Multimedya:Chanyeol💙
"Aşırı hız yapan hayaller, gerçeklere çarparak durur."
~Charles Bukowski~
"Mi Yeon'umun tavuklarına kimse elini dahi süremez. Sürdürtmem. Merak etme."
"Hayır yani cimri değilim. Tabii ki de vereceğim herkese ama Kai tam bir tavuk manyağı."
Gülüşünü artırdı.
Ancak...
Bu neşeli kahkahalarımızın ve yüzlerimizdeki gülüşün solması çok uzun sürmedi.
Arkadan duyduğumuz ses üzerine Kyungsoo ile beraber anında arkaya döndük. Birleştirmiş olduğumuz ellerimizi ayırmamıştık.
Arkamıza döner dönmez gördüğümüz görüntüyle neye uğradığımızı şaşırdık.
Elimdeki tavuklar, yeri boyladı.
"Lay!"diye bağırdım ve ona koşup gidebilmek için hareket ettim.
Ancak bir iki adım atamadan Kyungsoo tuttuğu elimden beni kendisine çekti ve sıkıca sarılarak bırakmadı.
"Dur,dur sakin ol. Mi Yeon,dur."
Korumalardan biri Lay'i kendisine çekmişti.
Tek koluyla Lay'i boynundan tutarak esir alırken tek eliyle de elindeki bıçağı sallıyordu.
Gözünde güneş gözlüğü vardı. Çevredeki korumalar tabancalarını ona doğrultmuştu ama hareket edemiyorlardı.
Lay'i esir alan koruma oldukça genç görünüyordu. Güldü. Evet, güldü. Psikopatça...
Bana baktı.
"Sonunda gerçek sesimi duyuyorsun Nam Mi Yeon."
O anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Bu... O olabilir miydi gerçekten? Yıllardır peşimde olan psikopat!
"Sen... Sensin."dedim oldukça kısık bir sesle.
Bunu dahi duydu. Resmen kahkaha attı.
"Evet,benim. Ahhh! Sonunda bu oyunu bitirmeye karar verdim Mi Yeon. İntikamımı aldım. Sadece son bir şey kaldı. Şimdi de o son şeyi gerçekleştirip intikam oyunumu sonlandıracağım."
Sustu,gülmesini bastırdı. Derin bir nefes alıp verdi.
"Duyduğuma göre bu çocuk... Hemofili imiş öyle mi? Bak,elimde de ne var?"
Elindeki bıçağı profosyonel bir şekilde sallaya sallaya göstermeye devam etti.
Hiçbirimizden çıt çıkmıyordu. Hepimiz ona odaklanmış ve sadece izliyorduk. Çünkü elimizden başka hiçbir şey gelmiyordu.
Üzerindeki kıyafetlere bakılırsa çaktırmadan korumaların arasına sızmış gibi duruyordu.
"Ne o Mi Yeon? Neden herkes bu kadar suskun? Siz böyle olunca hiç eğlencesi kalmıyor ki. Ah,her neyse. Zaten son. Gel buraya Mi Yeon. Eğer sorun çıkarmadan benimle gelirsen Lay'i de bırakacağım. Hiçbir zarar vermeyeceğim. Diğerlerini de unutacak ve onlara da bir daha yaklaşmayacağım. Sadece benimle gel."
Bir an bile tereddüt etmeden Kyungsoo'nun kolları arasında çırpınırken;
"Tamam!"diye bağırdım.
Kyungsoo ise beni bırakmamakta direniyordu. Ben ona onay verince bana sesini yükselterek bağırdı.
"Saçmalama Mi Yeon! Seni bile bile ölüme gönderemem!"
"Lay'i mi göndermek istiyorsun o zaman Kyungsoo! Bırak beni! Ne olacaksa olsun artık! Bitsin bu işkence, bırak!"
Var gücümle göğsüne koyduğum ellerimle onu ittim.
Kolları arasından çıktım.
Dolu gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu. Sesimin titremesine yine mani olamadım.
"Böyle olmak zorunda Kyungsoo. Özür dilerim..." dedim ve Lay'e doğru koşmaya başladım.
Lay'in karşısına geçtim.
"Özür dilerim Mi Yeon. Çok özür dilerim."
"Sen neden özür diliyorsun ki? Asıl ben özür dilerim Lay."
Psikopat rahat durmadı.
"Tamam,yeter bu kadar. Arabaya kadar benimle geleceksin Lay. Kendimi riske atamam. Mi Yeon... Sen de bizi takip et. Diğerleri! Olduğunuz yerde durup tek bir hareket dahi etmeyeceksiniz! Aksi takdirde elimde görmüş olduğunuz bıçakla Lay'in vücudunda derin bir kesik açar ve onun hayatını bir kesikle tamamen bitiririm! En ufak bir hareketinizi görürsem, o ölür!"
Bağırdıktan sonra geri geri gitmeye başladı. Lay ona ayak uydurmak zorunda olduğu için gidiyordu. Ben de onları adımlarımla takip ediyordum.
O psikopatın geriye doğru attığı her adımda ben ileriye doğru adım atıyordum.
Bizimkilerden ve korumalardan giderek uzaklaştık. Bir araca yaklaştık.
Arkama dönüp ne Exo'ya ne de Kyungsoo'ya bakacak cesareti kendimde bulamadım.
Bu psikopatla gitmeyi göze alabilecek kadar cesaretli görünebilirdim belki fakat öyle değil. İçten içe ne kadar korktuğumu bir ben bilirim.
Sonunda aracın önüne geldik. O psikopat bana talimat vermeye başladı.
"Kapıyı aç."
Dediğini yaptım ve başıyla göstermiş olduğu arka kapıyı açtım.
"Koltuğun üzerinde bir ilaç kutusu var. Onu eline al."
Kaşlarımı çattım ve ilaç kutusunu ne yapacağını düşünerek dediğini yaptım. Gördüğüm kutuyu elime alıp karşısına geçtim.
"İçinden birini çıkar ve yut."
"Ne?!"
"Sana yut dedim! Yol boyunca kendimi yine güvence altına almalıyım değil mi?"
Ne olduğunu bilmesem de zaten yolun sonuna geldiğimi hissedebiliyordum. Bu yüzden itiraz etmedim. Her türlü belki de ölecektim. Keşke bu ilaç her neyse bunla ölsem de kurtulsam.
Kutunun kapağını açarak haplardan birini elime aldım ve hapı yuttum. O psikopat hapı yutup yutmadığıma dair o kadar dikkatli bakıyordu ki...
Sırıttı.
Bu esnada bana bir anda bastıran uyku ile gözlerim ağırlık içerisinde kapandı. Dengemi kaybederek arabaya tutundum.
"Gerçekten hapı yutmuşsun. Az sonra derin bir uykuya dalacaksın. İyi uykular. Uyanınca görüşürüz."
Ben bu hâle gelince Kyungsoo olduğu yerde duramadı. Bana doğru gelmeye çalıştığını gördüm ancak o psikopat bağırarak yeniden onu durdurdu.
"Sakın! Hareket etmeyin demiştim size! Kal orada! Kal!"
"Arka tarafa geç ve kapıyı kapat Mi Yeon."
Hiç hâlim kalmamıştı. Her an uyuyabilecekmiş gibi hissediyordum.
Yine itiraz etmeden dediğini yaptım. Araçtan tutuna tutuna kendimi arka tarafa attım ve kapıyı kapattım.
O psikopat ise Lay ile beraber sürücü koltuğunun olduğu kısma kadar ilerledi.
Kapıyı açtı. Koltuğa oturdu.
Lay'i bir anda kuvvetli bir şekilde iterek kapıyı hızla kapattı. Tüm kapıtları kilitledikten sonra da son gaz arabaya yüklendi.
Gerisini zaten hatırlamıyorum.
En son hatırladığım şey,bedenimi koltuğun üzerine bırakıp gözlerimi tamamen kapatışımdı.
Ah,bir de Kyungsoo en önde; tüm üyelerin araca doğru çaresizce koşuşları.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danger // EXO(✓)
FanfictionBu esnada bir anda hastanenin hopörlerinde başlayan cızırtı hepimizi korkutmuş, oldukça rahatsız etmeye başlamıştı. Bu da neyin nesiydi böyle? Sadece benim odamda değil,tüm hastanede yankılanıyordu bu kulak çınlatan iğrenç cızırtı. "Bu ne ya? Ödüm...