Broken mirror & child.

16.8K 1.4K 1.6K
                                    

19

Cihangir, nefessiz şekilde kavga eden annesine ve kayınvalidesine karşı sabretmeye çalışsa da hafiften elleri titremeye başlamıştı.

Kavga eden iki kadını hiç takmadan oyuncaklarıyla oynayan Toprak'a göz ucuyla baktı. Odasına çıkması için zorlamıştı ancak küçük çocuk dedesinin yanından ayrılmak istememişti.

Bu durum şu an Cihangir'i fena geriyordu.

Tamamen kendi aleminde olması konuşulanları duymadığı anlamına gelmiyordu. Bilinçaltı bütün sözleri topluyordu ve zamanı geldiğinde minik bebeğinin katile dönüşmesi için hepsini kusacaktı.

Daha doğrusu Cihangir'in düşündüğü buydu.

Salonda iki kadın dışında ayakta duran yoktu. Kuzey ve Cihangir yan yana büyük koltukta, Kuzey'in babası tekli koltukta oturuyordu. Oturan herkes ayaktakilerin zıttı olarak sessizdi.

Cihangir'in babası ise tüm bu kaostan uzak kalmak istediğinden evde- Kuzey'in annesi ilk başta onların evine gitti, bu da adamı çok sinirlendirdi.- kalmayı seçmişti. Muhtemelen şu an, hararetli bir halde bağıran karısının aksine ayaklarını uzatmış, kahvesini yudumluyordu.

"Senin oğlun yüzünden başımıza daha neler gelecek acaba? Koskoca adam işini bıraktı."

Kuzey annesi her konuştuğunda koltuğa biraz daha gömülüyordu. Annesinin bundan nasıl haberi oldu bilmiyordu ancak bu kadar çabuk öğrenebileceğini düşünmemişti. En azından birkaç gün rahat edebileceğini ummuştu.

"Ne ilgisi var? Aileleri için bir karar vermişler. Ortak bir karar. Sadece Cihangir'i suçlayamazsın."

Cihangir'in annesi oğlunun bencil olduğunu düşünüyordu ama karşısındaki kadına karşı onu koruma içgüdüsüyle doluydu. Ona göre de birinin işini bırakması olmaması gereken bir durumdu. İşi bırakan kişi kendi oğlu olsaydı belki o da karşı çıkabilirdi.

Sonuçta iki anne de belli emeklerle oğullarını okutmuştu ve her koşulda ekonomik özgürlüklerinin olmasını istiyordu.

"Ne ilgisi var öyle mi? Cihangir Bey kudretli yaşam stilinden asla ödün vermez, olan hep benim oğluma olur."

"O zaman oğlunuz da kendisini ezdirmesin."

"Mümkün mü hanımefendi? Mümkün mü? Atmaca gibi Cihangir, ağzını açıp a desen oracıkta parçalar seni."

Cihangir'in çenesi kendisine gelen benzetmeye karşı aşağı düştü. Tamam biraz çirkef olabilirdi ama atmaca(?) olduğunu düşünmüyordu. Sinirden atan göz kapaklarını kapattı, derin bir nefes aldı.

"Anne lütfen."

"Sen hiç konuşma Kuzey!" Kadın azarlar tonda bağırdığında Kuzey ofladı. Babasına olaya müdahale etmesi için bakmıştı ancak yaşlı adam diğer kavgadan ağzının payını aldığı için dudaklarına hayali bir fermuar çekti.

"Ben seni okuttum mühendis yaptım senin yaptığına bak. Kaç yıllık işinden oldun, emeklerimi hiçe saydın."

"Anne bunu bu şekilde süslemeye hiç gerek yok. İşimdeki ayrılığım geçici bir süre için. Sonra geri döneceğim."

"Madem geçiciydi Cihangir bıraksaydı. Neden hep sen olmak zorundasın? Neden hep sen alttan alansın? Neden hep sen tamam diyensin?"

Peyker Hanım oğluyla konuşur halde kavgayı devam ettiren kadının ilgisini yeniden çekip kaşlarını kaldırdı. Ortamı biraz daha alevlendirdi.

"İkisi de yetişkin ve çocuk sahibi. Gerekseydi Cihangir bırakırdı ama demek ki gerekmemiş. En doğrusu için kafa patlattıklarına eminim."

mr & mrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin