Yeni bir bölümle karşınızdayım. Beğenmenizi umuyorum. Her zamanki bölüm uzunluğundan kısa olsa da Cihad ve Çiçek'in bol olduğu bir bölüm iyi okumalar.
Sevgilerle...
*
"Çok korktum." dedi elini yaralı elime uzatırken. Dokunamadı ama bacağımın üzerine koydu elini.
"Seni öyle üstün başın kan içinde görünce..." dedi ve sustu. İkimizin nefes sesinden başka bir şey duyulmadı bir süre. Baş parmağı ile yaralı elimi okşamaya başladı. Üzgün durmasını hiç istemesem de yapabileceğim bir şey yoktu. İçindekileri dışa vurmalıydı.
"Yemin ediyorum yüreğim yandı. Ağlamak istedim."
*
"Bak ben sana diyeyim bunlar sana kesin birini buldular. O yüzden ayak yapıyorlar."
"Bence de" dedi Umut başını sallayıp Asena'nın dediğini onaylarken. "."
"Bir de demiyor mu üç vakte kadar kısmet kapında diye kendimi gülmemek için zor tuttum." dedi Asena.
"Sorma ya ezberleyip gelmiş resmen"
Onlar benden bağımsız sohbetlerine devam ederken suçluluk psikolojisinden olsa gerek hiç konuşmadan duruyordum. Ben şimdi nasıl diyeyim onlara 'bana bir kısmet bulmuşlar talihe bakın ki o kişi de Reis' diye. Hadi bunu dedim 'Reis galiba benden hoşlanıyor' nasıl diyeyim. Tamam, bunları söyledim bir şekilde de atlattım ama 'ben Reis'i seviyorum hem de on beş yaşımdan beri' dersem bunlar beni çiğ çiğ yerdi. Neden anlatmadığım konusunda başımın etini yer ve ağır trip komasına sokarlardı.
'Söyle'
Ama artık bilmeliydiler. Bu zamana kadar anlatmamamın nedeni onlara güvenmemem falan değildi. Anlatamazdım sadece. Anlatamamak da değildi, en doğru deyim anlatmayı becerememem olurdu sanırım. Duygularımı ve hislerimi dile getirmekte zorlanıyordum. O yüzdendi Reis'in yanında fazlasıyla saçmalamam ve olmadık şeyler söylemem.
"Kızlar benim size bir şey söy..."
"Oha"
"Bu ne arıyor lan burada."
Asena ve Umut'un aynı anda konuşup sözümü bölmelerine anlam veremesken baktıkları yöne doğru başımı çevirmemle şaşkınlıklarının nedenini anlamıştım.
"Buraya mı geliyor o" dedi Asena
"Gelmesin be" diye devam etti Umut.
Çay bahçesinde oturmuş beylerin gelmesini beklerken bugün Sema teyzemin bana baktığı kahve falında gözüken çok yakında çıkacak olan kısmetimi konuşuyorduk. Doğrusu karşımdaki ikili konuşuyordu. Ama şuan bu muhabbeti bölen bir adet Jale vardı ve bize doğru otuz iki diş sırıtarak geliyordu.
"Ender, başına gelenleri duydum. Çok geçmiş olsun" diyerek bana sarılmak istediğini belli etmek için kollarını biraz açıp eğildi. Bende o kadar insan bizi izlerken ters bir harekette bulunmak istemediğimden ayaklanıp olabilecek en kısa süre boyunca ona sarıldım.
"Sağol Jale, bu arada hoşgeldin." dedim düz bir yüz ifadesiyle. Yalandan mutlu numarası yapmaya hiç gerek yoktu sonuçta.
"Ay hoşbuldum canım. Aslında evine ziyarete gelecektim. Ama burada görünce bir yanınıza uğrayayım dedim."
'Canım?'
Kızlara yönelip onlara da gereksiz bir samimiyetle sarıldı. Sahi onu gördüğümüze hiç sevinmediğimizi anlamıyormuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKYAZI MAHALLESİ
Teen FictionGözlerimi kapatıp başımı duvara yasladım. Ne zamandır tuttuyor olduğum nefesimi verirken gözlerimi açtım. Artık sadece bana bakmamalı beni görmeliydi. Görmeli ve duygularımı hissetmeliydi. Çünkü benim ona söylemeye cesaretim yoktu. Tam ağzımı açıp b...