10
Ölüm sessizliğinde geçen yemekten sonra tüm aile salondaki koltuklara yerleşmişti.
Kuzey tatlının ortamı yumuşatacağına canı gönülden inanıyordu. Kendi babasının kucağındaki Toprak'a bakıyorken, Cihangir'in babasının küçüğün saçlarını okşamasını izledi.
İki dede bütün ilgilileriyle yeni torunları hakkındaki her şeyi öğrenmeye çalışıyordu. Çocuğun konuşmadığını anladıklarında bunun zor olacağını düşünmüşlerdi ancak Toprak hiçbir soruyu yanıtsız bırakmıyor, başını sallayarak mutlaka bir cevap veriyordu.
Ferman Bey-Cihangir'in babası- dünürünün kucağındaki çocuğa kalp fışkıran bakışlar gönderiyordu. Oğlundan sonra gördüğü en güzel çocuk olabilirdi. Miniğin saçlarını tararmış gibi okşayıp muzip bir gülüş takındı.
"Pekâlâ hangi deden daha yakışıklı? Turan deden mi? Yoksa ben mi?"
Toprak önce düşünürmüş gibi yaptı ve iki adama da dikkatlice baktı. Yaşlı insanlar onu mutlu ediyordu. Yüzlerinin sanki bir kalemle çizilmiş gibi kırışık olması ona göre çok komikti. Utanarak kucağındaki adama sokulduğunda, herkes onun daha şimdiden bir cevap vermeyecek kadar kibar oluğunu anlamıştı.
Cihangir tatlıları tüm aile üyelerine servis etmeyi bitirmiş, geldiğinden beri suskun olan Kuzey'in annesine dönmüştü. Bu alışılmışın dışındaydı. Kadın, sadece küçük çocuğa bakmış ve susmuştu. Kızı bile Toprak ile konuşmuştu ancak o babaannesi olarak iletişimde bulunmamıştı.
En azından kendi annesi oğullarıyla ilgilenmişti. Pozitif noktalara odaklanmaya çalışıyordu ancak Kuzey'in annesinin bu sessizliği rahatsız ediyordu. Çocuğu üzecek tek bir şey söylerse onu pişman ederdi. Kendini tutmaya çalışmaz, direkt ağzına ne gelirse sayardı.
"Toprak kaç yaşında demiştiniz?"
Peyker Hanım Kuzey'e bakarak sorduğu soruyla adamın bakışlarını üzerine çekti.
Kuzey sütlü tatlıdan büyük bir kaşık alıp ağzına götürmeden önce "Beş." demişti.
Beş yaşındaydı. Henüz küçücüktü ve onların elinde büyüyecekti. Kuzey tüm bunları düşündükçe gülümsemesine engel olamıyordu. Bir an önce ergenlik sorunlarıyla ilgilenmek için sabırsızlanıyordu. İlk kime aşık olacaktı? İlk sivilcesi çıktığında ağlayacak mıydı? Çünkü kendisi ağlamıştı. Kırmızı noktanın hayatının sonuna kadar yakışıklı yüzünde kalacağını sanmıştı.
"Erkenden bir spor dalına yönlendirseniz iyi olur. Bu yaşlarda başlaması çok önemli. Ya da istediği bir müzik aletini çalabilir."
Karısının dediğine onay veren Ferman Bey oturduğu yerde arkasına yaslandı. "Kesinlikle! Cihangir beş yaşındayken onun karşısına birkaç müzik aleti ve birkaç farklı top koymuştuk. İçlerinden direkt tenis topunu almıştı."
Kuzey Cihangir'in ne kadar iyi tenis oynadığını bildiğinden yarım bir sırıtışla dinlemişti kayınpederini. Yeni çıkmaya başladıklarında Cihangir aktif olarak tenis oynuyordu. Birkaç kez maçına gitme şerefine nail olmuştu. Öylesine havalı ve güzel gözüküyordu ki adeta büyülenmişti. Toprak için de kendini bulabileceği, yeteneklerini şekillendireceği bir spor dalı güzel olabilirdi.
"Bencilliğini de bir seçenek olarak ona sundunuz mu yoksa sonradan kazandığı bir yeteneği mi oldu?"
Tüm akşam suskunluğunu koruyan Leyla Hanım, eline tutuşturulan tabağı sertçe zigon sehpaya koyduğunda konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mr & mr
FanfictionCihangir ve Kuzey severek evlenmiş ancak zamanın getirdiği problemlerle yıpranmış bir çifttir. Tekrar eski günlerdeki sevgilerine dönmek için ellerinden geleni yapacaklardır. @2019 #GAY ( erkek ve erkeğin ilişkisini içerir) Homofobik olmayan, herkes...