you're where i wanna go

2.3K 131 51
                                    

Güzel şeyler sizi büyük bir yanılgıya sokar. Sanki her şeyin yolunda gideceğini düşünürsünüz. Sanki dünyanın en tepesinde siz varsınızdır. Ama yüksekten tekrar aşağı çakılmak kaçınılmaz bir sondur.

Son iki haftada yaşananlar ancak böyle açıklanabilirdi. İşte size bir özet.

O sabah Steve'in aklını kurcalayan birçok şey vardı. Yatağa oturup mışıl mışıl uyuyan adamın büyüsüne kapılıp kurduğu hayaller onu korkutuyordu.

Korkuyordu çünkü gerçek olamayacaklarını biliyordu. Bir playboydan birkaç geceden fazlasını bekleyemeyeceğini biliyordu.

Ama istedi. Hem de çok. Bahsettiği sinemaya gitmeyi, elini tutmayı, uyuduğunda ve uyandığında yanına olmayı, istediği zaman onu öpmeyi ve zor zamanında yanında olmayı...

Tekrar baktı adama. Boynundaki izi görüp canını yakıp yakmadığını merak etti. Elleriyle gözlerini kapatıp düşündü.

Tony'nin ona sımsıkı tutunması, vücudunun her yerinde gezinen öpücükleri ve elleri, yumuşacık saçları aklından çıkmamakta ısrar ediyordu.

Telefon onu düşüncelerinden ayırdı.

Onları quinjet beklediği haberini aldıklarında Tony uyanmış giyinmekte olan adama boş boş bakıyordu. Konuşmuyordu. Aralarında geçen tek konuşma Nick'in söyledikleriydi.

***

Kuleye vardıklarında Tony kendini laboratuvara kapatmış, Steve ise eski rutinine dönmeye çalışıyordu.

Hiçbir şey olmamış gibi davranmak ikisi için de çok zor oluyor ama kimse bir şey anlamıyordu.

Tony'i merak ediyorsanız, hemen ona dönelim.

Playboy lakabı çürümeye yüz tutmuştu. Çünkü belli ki  90 yaşındaki bakir bile birlikteliklerine bir anlam yüklememişti.

Ama ona ihtiyacı vardı. Ona çok ihtiyacı vardı. Sadece cinsel anlamda değil, onun yanında durmasına bile ihtiyacı vardı.

Ama reddedilecekti nasıl olsa.

Elindeki işlere odaklanmakta zorluk çekiyordu. Gece yatmadan önce Steve ile karşılaşıyor, birbirlerine "İyi geceler." demekten başka hiçbir şey yapmıyorlardı.

Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az saat uyuyor, kahve makinesini yanında sürüklüyordu. Rhodey ona çok kızsa da elinden gelmiyordu.

İlk haftanın sonunda Steve taşınmak istediğini belirtti.

Onu sadece görevden göreve görecek olmak canını daha çok yakmıştı. Hiçbir şey olmamış gibi davranmakta çok iyiydi.

Steve'i uğurladıktan sonra kendisini tekrar kapattı laboratuvarına. Rhodey onu daha sık ziyaret etmeye başlamıştı. Ne olduğu hakkında hiçbir şey söylemiyor, çok konuştuğunu söyleyenlerden acısını çıkarıyordu.

***

"Hallettim."

Devrilmek üzere olan binaya doğru uçtu ve tuttu. Kalan birkaç insan tahliye edilirken gözleri Steve'i aramıştı.

"Tamam, Stark!" Thor'un ona seslendiğini duymuştu. Gözleri Steve'i bulduğunda yere çöktüğünü gördü. Savaş bitmişti.

Ne zamandır havada olduğunu bilmiyordu ta ki Jarvis ona zırhın gücünü haber verene kadar. Tonlarca ağırlıktaki binayı tutmakta güçlük çekmeye başlamıştı.

"Quinjet'e binin! Bunu hallederim!"

Thor yanına uçup binayı destekledi. Zırh pes edene kadar vazgeçmeyen adam gücünün sonunda yere çakılmıştı. "Iron Man!"

lover | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin