"Ne var yani yapsan.." diye direten Atakan'a göz devirip kollarımı birbirine kavuşturdum. Bu dediğini asla yapmazdım."Ben sorgulasam, kırmaktan korkuyorum. Irmak'la konuşsan incilerin dökülmeyecek Merve!"
Omuz silktim.
Dökülecek.
"Senin kardeşin olması, bana yaptıklarını sindireceğim anlamına gelmez, üzgünüm.." Duraksadım. "Ya da değilim! Niye üzgün olayım?"
Aramızdaki mesafeyi azaltarak tek eliyle ellerimi avuçladı.
"Ben onu affettim. Daha doğrusu bana yaptığı kısmını affetim." Boşta kalan eliyle kalbini gösterdi. "Ama sana yaptıkları hâla burada."
Ona düz bir şekilde bakmaya devam ettim. Bir yandan haklıydı da. Bu şey ne kadar hoşuma gitmesede Irmak onun kardeşiydi.
Başımı omzuna yasladım.
"Tamam ama sadece soracağım. Eğer beni terslerse önce onu hediye paketi yapar kargoya yollar, sonra da gelir sana musallat olurum bilesin!" Nefesim tükenene kadar konuştuğumda güldü.
"Senden beklerim."
Yanaklarını avuçladım.
"Sırf senin için, yoksa o şırfıntının yüzünü görmeye meraklı değilim!"
Gülerek beni kolları arasına aldı ve kantinde Bige'yle oturan Irmak'ı gösterdi.
Kollarının altından çıkarak bir sandalye çektim ve yanlarına oturdum.
Bana köyün delisiymişim gibi baktıklarına yemin edebilirdim evet.
"Merve?" dedi tek kaşını kaldırarak Irmak. "Hangi dağda kurt öldü?"
"Hangi dağda kurt öldü bilmiyorum ama biraz daha saçmalarsan seni o kurtun yanına yollayacağım tatlım." dedim elimi desteklercesine omzuna atarken. Konuşmaya geliyorduk, gördüğümüz muamele ise göz yaşartıcıydı..
"Hadi sen de git artık, dikilme burada!" dedim Bige'ye dönerek. O yanımdayken Irmak'la açık bir şekilde konuşmazdım ya da konuşamazdım.
"Anlamadım?"
Güldüm.
"Farkettim onu da sen gidip jetonunun köşelerini saysana. Ne dikiliyorsun burada?"
Yüzünü buruşturdu.
Irmak'ın verdiği işareti gördüğünde masadan kalktı ve kantinden çıktı.
"Artık çıkarsana şu ağzında ki baklayı sen!" dedi Irmak mırıldanarak.
"Kiminle çıktığını biliyorum." dedim blöf yaparak. Oltaya yemi takmış sadece biraz bekletiyordum. "Ama eğer dersen ki bunu Atakan öğrensin, o görevi seve seve ben üstlenebilirim!"
Gözleri kocaman açılırken dudaklarını birbirine bastırarak yutkundu.
"Yok böyle bir şey."
Tek kaşımı kaldırdım.
"Öyle mi?"
"Öyle."
"Pekâla.." dedim sırıtarak. "Ben bunu birazcık değiştirerek Atakan'a anlatsam, sence Atakan kime inanır? Ya da itiraf kısmına birkaç bir şey daha eklerim ha ne dersin? Bence çok ekşınlı olur."
Aslında buraya Atakan yüzünden gelmiştim. Benden istediği tek şey Irmak'ın son zamanlarda ki değişik davranışlarının sebebini öğrenmemdi. Bir de bir sevgilisi olup olmadığından şüpheleniyordu ama Irmak'ın kalbini kırmaktansa sevgilisinin kafasını kırmayı daha doğru buluyordu.
Bu durumdan ne kadar memnun olmasam da Atakan kardeşine gerçekten düşkündü.
"Ne istiyorsun Merve?" dedi beni düşüncelerimden arındırırken. "Amacın ne senin?"
"Gerçekler!" dedim tek seferde. "Hayatında bir kere dürüst olmaya ne dersin?"
"Ne gerçeğiymiş bu?"
Bir şeyler sakladığına yemin edebilirdim.
"Eğer 10 saniye içinde her şeyi anlatmazsan Atakan'a bir sevgilin olduğunu söylerim," dedim başımı kantin girişinde arkadaşlarıyla konuşan Atakan'a çevirerek. "İster yanlış anla ister anlama sana bir seçenek sunuyorum. Bunu değerlendirmek senin elinde!"
"Sevgilim yok," dedi gözlerime neredeyse inanacağım bir kedi yavrusu gibi bakarak.
"Neden mal gibi davranıyorsun o zaman?"
Duraksadı ve elleriyle yüzünü kapattı.
"Merve.." dedi bir anda bütün pençelerini indirerek. "Ben çok kötü bir şey yaptım."
Beni düşüncelerimin arasından çıkarırken bir anda yeni düşüncelere boğmuştu. Kafamda söyledikleri tekrarlanırken susmayı tercih ettim.
"Merve, ben çok kötü bir şey yaptım."
• • •
canım yine ekşın fenkşın istedi de bir olay çıkartayım bari mıç mıç olan hiçbir şeyi sevmiyorum şaşdüamclağcisşfğağ
50-55 civarı final yapmayı düşünüyorum :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REKABET |TEXTING
Teen Fiction[ texting, tamamlandı.] Merve: Seni sürüm sürüm süründürmezsem, Merve: Seni kör kuyularda ipsiz bırakmazsam, Merve: Bulduğum bir kaşık suda boğmazsam, Merve: Bana da Merve demesinler.