Yakın bir akrabamız vefat ettiği için yb yazamamıştım. Süreci atlatmak zor oluyor...
Oy sınırı 100, Yorum sınırı 50
Bölüm günü değişmedi, yetişirse bu hafta cumartesi yb var yine :)) (tabi oy sınırı geçilirse)
Beni bu hikaye ile tanıyanlar için; iki hikayem daha var final olmuş AŞKIMA MAFYA ve AŞKA EMANET. bu ikisini de okumanızı öneririm
Keyifli Okumalar; Sevgilerle Can'lar 💜
13. Bölüm
Giden Afran'ın ardından; "Sen mafya babası mısın be!" diye çemkirdi genç kadın. Az önce kendisini mi tehdit mi etmişti o?
"Yok, babası benim! O sadece biraz mafyatik," dedi Afran'ın babası. Helin şok olmuş şekilde yanına gelen tekerlekli sandalyedeki adama baktı. Helin hem şaşırmış hem ürkmüştü. Mübarek ev ev değil panayır yeriydi.
"Siz babası mısınız gerçekten?" diye sordu Helin. İlyas bey ise salona doğru sandalyesinin tekerleklerini sürümeye başladı. Giderken de;
"Sen bana bol köpüklü bir kahve yap da gel hele bende düşüneyim gerçekten babası mıyım diye." dedi.
"Oldu başka!" diye söylendi genç kadın kendi kendine. İlyas Bey duymuştu onu.
"Köpüğü bol ve şekersiz olsun sarı kafa!" dedi İlyas Bey. Helin tımarhaneye düştüğüne emin olup besmele çekti ve mutfağa girdi. Hiç bilmediği bir evin hiç bilmediği bir mutfağındaydı. Çekmeceleri karıştıra karıştıra bulmuştu kahve için gerekenleri. Kahveyi yapıp fincanı eline alıp salona geçti. Gözü Afran'ın babasını seçip bulduğunda ona götürdü kahveyi.
"Buyurun," diye eğilip uzattı.
"Geç otur bakalım karşıma." dedi İlyas Bey. Bu genç kadını tanımaya çalışıyordu. Amcasıyla geçmişti münasebeti olmuştu ama bu genç kadın ile ilk defa karşı karşıya gelmişti. Mesut, Helin'den bahsetmişti. Kardeşiyle zıt iki karakterlerdi. Mesut Helin'i sevdiyse İlyas Bey kesin nefret edecekti. Etmeliydi belki de.
Helin koltuğa oturdu. Ellerini bacaklarının üzerinde toplayıp onlarla oyalandı. Küçük bir kız çocuğu gibi göründüğünü fark edince kafasını kaldırıp etrafı incelemeye başladı. Salon tam bir antikahaneydi. Böyle bir şaheser daha önce görmemişti. Bir mimar olarak baktığında gözü çok yoran parçalar mevcuttu ama Helin bu evdeki yaşanmışlıkları hissetmişti. Her eşya bir başka anıydı sanki.
"Evi bir mimar olarak mı inceliyorsun yoksa misafir olarak mı?"
Helin bakışlarını adama çevirip; "Tabi ki misafir olarak," dedi.
İlyas bey ise gülerek kahvesinden büyük bir yudum aldı.
"Imm, çok güzel olmuş kızım. Bu gidişle senin misafirlik kalıcı olur benden demesi."
"Nasıl yani?" diye sordu Helin.
"Kahve yap dedim en alasını yapmışsın."
"Siz istediniz?"
"Sen böyle senden her isteneni en alasıyla yaparsan oğlum bırakmaz seni!"
Helin İlyas Beyin ne demek istediğini o an anladı ve gülümsedi.
"Bana neden yardım ediyorsunuz?" diye sordu.
"Çünkü sen bu kafayla bu eve gelin olacaksın!"
"Beni gelin olarak istemiyorsunuz yani?"
"Sen gelin olmak istiyor musun bu eve?" diye sordu İlyas Bey. Helin şok bir şekilde ağzını açıp karşısındaki adama baktı. Feleğin çemberinden geçmiş, nerede ne söylemesi gerektiğini ezbere bilen bir adam vardı karşısında. Helin baş edemeyeceğini anlayınca ayağa kalktı.
"İzninizle ben üstümü değiştireyim ve tutsak hayatıma odada devam edeyim. Verdiğiniz taktik için teşekkürler, sonuna kadar kullanacağımdan emin olabilirsiniz!"Merdivenlere geldiğinde kırılan sürahi parçaları hala oradaydı. Eğilip toplayacakken Afran'ın babasının dedikleri geldi aklına. Hemen doğruldu ve dün geceyi geçirdiği odaya çıktı. İçeri girdiğinde Afran'ı giyinirken yakalamış oldu. Afran üzerine geçirdiği gömleği tam düğmeleyecekken genç kadın ile karşılaştı.
"Ben burada olduğunu bilmiyordum," dedi tam kapıyı açıp çıkacakken Afran iki adımda genç kadının yanında bitip kapıyı kapattı. Helin genç adama döndüğünde Afran iki elini de genç kapıya koydu. Helin sıkışmıştı. Kaçacak yeri yoktu.
"Bırak beni..." dedi. Yarım saat kadar önce yaşadıklarından dolayı hala üzerindeki korkuyu atmış değildi. Afran bedenlerini birbirine yapıştırdı.
"Biz bütünüz seninle, bırakamam!" dedi. Sol elini kaldırıp genç kadının yanağını elinin arkasıyla okşadı. Diğer eliyle de belinden kavrayıp kendine yükseltti. Helin ellerini genç adamın göğüslerine koydu ve itmeye çalıştı.
"Yapma..." dedi sesi titriyordu. Afran ise Helin'i yeterince korkuttuğundan emin oldu, bir adım daha ileri gitseydi onu tamamen kaybedeceğini biliyordu. Ansızın bıraktı genç kadını ve arkasını dönüp düğmelerini iliklemeye devam etti.
"Bu korkuyu unutma Helin! Her an ensendeyim..." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ateşi (Final)
Fiksi RemajaHelin Dükel beraber büyüdüğü kuzenine aşık olduğunu düşünüp evlilik hayalleri kurarken hayatın onun için başka planları vardı. Afran Yılmazer çocukluk yaralarının hıncını kadınlardan çıkarırken güçlü duruşuyla kimseye taviz vermiyordu. Ne zamana kad...