BÖLÜM 20 / YİRMİ

33 2 0
                                    

Ben: Siz ilk tercih olarak bizimle aynı üniversiteyi yazmadınız öyle mi?

Tercih sonuçlarımız karşısında yarı şaşkın, yarı mutlu, yarı tanımlayamadığım bir hisle öylecene duruyorduk. Ben ve Arez, aynı üniversitedeydik, Melodi ve Toprak da birlikte, bizimle aynı üniversiteye düşmüşlerdi. İnanılmaz, gerçekten inanılmaz. Rüya gibi. Asıl sorun, Paptya ve Güneş...

Papatya: Ben öyle sanıyordum Dolunay! Düzgünce anlatmıyorsunuz sonra öyle miydi böyle miydi diye soruyorsunuz!
Güneş: Adam gibi söylemek zor geldi değil mi?!
Melodi: Saçmalıyorsunuz, bunu konuşurken düzgünce dinlemek yerine baştan savma dinleyen sizsiniz. Bu durumda bizi suçlamanız manasız
Ben: Aynen öyle, kusura bakmayın da fikri ortaya atarken açıkça anlattım. Melodi nasıl duydu o zaman?
Güneş: Neyse ki büyük bir sorun değil. Başka şehire düşmüş de olabilirdik
Tugay: Papatya, birlikteyiz, aynı üniversite
Papatya: Sadece Güneşle aynı üniversiteye düştüğüm için seviniyorum Tugay, sen umurumda bile değilsin

Titreyen dudağını saklamaya çalışarak önüne döndü Tugay. Melodi durumdan bıkmışcasına bakarken ben de Tugaya bakıyordum. Bu ağırdı, üzücüydü. Umurumda olmamak kelimesi üzerine oturup düşünen biri olduğunu sanmıyorum fakat düşünülmesi gerekli. Birine umurunda olmadığını söylüyorsan, "Seni sildim, seni yok ettim, hatta seni içimde o kadar çok erittim ki umurumda bile tutmuyorum" demenin kısa yolunu seçmişsindir

Arez: Bölümlerimizi bir açıklasak artık? Merak ediyorum
Papatya: Ben başlayabilir miyim? Çok heyecanlıyım
Ben: Hadi söyle bakalım
Papatya: Gastronomi!

Sevinç kahkasına karşılık koluna dostça bir yumrukla vurdum

Ben: Mükemmel kızım benim
Melodi: Ay lütfen yemeklerini denemesi için kobayın olabilir miyim?
Papatya: Ahahaha, yemekleriniz benden
Ben: Eee, Tugay?
Arez: Sözünü balla kesiyorum aşkım sevgilin senarist oluyor
Ben: Ne!? Ben de yönetmen oluyorum?
Toprak: Aha grinin elli tonu'nun türk versiyonu geliyor
Tugay: PUHAHAHAHAHAHA
Arez: Oğlum sus ya, sen bölümüne baktın mı?
Toprak: Aslına bakarsan üniyi okuyup fırlattım
Melodi: Bende
Tugay: Bilgisayar mühendisliği
Yamaç: Ne?
Ben: Oha, hakır hakır hakır
Güneş: Kimya mğhendisliği ne a*na koyim?!
Ben: Ne alaka?
Melodi: YOK ARTIK? GÜNEŞ, HAYIR YA
Güneş: Ben onu kazanmışım
Arez: Eee Toprak, Melodi bakacak mısınız artık şu bölümlere!?

Toprak ve Melodi telefonlarından bir şeylerle uğraşmaya başladılar. Ben ise bu sırada hedefimi tutturmuş olmanın sevincini yaşıyordum. Toprak bir anda telefonu elinden fırlattı ve sevinç çığlıklarıyla odayı doldurdu. Melodiye sarılıp bir sürü bir sürü öptü

Yamaç: Napıyosun oğlum sakat mısın?
Toprak: ABİİİ
Arez: Ne bu sevinç, hayırdır?
Toprak: ABİ TIPI KAZANMIŞIM!

Tüm kanımın çekildiğini ve kaskatı kaldığımı hissettim. Sevinç ve şaşkınlık arasında kaldığım zamanların en yüksek seviyesi buydu. Demek ki böyle oluyormuş. Arez daha önce bahsetmişti; Toprak hem sosyal hayatında gayet aktif hemde okul hayatında aşırı derece başarılıymış. Bu, ona tanrıların bahşettiği kutsal bir güçmüş. Yani hep böyle derdi ve ben inanmazdım. Öyleymiş, gerçekten öyleymiş

Melodi: TOPRAK, TIP DİYORSUN TOPRAK!
Tugay: SEN BU KADAR ZEKİMİYDİN A*INA KOYAYIM?!
Toprak: ABİ İNANMIYORUM, İNANAMIYORUM

Bir süre daha Toprağın başarısının şokunu atlatmaya çalıştık. Biraz dinginleştiğimizde Melodinin hangi bölüme kaldığını merak ediyordum.

Ben: Melodi, hadi bizi birazda sen sevindir

Melodi: Toprağın sevinciyle kapattığı ekranını geri açtı. Ekranda bir şeyler yaptıktan sonra mutlu ve gülümseyen suratı yavaşça tuhaf bir hâl aldı. Üzgün değil ama mutlu da değil, tuhaf işte, dedim ya tuhaf.

Papatya: Melodi?
Tugay: Sorun ne Melodi?
Toprak: Mel, sorun ne canım?
Melodi: Hukuk mu?
Ben: Ne?
Güneş: Sesli konuş kızım duyamıyoruz!
Melodi: H-hukuk yazıyor 
Toprak: NE!?

Toprak Melodinin elinden telefonu alıp ekrana baktı. Telefonu koltuğa fırlatıp Melodiye sarıldı. Melodi ise hâlâ aynı tepkideydi

Ben: Oha Melodi "Hukuk" bu ne demek!? Harikasın, harikaaa

Güneş, Papatya ve ben Melodiye sarıldık. Hem kendimiz için hem başarısı için Melodiye. İnanılmaz derecede hayal gibiydi. Hepimiz bölümlerimizden memnunduk, Melodi dışında...

Ben: Melodi, içine sinmedi mi?
Melodi: Hayır, hayır hukuk harika bir bölüm
Papatya: E sorun ne o zaman?
Melodi: Ben, her şeyi düşünürdüm, fakat hukuk, bilmiyorum hiç aklımdan bile geçirmedim
Güneş: Al benden de o kadar, kimya nerdee ben nerde?
Yamaç: Size biraz şaşırdım gerçektende, Güneş sen pöh falan ol
Güneş: Ya yürü git
Yamaç: Erkek mi bu?
Ben: Ne?
Yamaç: Baya yani erkek falan mı
Papatya: Yamaç sorduğun sorunun anormalliğinin farkında mısın?
Yamaç: Hâlâ cevap alamadım
Güneş: Seni parçalarım çocuk
Yamaç: Hoşt

Yamaç, üzerine gelen Güneşi "hoşt" ile kışkırtmış, Güneş ise uğraşmaya değmez düşüncesiyle geri çekilmişti.

Papatya: Tabiki de erkek değil, delilim var!
Güneş: Çüş ebesinin gözü. Naptın ben uyurken fotoğraf falan mı çektin, tövbe
Yamaç: Öyle bir delilse ben görmek istiyorum
Papatya: Ya bi git ya
Toprak: Yamaç kendine gel
Yamaç: Sen sus kardeşim senin tuzun kuru, bulmuşsun ilik gibi kızı, kızda gerizekalı mıdır nedir belli değil şöyle  (Toprağı işaret ediyor) bir tiple çıkıyor
Melodi: Ay teşekkür ederim

Melodi kalp olmuş gözleriyle Yamaça teşekkürlerini ilettiği sırada Arez araya girdi

Arez: Eee şimdi biz bunu kutlamayacak mıyız?
Tugay: Kutlayacağız tabikide 
Güneş: Kutlamasız olmaz
Papatya: Yani özellikle böyle bir şeyi kutlamadan ölemem
Yamaç: Şişeleeeeer
Ben: Hadi mekan bakalım o zaman?
Toprak: Arkadaşlar, hangi parayla nereye gidiyorsunuz?

Toprağın aydınlatmasıyla birbirimize baktık. Haklıydı, daha eve alıcak yemek parasını zor buluyoruz, ne kutlaması?

Melodi: Var biraz para, birkaç bardakla da kutlanabilir
Toprak: Kalması daha iyi
Melodi: Yok ya gitsinler
Ben: Gitsinler derken? Sen programın neresindesin?
Toprak: Siz gidersiniz ben Melodiyle kalıyorum, yani eğer kutlama yapıcaksanız biz evdeyiz
Papatya: Ya yok paramız pulumuz yok, olan biraz parayı da harcayıp bitirmeyelim, yarını da düşünmek zorundayız
Ben: Hem ne kadar kalmış olabilir, fazla bir şey çıkmaz. Biz en iyisi ailelerimize haber vermekle yetinelim

Birçoğumuz bunda anlaşınca telefonları çıkardık. Annemin adının yazdığı şeriti sağa kaydırdım ve telefonu kulağıma dayadım. Annem telefonu açtığında müjdeli haberimi verdim. Kısa bir sessizlikten sonra benimle gurur duyduklarını, beni çok sevdiklerini anlatan milyonlarca cümle kurdu. Ardından konu değişti tabiki, bir doktorla tanıştıklarını söyledi, işinin hakkını veriyormuş çok da hafifmiş eli, diksiyonu çok iyimiş. Babam ve annem bir doktora aşık oldular sanırım. Iyy bu sahneyi aklımdan silmem lazım. Bende burda olan bitenleri anlattım, şey Melodi dışında. Özür dilerim annecim ama bunu yapmak zorundayım. Görüşürüz fasılından sonra telefonu kapttım. Bugün Melodi'nin kontrolü vardı. Umarım artık şunlardan kurtulur. O alçıları her gördüğümde yanında olmayı beceremediğim dakikalar aklıma geliyor. Toprak telefonu kapattığında telaşla yüzümüze baktı. Hepimiz ne oldu der biçimde Toprağa bakıyorduk

Toprak: Babam geliyor...

"Sen umurumda bile değilsin Tugay..."

Son Yaz Bükücüler||Tamamlandı✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin