the most important person in my life

1.8K 117 26
                                    

"Notun sahibini bulabildin mi?"

Clint sandviçinden kocaman bir ısırık aldı ve yeni eve gelen ajana sorarcasına baktı. Kadın hayır anlamında başını sallarken yanına oturup lokmasını bitirdi.

"Steve dün gece neredeydi?"

Nat omuz silkti "Muhtemelen evinde? Mantıklı geldi mi?"
"Hadi ama, Nat."

Sarışın adam sandvici masanın üzerinde bıraktı ve kadına döndü. "Bu adam evi olsa bile neredeyse her gün burada kalıyor ve ne tesadüf aynı gün Tony de “arkadaşlarını” ziyarete gidiyor."

Nat arkadaşının ne demek istediğini anlayıp sorgulayan bir bakış attı. "Bir dakika bekle"

Ayak seslerini duyduğunda arkasını dönüp merdivenden inmekte olan adama baktı. Boxerını örten ve üzerinde mini bir elbise gibi duran bir tişört giyiyordu Tony. Gözlerini ovuşturuyordu.

Hafızasını zorlayıp giydiği tişörtü nerede gördüğünü hatırlamaya çalıştı. Tanıdık olduğunu biliyordu.

Birilerinin kıkırdadığını duyuyordu. Tam olarak anlayamadığı bir isim ve birkaç ıslak ses... Öpücük gibi.

"Tony?"

Kadın boşluğa seslendi ve art arda birkaç hızlı adım sesi duydu. Tony karşısına fırladığında korkup geriye bir adım çekildi. "Selam, Nat! Sana nasıl yardımcı olabilirim?"

"Aman Tanrım!"

***

Tony sevgilisine sarılarak uyandığında mutlu olmadan edemedi. Sevgilisi hâlâ uyanmamış olsa bile dudaklarına öpücük kondurup yataktan yavaşça kalktı.

"Hmm" Steve mırıldanırken Tony'nin gözleri ona döndü. "Yatağa geri gel." Esmer adam yatağın kenarına oturdu ve erkek arkadaşının alnını öptü "Biliyorsun Ty gelecek. Ve toplantıya bir saat var." Tony telaşla odaya bakındı "Ve benim en sevdiğim kravatım görünürde yok."

Steve'in uykusu bir anda yok olmuştu. Ellerini sevgilisinin belinde gezdirdi. "Hazırlanman ve ulaşman 30 dakika sürse sana yine 30 dakika kalır."

Yatakta oturur hâle gelip sevgilisinin kulağına eğildi ve fısıldadı "30 dakikada kravatı iki kez bile bulabilirsin."

Tony'nin aklı başından uçup giderken Steve kulağının arkasındaki hassas noktayı öptü. Esmer adam derin bir nefes aldığında Steve belindeki elleri daha da sıkılaştırdı. "İstiyor musun?"
"Evet."

Asker, sevgilisini altına alıp pijamasının altını çıkardı. Zaman kaybetmek istemiyordu ikisi de. Steve eğilip sevgilisinin kasıklarına öpücükler kondurdu. Bölgeye yaklaştığında Tony'nin hızlanan nefesi ile sırıtıp boxerın lastiğini çekiştirdi.

Tony istemsizce kalçasını kaldırıp Steve'e değmeye çalıştığında asker güldü "Sabırsızız, öyle mi?"

Sevgilisinin boxerını indirip aletini serbest bıraktı. Eli ile kavrayıp birkaç kez okşadı. Sertleştiğini hissedebiliyordu.

Dudaklarını başına yaklaştırdığında çalan telefon ile Tony yerinden zıpladı. "Üzgünüm buna bakmam gerek."

Asker doğrulup kafasını salladı ve sevgilisini izlemeye koyuldu. "Tamam. Tamam, olur. Yirmi dakika. Evet, hâlâ aynı. Görüşürüz."

Tony yattığı yerden kalkıp sevgilisini yavaşça öptü. "Ty yirmi dakika içinde burada olacak. Özür dilerim sevgilim ama duş almam ve giyinmem gerekiyor. Eve gelince devam edelim mi?"

Askerin evet demekten başka bir şansı yoktu. Sevgilisinin boynunu öptü. "Hadi çabuk ol."

Tam da dediği gibi yirmi dakika sonra buradaydı sarışın adam. Tony odadan çıkmadan önce Steve'i bir kez daha öptü ve saçlarını düzeltti. "Akşam görüşürüz."

***

Steve saatine bir kez daha bakıp çakmağı bulunduğu yerden aldı ve mumları yaktı. Gömleğini düzeltip sandalyeye oturdu ve sevgilisini beklemeye başladı.

Beş dakika oldu.

On.

Yarım saat.

Ayağa kalkıp masaya damlayan mumları söndürdü. Karanlıkta kalmamak için ışıkları yaktı ve tekrar oturmaya devam etti.

Telefonunu alıp Tony'e bilmem kaçıncı mesajını atıyordu. İçindeki endişe büyürken Jarvis'e seslendi. "Jarvis, Tony'i arayabilir misin?"
"Tabii ki, efendim."

Kısa bir süre sonra robotik ses tekrar konuştu "Telefonu kapalı efendim."

Alnını ovup ayağa kalktı. "En son nerede sinyal alınmış?"

Karşısına hologram bir harita çıktığında Tony'nin öğrettiği gibi yakınlaştırdı. Şirkette olduğunu görünce içine biraz da olsa su serpilmişti. Karnı hazırladığı yemeklere guruldarken daha fazla beklemeyi reddetti ve yemeye başladı.

Bir saat daha geçmişti.

Saat geç olmaya başlarken Steve ayaklanıp ceketini giydi ve tekrar aramaya çalıştı.

Bu sefer Tony'nin sesini duymuştu. Anahtar sesine karşın ne hissedeceğini bilmiyordu. Sevgilisinin eve ulaştığına mı sevinmeliydi yoksa haber vermediğine mi kızmalıydı.

Kapı açıldığında esmer adamın gözleri masaya takılmıştı. "Tanrım, Steve çok özür dilerim."
"En azından arayabilirdin."

Elindeki telefonu kenara bırakıp ceketini çıkardı. Tony kendi telefonunu gösterdi. "İstedim hatta denedim. Şarjı bitmişti ben de Pepper'dan seni aramasını istedim."
"Kimse beni aramadı."

Elindeki ceketi önceden oturuyor olduğu sandalyenin kenarına bıraktı. "Çok korktum."
"Steve, çok özür dilerim." bedenini sevgilisine sarıp kafasını göğsüne yasladı. "Toplantı biraz fazla uzun sürdü. Sonra Ty ile yemek yedik, eski günlerden falan konuştuk."

Steve'in kolları ondan yavaşça ayrılırken o daha da sıkı sarıldı. "Burada senin de tüm bunları hazırladığını bilseydim hemen gelirdim Steve çok üzgünüm."

Sesi neredeyse ağlamaklı çıkarken Steve saçlarını öptü. "Tamam, özür dilemeyi kes. Sana bir şeyler ayırdım yemek istersen yiyebilirsin. Ben uyuyacağım."
"Hayır bekle."

Tony adamın elini tuttu "Yatağa ayrı girmek istemiyorum. Sadece... Bekle, tamam mı? Bir şeyler atıştırayım ve buraları toplayayım. Sonra beraber gideriz." gözlerindeki hüznü görebiliyordu. Steve gülümsemeye çalışıp kafasını salladı "Tamam."

Tony olabildiğince hızlı bir şekilde yemeğini yiyip masayı topladı ve sevgilisiyle odalarına geldiler. Steve'in canı uyumaktan başka hiçbir şey istemezken Tony de yüzü asık bir biçimde onu izliyordu.

Yatağa girdiklerinde Tony sevgilisine sokuldu. Vücutları birbirine yapboz parçaları gibi otururken esmer, sevgilisinin elini tuttu ve parmakları ile tek tek oynamaya başladı.

Kendisini affettirmek için ne yapacağını bilmiyordu. Steve'in ona sarılmıyor oluşu tadını kaçırırken gözleri tekrar dolmuştu "Steve?"
"Evet, Tony?"
"Seni çok seviyorum." gecenin karanlığı gözündeki yaşı gizlese de sesini gizleyememişti.

Sarışın adam sevgilisini kendine çekti ve alnına öpücük kondurdu "Ben de seni çok seviyorum. Lütfen daha fazla üzülme. Senin suçun değildi."

Tony kafasını adamın göğsüne gömdü ve hıçkırdı. "Ben korkunç bir sevgiliyim." Steve kaşlarını çattı "Hey," adamı kendinden ayırıp yüzüne baktı ve yaşları sildi "Sevgilim hakkında düzgün konuş." Tony kendine engel olamayıp gülerken Steve devam etti "O hayatımdaki en önemli insan."

lover | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin