1.BÖLÜM: KAPRİS VE IŞILTI

751 44 45
                                    

Her yerden ışıklar yansıyordu fakat ben parıldadığımı hissetmiyordum.
Uğultu halini alan sesler hiç ilgimi çekmiyordu.
Tek ilgim karşımda duran siyah kapıya aitti.

Birini bekliyordum. Uzun süredir aklımda o adam vardı. Tüm hücrelerim onu sayıklıyordu. Gelmesini istesem de açıkçası pek de umudum yoktu.

Sahi gelse de ne değişecekti?

Göğsümün sızladığını hissettim. Tüm görüntüler silikleşti. Ufacık bir çıtırtı bile duymuyordum. Midem gerginlikten alt üst olmuştu.

O siyah kapı açıldı.

O mavi yeşil gözlü adam içeriye girdi.

Her zaman tam vaktinde gelirdi. Fakat bu sefer bekleyişim o kadar uzun sürmüştü ki saatime bakmak zorunda hissetmiştim.

Sol kolum yavaşça havalanırken ayaklarım ona doğru hareketlendi. Bir adım, bir adım daha...

Onu izlemeye birkaç saniye daha devam edebilirdim. Bu yüzden kendimi durmaya zorladım.

Açık kumral saçları biraz uzamış, yüzü de buğday renginin biraz daha koyu bir tonuna bürünmüş. Sanki bir gece önceden uykusunu alamamış gibi hafif şişmiş gözaltları.

Kahverengi kabanını hızla üzerinden çıkarıp kapının yanındaki koca beyaz sandalyeye bırakırken tanıdık gömleğinin ona bol geldiğini fark ediyorum. Zayıflamış.
Yüzündeki o çocuksu, tatlı hatlar gitmiş. Böyleyken ona kapılmamak daha da zorlaşıyor.

Sol kulağındaki deliğin yerini gümüş renkli, küçük top bir küpe almış. Her zaman kullandığı ve şikayet ettiği dereceli lensleri yerine siyah çerçeveli bir gözlük takmış.

Yüzündeki ifade gözüme nedense eskisinden de sert geliyor.

Bakışlarımı yüzünden çekiyorum.
Sol göğsümdeki sızı belirgin bir acıya dönüşünce zaten havada olan parmaklarım orada duruyor.

Gri renkteki zemini seyretmeye başlıyorum. Kırmızı topuklularımın önünde onun siyah rugan ayakkabıları yer alıyor.

Bakışlarımı onunla buluşturduğumda yüzündeki sert ifade yumuşuyor ve bir süre gözlerimde kenetli kalıyor.

Aksi için yüzlerce sebebim olmasına rağmen bu adamdan hoşlanmamak için ağır bir mesai harcamam gerekiyordu.

Bedenimi kaplayan sıcaklık yetmezmiş gibi sol elimin üstünde de bir sıcaklık hissettiğimde kendime geldim.

Parmakları elimin üstüne ve kıyafetimin açık bıraktığı tenime değiyordu.

Kalbimin ne kadar hızlı attığını hissettiğine emindim. Yüzünde belirginleşmeye başlayan gülüş de bunu kanıtlar nitelikteydi.

Birden sol eli ile belimi kavradı ve hafifçe kendine çekti.

"Buradan gidince seni özleyeceğim."

Daha duyduklarımı anlamlandıramadan diğer eli yavaş hareketlerle kolumu okşayarak yolunu buldu ve omzuma çıktı. Siyah saten elbisemin ince askısına değdiği an tüylerim diken diken olmuştu. Dokunduğu her yer karıncalanmaya başladı.

Bakışlarımız bir araya geldiğinde mümkünmüş gibi beni daha da fazla kendine çekip sımsıkı sarıldı.
Gücünden mi yoksa şaşkınlıktan mı bilmiyorum ama ellerimi asla kıpırdatamamıştım. Yine de konuşabildim.

"Ben de."

Fısıltı halinde çıkan bu kelimelerden sonra birden ışıkların şiddeti arttı.
Gözlerim ortamdaki yoğun ışıktan acıyıp birden kapanmıştı.

KAZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin