i've missed you

2.2K 119 56
                                    

Aklında ne söyleyeceğini toparlamaya çalışıyordu. Ağrıyan gözlerini ovuşturdu. Yağmur hızlandıkça ıslak saçları alnına yapışmış, elleri üşümeye başlamıştı.

Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattı. Pek tıklatmak denmezdi aslında, duymayacağını ümit ederek elini dokundurmuştu bile denebilirdi.

Ceplerinde telefonunu aramaya koyulduğunda eli boş dönmüştü. Steve'i görmek mi yoksa çekip gitmek mi istediğini bilmiyordu. Zile basıp geriye çekildi.

***

Uykusuz gecelerinden birini daha kitap okuyarak geçirmek istiyordu ama elinde hiçbir şey kalmamıştı. Kuleden aldığı kitaplara tekrar göz gezdirmek istiyordu ama bunun için hiç enerjisi yoktu.

Kendini koltuğuna bırakıp yokluğuna alışmakta biraz zorlandığı sakallarını sıvazladı. Buraya taşınmakla iyi mi etmişti? Tony'i çok özlüyordu. Tekrar yanında uzanmak, onu öpmek için neler vermezdi.

Kapıyı duyup zorla ayağa kalktı.

Gözleri gördüğüne inanmakta zorluk çekiyordu. Tony. Tam karşısında, yağmurdan sırılsıklam olmuş kıyafetleri ve saçlarıyla duruyordu.

"Tony." isim dudaklarından bir nefes gibi dökülmüştü. "Sen- sen sırılsıklam olmuşsun. Gel içeri, üşüteceksin."

Esmer adam olduğu yerde durup diğerinin yüzüne bakıyordu. Kelimelerin aklından uçtuğunu hissediyordu. Steve hâlâ bir şeyler söylüyordu ama onu incelemekle çok meşguldü.

Askerin elleri omuzlarına dokunduğunda titrediğinin farkına varmıştı. "Steve- Steve ben-" etrafta yeterince oksijen yokmuş gibi hissettiriyordu. "Ben- Ben sad-" titrek bir nefes verdi.

Steve karşısında güçsüz duran adamın yanına yaklaşıp kollarını doladı. "Hey. Derin nefes al, olur mu? Gel benimle."

Eve geçtiklerinde kapıyı ardından kapatıp üzerindeki ıslak ceketi çıkarttı. Steve ellerinin altında titreyen adamı sakinleştirmek için ıslak saçlarında ellerini gezdirdi. "Sana giyecek bir şeyler vereceğim. Endişelenecek hiçbir şey yok." Tony'nin elini tuttu ve okşadı "Ben buradayım."

"Steve." sesi öncekinden daha güçlü çıkıyordu. Diğer elini de Steve'in elinin üzerine koydu. "Kendini konuşmaya zorlamana gerek yok--"
"Hayır, Steve. Beni dinle."

Sarışın adam artık kaçış olmadığını bilircesine döndü sevdiği adama. "Ben sana karşı öyle hissetmiyorum." çok yakında gibi hissettiriyordu.

"Seni bir yıldan fazla bir süredir tanıyorum. Şey aslında, seninle büyüdüm diyebilirim." kendi dediğini garipseyerek düzeltti "Bu garip oldu. Demek istediğim şu ki,"

Tony, Steve'in elini dudaklarına götürüp bir öpücük kondurdu. "Sana hayrandım. Hayranım. Yaptığın her şeye. Seninle geçirdiğim her dakika bana dünyanın en güzel ve ilginç şeyiymiş gibi geliyor. Hem seni çok iyi tanıyorum hem de her saniye seninle ilgili yeni bir şey öğreniyorum. Ama başından beri bildiğim tek bir şey var."

"Sana aşığım, Steve Rogers. Ve senin adına çok üzgünüm." Kendini gösterip mavi gözlere baktı "Bununla uğraşmak zorunda kaldığın için."

Askerin gözlerindeki endişe sönerken yerini mutluluğa bırakmıştı. Adamı kendisine çekip özlediği dudaklara kavuştu.

Çok uzun olmayan bir süre sonunda Tony kapı ile Steve arasında sıkışmış, askerin üzerindekileri çıkarmaya çalışıyordu. İşte tam bu sırada Steve onu durdurdu. "Üzerini değiştirmen gerek. Islaksın."

lover | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin