2. BÖLÜM: PRESTİJ

162 21 2
                                    

Zaman akmayı bıraktı, arka plandaki plakta müzik takılı kaldı...

Koray'ın suyunu üstüne dökmesi ile kendime geldim.

Zaman eski düzenine geri döndü.
Queen sözlerine devam etti.

Hızla birbirimize döndüğümüzde gözlerimizdeki şaşkınlığı dışarıdan izleyen biri bile fark edebilirdi. Bakışlarımız değdiği hızla birbirinden uzaklaştı ve yönetmenin üstünde yoğunlaştı.

Hiçbir şey olmamış gibi çayını yudumladığı sırada yüzünde kendinden emin bir ifade vardı. Çayını masaya yavaş hareketlerle koyup kollarını göğsünde birleştirdi.

Koray tam konuşacağı sırada kaşlarını havaya kaldırıp masaya doğru eğildi.

"Bu bir rica değil, emir!"

Sesinin bu kadar sert çıkmasına kendisi bile şaşırmış gibiydi.

Sevgili olmak ne zamandan beri biri istediği için oluyordu?
Pardon emretti diye!

Kafamda oluşan onlarca soruya rağmen şaşkınlığımı hemen üzerimden attım. Yine de bir şey dememize fırsat bırakmadan konuşmasına devam etti.

"Seyirci sizi çok yakıştırdı!"

Zaten saçma bulduğum sözlerinin ardından devam etti.

"Sadece reytingler için bir süre böyle davranın. Anlaştık mı Koray?"

Ne yani, dizi için sevgili olma efsanesi bu kadar gerçek miydi?
Bir de neden sadece Koray'a soruyordu?

Öfkeli bakışlarımı yönetmene yönlendirirken aksi için çabalamadım bile. Konuşmasının bitmesini bekleyecektim, tabi dayanabilirsem.

Koray'ın üstünde olan gözlerini bana çevirdi. Dudaklarının ince bir çizgi halini aldığını fark ettim.

"İzlenmemiz böylece iki katına çıkabilir. Sadece üç ay yeterli olacaktır."

İnanmıyorum! Süreyi bile belirlemiş kafasında.

"Hayır. Böyle bir şeye gerek yok." diye çıkıştım.

Tabi ki Koray da buna asla izin vermezdi, vermemeliydi. Beni onaylayan bakışlarını görmek için ona baktığımda o çoktan Bilge Hanım'a dönmüştü.

Gözlerindeki ifade, sanki düşünüyor gibiydi. Sonra hiç beklemediğim bir sözcük çıktı ağzından.

"Tamam."

Ne!? Ney tamam? Diziden bir bölüm çekmiyoruz, hayatlarımız hakkında konuşuyoruz.

Ağzım şaşkınlıkla aralandı. Bakışlarımı ondan çektiğimde sinirime bir de nefret eklenmişti. Bu durumdan nefret etmiştim. Sözlerime saygı duymaması beni iğrendirmişti.

"Tamam, bunun için Almira ile konuşacağım Bilge Hanım."

Yanlış duymuş olmayı ne kadar çok istesem de Bilge Hanım'ın da bana eşlik eden şaşkın bakışlarına tanık olunca bu anın gerçek olduğunu anladım.

Koray'a Bilge Hanım'ın duymayacağı kadar kısık olduğunu umduğum bir ses ile mırıldandım.

"Burada olduğumun farkındasın değil mi?"

Tam bir şeyler daha sıralayacakken yönetmen ayağı kalktı.

"Yarım saat sonra çekime başlıyoruz. İsterseniz son bir prova yapın."

İkimiz ayağa kalkana kadar o çoktan kalmış, kapıya doğru ilerliyordu.

🎬🎬🎬

Yaz dizisi çekmiyorduk, ülkenin en prestijli işlerinden birindeydik ve böyle bir oyuna ihtiyaç duymamız
gerektiğini düşünmüyordum. Oldukça kaliteli bir dizi çekiyorduk yada ben kendimi kandırıyordum galiba!

KAZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin