*insert chapter name here*

1.8K 112 58
                                    

"Seni çok özledim. Natasha'nın her an geleceğini bilmesem..."

Steve ekrandaki adama güldü. "Sen ahlâksızsın." Esmer adam sırıttı "Daha önce de demişlerdi. İtiraf et çok hoşuna gidiyor."
"Ah, hem de nasıl Bay Stark."

Tony'nin göz bebekleri büyümeye başlarken karşısındaki hologramı mümkünmüş gibi soymak istiyordu. "Nasıl, Yüzbaşı Rogers? Biraz daha açıklar mısınız?"

Ve işte Natasha.

Tony biraz daha toparlanıp oturdu. "Biliyorsunuz yardıma ihtiyaç olursa-"
"Evet Stark, biliyoruz. Sana haber veririz."
"Ah, merhaba Nat! Nasılsın?"

***

Steve olmadan geçirdiği ilk birkaç gece zor olmuştu. Yatağına girip uyumak istemediği zamanlarda Steve'in üzüleceğini düşünüyor ve bunun olmasını istemiyordu.

Ya da bilirsiniz uzun zamandır yatağa hiçbir şey yapmadan girdiği olmuyordu ve bu durumu garipsemişti.

Yine yorganın altına girip boynundaki isimlik ile oynamaya başladı. Sevgilisinin geri dönmesi için gün sayarken aklının köşesindeki kötü düşünceleri savmaya çalışıyordu.

Güzel şeyler düşünmeye çalıştı. Umutlu şeyler. Gelecek hakkında düşünmeye başladı. Sahip olmak istediği gelecek hakkında.

Belki üç belki iki katlı, kocaman bahçesi olan bir ev hayal etti. Etrafı yeşillerle çevrili kocaman bir alan.

Bir salıncak görebiliyordu. Ve minik bir çadır. Belki birkaç hayvan. Ve evin verandasındaki sallanan sandalyede oturan sarışın bir adam.

Ve kucağında minicik bir bebek.

Kendi kendine gülümserken kolyesini öptü. Steve'in bebeklerle ne kadar iyi olacağını düşündü.

Bu düşünce gözlerini doldurmuştu.

Baş parmağını zar zor kaplayan şişman bir el, yumak yumak bir surat ve arkasında duran kocası...

Sadece bunun hakkında düşünmek bile onu çok mutlu ediyordu ve kalp krizi geçirmesine bile neden olabilirdi. Tanrım, kendi kendine düşündü, bu adamla her şeye vardı.

***

Natasha'nın görevin başından beri ona birkaç kişiyi önermesi sinirlerini bozmaya başlıyordu. "Tony'i seviyorum." diye bağırmak istese de sevgilisinin gizlilik isteğine karşı gelmeyecekti.

Nat sırıtarak ona baktı "Bu 1945'ten beri ilk öpücüğün müydü?"
"O kadar kötü demek."

Kadın güldü ve "Ben öyle demedim."
"Oraya geliyordu ama." Asker gözünü yoldan ayırmadan "Ve hayır ilk öpücüğüm değildi."

Tony'nin sana çokça verdiğine eminim, Natasha yarım gülüşüyle camdan bakmaya devam etti.

***

SHIELD yanıp kül olsa gram umrunda olmazdı. Cidden. Ama sevgilisinin orada olduğunu bilmek ve zarar gelebileceği fikri içine sıkıntı oturtmuştu. Şimdi de hastanede olduğu haberini alınca telaşla hastaneye ulaşmaya çalışıyordu.

Odanın kapısında bekleyen birkaç SHIELD ajanının yanından hızla geçip içeri girdi.

Sevgilisinin yüzü yara içindeyken yanı başında oturan bir adam vardı. Adam ayağa kalktı "Tony Stark?" uzanan eli sıktı "Ben Sam Wilson. Steve geleceğinizi söylemişti."

"Bilinci açık mı?" Adam onaylamak için kafasını salladı ve kapıya yöneldi "Ben sizi yalnız bırakayım."

Sam kapıdan çıktığında yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Sevgilisinin elini narince tutup öptü. Steve'in gözleri aralanırken gülümsedi "Günaydın, koca adam."

Sarışın adam adını mırıldandığında yatağın kenarına oturdu ve sevgilisinin yüzünü inceledi. "Canın yanıyor mu?"

Steve kafasını yavaşça iki yana salladı "Artık yanmıyor." aklına gelen anılarla gülümseyip ellerini kenetledi.

Sevgilisinin mavi gözlerinde farkettiği hüznü öperek geçirmek istiyordu. Bucky'i sormak, canını yakmadan ona sarılmak istiyordu. Alnına kelebek kadar hafif bir öpücük bıraktı. "Konuşmak ister misin?"

"Tony... Bilmen gereken bir şey var. Ben de bugün öğrendim ve..." Yüzünden ve ses tonundan konuşmakta zorlandığı belli oluyordu. Tony sevgilisinin elini bırakmadı. "Seni dinliyorum, canım."

"Howard ve Maria. Winter Soldier onları öldürdü."

Tony bir süre ne diyeceğini bilemedi. Erkek arkadaşı ile kenetlediği ellerine bakarken annesini düşünüyordu. Gözleri dolarken toparlanmaya çalıştı.

"Tony, lütfen konuş benimle."

Esmer adam sevgilisinin daha da kısalmış saçlarını düzeltti ve gülümsemeye çalıştı. "Sana kızgın değilim. James'e de. Sadece- sadece arkadaşına bunu yapanlara sinirliyim. Anneme bunu yapanlara."

Steve yerinden doğrulup karşısındaki adama sarıldı. "Seni çok seviyorum. Çok." Tony'e bir koala gibi tutunurken sevgilisi saçlarını öptü. "Ben de seni, bebeğim."

Dudaklarını buluşturduklarında Tony dokunuşlarına dikkat ediyordu. Ellerini boynuna yerleştirip yavaşça damarının üzerinde başparmağını gezdirdi. Steve'in özlediği kokusunu ve tadını alırken kapı açıldı.

"Böldüğüm için özür dilerim ama Bay Stark benimle gelmeniz gerekiyor."

Steve sorgulayan gözlerle Sam'e ve Tony'e baktı. "Ne oluyor?"

Tony üzerindeki gerginliği atmaya çalışarak sevgilisinin alnına son bir öpücük daha kondurdu. "Taburcu işlemleri falan. Uzun sürüyor ve seni bekletmek istemem." Ayağa kalkıp Sam'in yanına geldiğinde sevgilisine el salladı. "Görüşürüz."

Odadan çıktıklarında Tony kulaklığını aktif hâle getirdi. "J, odayı tecrite al." Yüzünü kaplayan ciddiyet Sam'i de korkutmuş olmalı ki adam ondan biraz uzak duruyordu.

"Onu yakaladınız mı?"
"Evet... Tony. Her ihtimale karşı onu hapsettik."
"Güzel." Ceketinin kollarını düzeltti "Beni ona götür."

***

"Fury anlaman gerekiyor, onu götürmeliyim."

Altı yıldır tanıdığı adama ilk kez bu kadar yalvardığını hatırlıyordu. Direktör yatağından doğrulamaya çalıştı. Üzerinde hâlâ suikastten kalan izleri taşıyordu.

"Stark- resmiyeti siktir et, Tony beni iyi dinle. Ben bu işi yıllardır yapıyorum. Hayatım daima tehlikede, sizinki gibi."

Tony kendine engel olamayıp adamın yastığını düzeltti ve dik durmasını sağladı. Adam teşekkür edip Tony'nin oturmasını bekledi.

"Dediğim gibi, neredeyse hayatımdan oluyordum. Bu işimi bırakacağım anlamına gelmez. Ama Tony, ben sadece seni önemseyen yaşlı bir adamım. Bu yüzden onu götürmeni istemiyorum. Biliyorsun her zaman peşinde olacaklar ve-"
"HYDRA artık yok, Nick."

"Hâlâ üsleri-"
"Hepsini tek tek yerle bir edeceğim. Eğer bu canıma mal olursa umrumda değil. Barnes şimdi burada ve onun için gelecekler bunu biliyorsun. Onu kuleye götürmeme izin ver. Herkes orada, güvende olacağız. Onu neyin tetiklediğini bulacağım ve düzelteceğim, Nick lütfen bir şans ver."

Yaşlı adam derin bir nefes aldı ve gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı. "Tamam. Tamam, sana güveniyorum. Sadece, güvende ol tamam mı?"

lover | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin