorsun. Nereden çıktı bu?"

Tony elini havada iki yana salladı. "Yalan söylemek sana yakışmıyor."
"Ben hep dürüstümdür."

Tony, ellerini saçlarından çekti. Steve yaklaşıyordu. Parmaklar saçlarını bulduğunda gözlerini mavi irislere çevirdi.

"Kötü görünmüyor. Ama eğer rahatsızsan..." derin bir nefes aldı ve saçları okşama isteğini bastırmaya çalıştı "...tekrar boyayabilirsin."

Tony'nin gözleri adamın dudaklarına kayıyordu. Ellerini Steve'in yanaklarına koymak, onu kendine çekmek ve--

Hayır. Asla olmaz.

Kafasını Steve'in eline yaslamak, dokunuşuna teslim olmak istiyordu. Ne zaman bu duruma geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu ama tüm kemikleri erimeye başlıyor gibi hissediyordu.

"Steve..."

Askerin gözleri usulca kapanıyordu. Hayal mi görüyordu emin değildi ama daha da yakına geliyordu. Daha yakına ve daha yakına.

Kapının açıldığını duyunca süt dökmüş kedi gibi suçlulukla çekildiler birbirlerinden. Maria gözlerini elindeki dosyalardan ayırmadan konuşmaya başladı. "Kimlikleriniz hazır. Nasıl tanıştığınız, nerede doğup eğitim gördüğünüze kadar her şey bu dosyalarda yazıyor."

Dosyalardan birini Steve'e ötekini Tony'e uzattı. "Uçak yarın sabah kalkıyor, biletleriniz de içinde. Sorunuz var mı?" Kafasını sağa eğip karşısındaki adamlara baktı.

Cevap vermediklerinde kafasını salladı. "Gidiyorum. Beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz." Steve, Tony'e gülümseyip Maria'nın ardından çıktı.

***

"Bu çok zayıftı. Tekrar."

Tony, resmen yerde sürünerek, ayağa kalkacak güç arıyordu. "Sen... bir... süper askersin!" kelimeleri bile düzgünce bir araya getiremezken Kaptan ayağa kalkmasını istiyordu.

Uzanan eli tuttu ve ayağa kalktı. "Son kez deniyoruz. Son. Kez." Steve gülüp silahı tekrar eline aldı.

Tony'nin arkasına geçip, silahı başına tuttu. "Çalıştığımız gib-" Esmer adam karın boşluğuna dirsek atıp silahı eline aldı. Steve'in hâlâ karnını tuttuğunu görünce ne kadar sert vurmuş olabileceğini düşündü ama tekmeleyip geriye düşmesini sağladı.

Tıpkı çalıştığımız gibi.

Ellerini beline koyup dinlendi. "Yardıma ihtiyacın var mı, dostum?"

Steve gülerek dirseklerinin üzerinde doğruldu. "Hızlı öğreniyorsun." Mavi gözleri ile Tony'i süzdü ve sırıttı.

"Biraz daha devam etseydik" elini uzatıp Steve'in kalkmasına yardım etti. "Tüm kemiklerimi kıracaktın."

"Haklısın." hâline gülmeyi bırakmadan birer havlu alıp Tony'e uzattı. Yüzündeki teri silip havluyu omuzlarında asılı bıraktı.

"Neden zırhımı götüremiyorum?" havluyu kenara bırakıp su içmek için şişesine ulaştı. Steve havlusunu düzgünce katlayıp kenara bırakırken konuştu. "Hm bir düşünelim. Belki de uçağa binemeyeceğin içindir."

Tony yüzüne 'cidden mi?' bakışı yerleştirdi. "Ya da gizli görevde olduğun için. Yardımcı oldum mu?"
"Alay mı ediyorsun benimle?"

Asker gülüşünü bastırmaya çalışsa da başarılı olamadı. Tony ilk kez onun kahkahasını duyuyordu. Sinirlenmesi gerekirken kendini dikkatle adamı incelerken buldu.

Gülüşünün her detayını ezberlemeye çalışıyormuş gibi bakıyordu sarışına. Yüzünde oluşan her çizgiye ve sesinde hoş tınıya gülümsemeden edemedi.

"Biliyor musun? Gitmeden önce bir dönere hayır demezdim."
"Sen ısmarlayacaksan neden olmasın."
"Tabii ki."

***

"David Ann. Korkunç bir isim." dosyayı karşısına koyup bacaklarını altına aldı. "Matthew Ronald ile evli. Bu isimleri kim seçti böyle?"

Sayfayı çevirip yazanları okumaya başladı.

Tanışma hikâyelerinin olması gerektiğinden daha romantik yazıldığını görünce kimin başının altından çıktığını düşünmeye başladı.

Dosyayı bitirdiğinde kenarda duran valizine baktı. Kendini geriye bırakıp ayaklarını uzattı. Tavanı incelerken kendini uyarıyordu.

Sadece etkilendin. Daha fazlası değil.

Göz kapakları ağırlaşırken kendini tutmadı ve uykuya teslim oldu.

***

Hayır, gri saçlara karşı bir şeyi yoktu. Kesinlikle hayır. Ama hoş görünüyordu, itiraf etti. Üzerini giyinip bavulunun başına oturdu.

Gömleklerini özlese de, koyu renkli, sade kıyafetlere ve ceketlere alışabileceğini düşünüyordu. Yani, ne kadar zor olabilir ki?

***

"Hazır mısın?"

Tony ayağına dolanan yorgandan kurtulmaya çalışırken yalpaladı. Steve kapının önünde onu bekliyordu ama bilin bakalım kim uyuyakalmıştı?

"Beş dakikaya geliyorum."

Hızla kıyafetlerini bulup giyindi. Bavulunu çekiştirirken bir kahvenin hiç fena olmayacağını düşünmüştü ama geç kalktığı için kendini cezalandıracaktı.

Kapıdan çıktığında Steve'in tarzına dikkat vermemeye çalıştı. Nafile. Zamanı değil, kendine hatırlattı.

Güneş gözlüklerini düzeltip arabaya bindi. Steve bavulları yükledikten sonra yanına oturdu ve havaalanına yol aldılar.

lover | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin