Crybaby.

17.5K 1.3K 2.3K
                                    

22

Cihangir yol boyunca ağladı.

Ağlaması ilk başta sesli değildi. Başını cama dayamış halde sadece gözyaşı akıtıyordu. Kuzey arabada yandan eşine baktığında ailesine ilk kez bu kadar sinirlendiğine hissetmişti.

Onun hakkında söyledikleri kabul edilemezdi. Çok yanlıştı. Kardeşinin bu kadar ileri gittiğini düşünmesi alnında yeşilli bir damar oluşturmuştu.

Eve yaklaşmadan Cihangir'in ağlamaları biraz daha arttı.

Kuzey bunu fark edip yanında olduğunu göstermek için elini öptü, ailesi adına hep yaptığı gibi özürler diledi ancak kumral duyamıyordu. Transta gibiydi.

Dudaklarını ısırarak ağlıyor, öylece yola bakıyordu. İki günün bütün hasarı göğüs kafesini sıkıştırıp mental yorgunluğun yanında fiziksel bir acı da yaratıyordu.

Titreyen dudaklarından kaçan hıçkırık Kuzey'i endişelendirdi. Ağlamasını tutamadığını ama oğulları anlamasın diye ne kadar zorlandığını gördü. Kendini tamamen engelleyemiyordu. Sanki bir çeşit sinir boşalması yaşıyordu. Ön koltukta iki büklüm olmuş, açık radyonun sesini bastırmadan ağlamaya çalışıyordu.

Kuzey direksiyonu avuç içiyle döndürüp hızlı hareketlerle evlerinin sokağına girdi. Herhangi bir şey söyleyemiyordu çünkü hiç beklemedikleri kavganın şoku ve Cihangir'in ilk kez kavgadan sonra bu kadar çok- aleni şekilde- ağlayışı söylenecek tüm sözleri silmişti.

Evin önünde durdukları an Cihangir direkt arabadan çıktı, eve en hızlı haliyle girdi. Hemen yatak odasına gitmişti. Yorganı savurarak açıp altına girdiğinde başına kadar çekti ve ağlamasına şiddetli şekilde devam etti.

Şu an yaşadığı elinde değildi. Kontrolü yoktu. Zihninden bir sürü şey geçiyordu. Her şey üst üste gelmişti. Böyle anlarda yaşadığı eski kötü olaylar da eğlenceye katılır, kumralın beynini ele geçirirdi.

Kabul etmek istemese de biri ona bencilliğiyle ilgili konuştuğunda hemen yaralı bir hayvan gibi panik haline geçerdi. İçindeki sesler en duymak istemediklerini söyler, durumu fazlasıyla zorlaştırırdı.

Cihangir içindeki karanlıkla uğraşırken Kuzey oğluyla birlikte hâlâ arabadan çıkamamıştı. Dudaklarını yalayıp derin bir nefes aldı ve sonunda arabadan indi, arka koltuktaki üzgün bebeğini kucakladı. Arabanın kapısını yavaşça kapattıktan sonra direkt koala gibi sarılan oğlunun sırtını sıvazladı.

Çimenli yoldan yürüyorlarken açıklama yapması gerektiğini hissetti.

Toprak küçük de olsa yaşanan kavgaları anlayabiliyordu. Babasının ağlaması ve yüksek sesler onun için çok kötüydü. Sabah yaşlı insanları yeniden göreceği için mutluydu ancak şu an evden hiç çıkmamış olmayı dilemişti.

Kuzey evlerine girmeden kucağındaki oğlunu yere indirdi ve göz seviyesine indi. Yere düşmüş başıni iki eliyle kaldırdığında yanaklarını öptü.

Ne tarz bir açıklama yapması gerektiğini asla bilmiyordu.

"Bazen büyükler birbirine bağırır, sinirlerini kontrol edemez ancak sonrasında sorunlarını çözebilirler. Baban çok sinirlendiği için kendini tutamadı. Sonrasında da üzüldü. "

Toprak'ın gözleri hâlâ yeri izliyordu. Eve girip Cihangir'e sarılmak istiyordu ama çekiniyordu. Zaten ona odaklı, eğilmiş babasını geçemezdi.

"Ama sen sakın üzülme dediğim gibi büyükler arasında böyle şeyler olur. Şimdi babanın biraz sakinleşmesi gerek, zamana ihtiyacı var. O sakinleşene kadar yemek yiyip oyun oynayalım tamam mı?"

mr & mrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin