11. Bölüm: SENSİZ OLMAZ

8.6K 474 110
                                    

Multimedia: Afran Yılmazer (Armağan Oğuz) bu bölümde çok yok kendileri belki özlersiniz diye şimdiden koyayım dedim fotosunu 😉
Maşallah yaa çok karizma adam 😍
Bildiğin Yunan Tanrısı mübarek 💜

Merhaba Can'lar🤗🤗
2400 kelimelik bir bölümle karşınızdayım

Oy sınırı 100, Yorum 70
Sınırlar geçildiği takdirde her hafta Cumartesi akşamı 22.00da bölümler gelecek haberiniz olsun 🤗🤗

Keyifli Okumalar; SEVGİLERLE 💜

11. Bölüm

Helin

Onu görmeyeli bir hafta olmuştu. 'Bükemediğim eli kırarım,' diyeli de. Ciddiydim aslında ama ne yapmam nasıl yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ondan intikam almak demek onu sürekli görmek demek aslında. Kimi kandırıyordum ki, onu bu kadar severken acı çekmesini istediğime? Kendim bile inanmazken...

Ben babamın kızıyım, güçlü olmak zorundayım. Mücadele etmek zorundayım. Sahilde bankta otururken denize baktım uzun uzun. Tüm kötülükleri içine hapsederken kendisi pislenmeyen suya. Rahmetli babaannem hep 'Derdini suya anlat, o alır götürür senden hepsini.' derdi. Öyle miydi sahiden? Uçsuz bucaksız görünen bu deniz benden Afran'ı söküp alabilecek miydi? Ve alırsa eğer geriye kalan kişi yine ben olabilecek miydim...

Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Önüme uzatılan çayla çok şaşırdım.
"Ne oldu bitirdin mi kafanda meseleni?" diye sordu.
"Mesut amca? Senin ne işin var burada?" diye sordum. Elindeki çayın birini zorla elime tutuşturup bankta yanıma oturdu.
"Seni merak ettim kızım," dedi. Çay kaşığı küçük bardaktan çıkarıp bir yudum içtim.
"İyiyim..." dedim sadece.
"Ben her şeyi biliyorum, siz kavga ederken duydum." dediğinde çaydan aldığım ikinci yudum boğazıma kaçtı. Ben öksürürken sırtıma vurdu.
"Helal helal!" dedi. Utançtan ve boğazıma kaçan çayın etkisiyle kıpkırmızı kesildim.
"Ben... üzgünüm. Duymaman gereken şeyleri duydun bizden." dedim.
Mesut amca; "Bizim oğlanın sana yaşattıklarından sonra hala bu kadar naif olmayı nasıl beceriyorsun?" diye sordu.
"Naif? Her şey olabilirim belki ama naif değilim. Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem ama yeğeninden intikam almanın ateşiyle güç buluyorum kendimde!" dedim. Kendim bile bir an dediklerime inanamamıştım. Sakince beni dinleyip büyük bir yudum aldı çağından; "Hakkındır," dedi.
"Hakkım tabi ya!" dedim kendimden emin bir şekilde. Bir süre sessizlik hakim oldu aramızda. Sonrasında ise;
"Afran senin peşini bırakmayacak." dedi.
"Fark ettim. Köpekleri hala peşimde dolanıyor!" dedim köşedeki adamları göstererek.
"Onlar senin güvenliğin için Helin sonuçta bir kere sizi bir arada gördüler"
"Kimsenin bizi gördüğü yok!"
"Sen öyle san sarı kafa!" dedi elini saçıma daldırıp karıştırdı. Şok içinde Mesut amcaya baktım.
"Yakışmış..." diye ekledi. İçimdeki burukluğa inat elimi saçlarıma atıp düzelttim.
"Eskisinden çok daha iyi oldular, daha güçlü uzayacaklar." dedim burnunu sızısını yok sayarak.
"Ona ne şüphe..." dedi ve derin bir nefes aldı; "Afran'ı haklı çıkarmak gibi bir gayem yok ama geçmişi pek parlak değil be kızım!" dedi.
"Onu bana savunmayın, lütfen! Bende acılar çektim. Babam öldüğünde daha 15imdeydim... amcamın evinde bir sığıntı gibi yaşadık yıllarca. Amcam oğlum, kızım deyip evlatlarını severken beni hiç ayırmadı, Allah var yalan olur öteki türlü dersem. Ama babam yanımda değildi, olamadı. Ben güvenli liman olarak amcam ve kuzenimi bildim kendimi hep insanlara kabul ettirmek istedim... bu ne demek bilemezsiniz! O da bilemez. Ama ben bunların acısını ondan hiç çıkarmadım." dedim. Dolan gözlerim ve titreyen sesime inat devam ettim.
"Beni kendi kafasında kurduğu mahkemede yargılayıp infaz etti. Hem de hiç sormadan, hiç acımadan! Halbuki ben ona bir yalan bile söylememiştim."
Mesut amca derin bir nefes aldı;
"Afran bir babası olduğunu öğrendiğinde 15 yaşındaydı... deli dolu bir ergenken annesinin onu yalanlarla avuttuğunu, babasının daha annesi hamileyken ölmediğini öğrendi. Çünkü hayatta tek güvendiği kadın, annesi Suzan onun tüm güvenini kırmıştı. Tek gerçekle 15 yılını sildi Afran. Şu an diğer 15ini yaşarken üzerinde hala o ergenin güvensizliği var!" dedi. Öğrendiğim gerçeklerin altında ezilmemeye çalışıyordum.
"Onu seviyorum diye onun yaralarını sarmamı beklemeyin benden! Hayat boyu en ufak bir şeyde bana olan güveni tuzla buz olacak bir adam o! Ve güveni yıkıldığı an intikam alacak! Peki ben ne yapacağım? Onun yüzünden ona hiçbir zaman tam olarak güvenemeyeceğim. Bu da mı oyun bu da mı aldatmaca diye düşünerek geçiremem ben ömrümü!"
"Peki ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu.
"Bilmiyorum ama onun karşısına öyle bi çıkacağım ki neye uğradığını şaşıracak,"
Mesut amca; "Haa yani değişen bir şey olmayacak diyorsun?" dedi. Anlamayan gözlerle ona baktım.

Aşk Ateşi (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin