(Tamamlandı✔)Ölümün Efendisi : Padişah

Bölüm 5 : Lav Yiyen Fare Bölgesi

Fatih Ölüm Toplayan Mantar'ı 5D yazıcıya saklamıştı. 5D yazıcının ham madde dolum tüpleri şuanda onun için depolama alanı görevi görüyordu. Mavi Alev Metali gibi Padişah'ın evrimi için gerekli eşyalar ve Fatih'in yanında taşıdığı besin ve yardımcı eşyaların birçoğu oraya depolanmıştı.

Birkaç saat boyunca Lav Kanyonunun olduğu yöne ilerleyen Fatih karanlık hafiften bastırmaya başladığında kendine kalacak yer aramaya başladı. Yarım saat içinde kalacak bir yer bulmayı başardı.  Geceyi tehlikelere kapalı bir kaya ovuğunun içinde geçirecekti. Ovuğun içine sürünerek giren Fatih'in tehlikelerden kaçınma konusunda kendine güveni yerindeydi.

Gece Fatih'in umduğu kadar sakin geçmedi. Birkaç kez koku duyusu ve algısı kuvvetli kaynak canavarları tarafından keşfedildi ama ona ulaşmayı başaramayan kaynak canavarları pes etmek ve başka bir av peşinde koşmak zorunda kaldılar.

Güneş doğup gün ışımaya başladığı sırada Fatih derin uykusundan uyandı. Gece kaynak canavarlarının saldırılarından çekindiği için çok az uyumuştu ve ancak sabaha doğru güzelce uyuma fırsatı bulmuştu.

"Iaaah."

Vücudunu gererek geceden kalma tutukluktan kurtulan Fatih'in ağzından garip bir ses çıktı. Yakınlardaki küçük bir gölette yüzünü yıkayan Fatih bir miktar tuzlu et yedikten sonra daha sakin ve rahat bir yere geçti. Ölüm Toplayan Mantar'ın ufak bir kısmını koparıp ağzına attıktan sonra babasından öğrenmiş olduğu gibi meditasyon pozisyonuna geçti. O meditasyona başladığı sırada Ölüm Toplayan Mantar'ın içerdiği kaynak enerjisi Fatih'in dantianına çılgınlar gibi dökülmeye başladı.

Dantianına dökülen ve giderek artan  kaynak enerjisini kontrol altına alan Fatih enerjiyi vücudunda gezdirmeye başladı. Birkaç dakika sonra Temel Kaynak Alemi 4. Seviyeye geçmeyi başardı. Zaten 3. Seviyenin zirvesinde olduğu için 4. Seviyeye geçmesi pek zor olmamıştı.

Fatih bir müddet daha meditasyon yaparak yeni seviyesine uyum sağlamakla uğraştı. 1 saat sonra ise yolculuğa devam etmeye hazırdı.

...

Lav Kanyonu Fatih'in hayal ettiğinden çok farklıydı. Çevresi çorak bir araziden oluşan, çölleşmeye yüz tutmuş bir yer bekliyordu o, ama onu çevresi binlerce yıllık ağaçlarla kaplı bir bölgeyle karşılamıştı. Kanyonun görülen kısmı 500 metreyi aşkın yüksekliğe sahipti. İlginç saydam kaya ve topraklar içeren doğal bir yapıydı.

Kanyonun ucu bucağı gözükmüyor, göz alabildiğince uzanıyordu. Kanyonun çevresinde hava sıcaklığı normalden birkaç kat daha sıcaktı. Ayrıca etrafa derin bir sükûnet hakimdi. Arada bir kükreme sesleri gelmeseydi Fatih çevrede hiçbir canlının yaşamadığını düşünmeye başlardı.

Kanyonun içine birkaç yüz metre çapında, sazlıklar bulunan bir bataklıktan giriş yapılabiliyordu. Bataklığın her bir yanında çamura saplanmış kaynak canavarı cesetleri ve cesetlerden daha fazla kemik bulunuyordu. Ayrıca insan kafası büyüklüğünde yüzlerce kırmız renkli sinek cesetlerin üzerine konmuş ve iğnelerini batırmışlardı. Sineklerden biri cesetten emdiği  kanın ardından basket topu büyüklüğüne ulaşmış ve sırtında bulunan yeşil kese patlamış, parmak büyüklüğünde onlarca sinek ortaya çıkmıştı.

Fatih kanyonun girişini görünce istemeden de olsa gerilmişti. Kanyonun girişinden ilerledikçe başına neler gelebileceği hakkında sinsi düşünceler zihninde dolaşmaya başladığı sırada Fatih kanyonun  diğer gölgelerine göre alçak olan kısmına yaklaştı.

Bataklığın ulaşamadığı bu kısımda yükseklik kabul edilebilir bir seviyedeydi. 50 metre civarındaki bu yüksekliği aşmak Fatih için çocuk oyuncağıydı. Çevreden topladığı sarmaşıkları birleştirerek halat yaptı Fatih. 20 dakika sonra ise aşağı inmiş ve Lav Kanyonunu keşfe çıkmıştı.