Bad memories do not open.

16.8K 1.3K 797
                                    

9
Traumatized people chronically feel unsafe inside their bodies: The past is alive in the form of gnawing interior discomfort. Their bodies are constantly bombarded by visceral warning signs and they learn to hide from their selves." (p.97)

"Merhaba anne."

Cihangir annesine duru bir gülümseme gönderdiğinde kendisini kucaklamasına izin verdi. Resmi sarılışın ardından beyaz verandadan içeri geçmişti.

Bu ev ona bir sürü şeyi aynı anda yaşatıyordu. Çok anı var diye düşündü, bu durumu kendince böyle açıkladı.

"Seni görmeyi beklemiyordum."

Peyker Hanım krem rengi gömleğinin üzerine attığı, sarıya çalan şalı düzeltiyorken konuşmuştu. Oğlunu beklememesi normaldi çünkü Cihangir evlendikten sonra bu eve en minimum düzeyde girmişti.

Cihangir beklentiyle bakan annesine tepki vermeden beyaz koltuklara örtüsünü bozmadan oturdu.

"Sakın yanlış anlama tabi ki gelmene sevindim. Ne içersin?"

"Çay."

Baş onayının ardından annesi mutfağa gittiğinde salonu detaylı şekilde inceledi. Tüm her şey gençliğinde hatırladığı gibiydi. Modern ve klasik tarzda döşenmiş salonun koltuk takımı haricinde bir köşesinde piyano, diğer köşesinde büyük bir kitaplık vardı.

İki ebeveyninin de doktor olmasından dolayı çocukluğunda ve gençliğinde onlarla fazla vakit geçirmemişti Cihangir. Özellikle annesiyle. Peyker Hanım her konuda çok güçlü bir kadındı. Oğluna karşı hem ilgili halini belli etmekten kaçınmaz, özel bir yakınlık gösterir hem de arasına belli bir mesafe koyardı. Onları tam olarak tanımayan biri bu anne ile oğlu benzetebilirdi ancak durum tam tersiydi. Cihangir'in aksine kendini kontrol etmek konusunda fazlasıyla iyiydi Peyker Hanım.

Annesi beyaz tepsideki bebek mavisi fincanı oğluna uzatıp, yanına bir dilim limon koyduğunda büyük bir gülümseme gönderdi. "Al bakalım."

"Teşekkür ederim."

Cihangir kadının yeni boyattığı belli olan kestane rengi, kırık fönlü saçlarına kısa süre baktıktan sonra fincanı almıştı.

"Saçların çok güzel olmuş."

Tamamen gerçek düşüncesiydi. Enteresan bir şekilde annesine eski kumral saçlarından daha çok gitmişti kestane rengi. Bu görünüş kafasında minik bir pencere açtı, acaba ben de mi boyatsam?

"Değişiklik olsun istedim." Yaşına rağmen yüzünde hâlâ tek bir kırışıklık olmamasına bir kez daha şaşırdı Cihangir ve boğazını temizledi.

"Aslında buraya bir haber vermek için geldim, telefondan söylenmesi uygun olmaz diye düşündüm."

"Boşandınız mı? Sonunda!"

Cihangir annesinin gülen suratına bakıyorken gerçekten ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Demek kocasıyla boşanacak olsa böyle bir tepki verecekti; sonunda.

Sinirle karışık bir gülüş sundu. "Hayır boşanmadık."

Annesine ters bakmamak için elinden geleni yaptı. Derin nefesler aldı ve az önce yaşanan olayın üstünde durmamaya karar verdi. Eve neden geldiğini kendine hatırlattığında annesinin gözlerine baktı.

"Biz evlatlık edindik."

Ani cümlesi Peyker Hanımı sadece bir dakikalığına şaşırtmıştı. Sonrasında kendini rahatlıkla kontrol edip, umarsamaz bir omuz silkişin eşliğinde, "Ne kadar güzel." demişti.

mr & mrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin