Bölüm 15 : Mutasyona Uğramış Yengeç Ordusu

1K 147 16
                                    

Suyun içindeki yengeçler birdenbire ortadan kayboldular ve bir an sonra Fatih'in etrafını sarmışlardı. Fatih'in etrafında sallanarak dönen yengeçler seramoni yapıyor gibi gözüküyorlardı. Bu seramoni birkaç dakika boyunca devam ettikten sonra yengeçler ortadan kayboldu.



Mutantik Ruh&Beden Hapı  gerçekten olağanüstü bir haptı. Yengeçlerin  hareket hızını onlarca kat yükseltmekle kalmamış, birde onlara bilinç de vermişti. Yengeçlerin sahip oldukları hız Fatih'in gözünde ışınlanma gibi gözüküyordu ve bu Temel Kaynak Alemini aşan bir hızdı hatta Köken Kaynak Alemini aşan bir hız da olabilirdi.


Fatih ortadan kaybolan yengeçlerin arkasından iç çekti. Onları evcilleştirmediği için kendisine sövdü. Eve geri dönen Fatih Güz Ruhu Şehri'ne gitmeye karar vermişti. Orada elindeki şifalı hapları satmaya çalışacak ve elde ettiği paralarla ev için gerekli eşyaları alacak, belik de ev yapacak parayı kazanmış olacaktı.


Güz Ruhu Şehri köylerine yaklaşık 3 günlük mesafedeydi ve Fatih yol boyunca gelişim yapmayı planladığından 1 hafta içinde şehirde olacağını düşünüyordu.


Evden ayrılan Fatih yola koyuldu. 30 kilometre ilerledikten sonra mola veren Fatih kılıcını eline aldı ve ona alışmak için antrenmanlara başladı. Ömrü boyunca kılıç kullanmayan biri olarak oldukça acemiydi ve birkaç kere kendisini yaralayacak hale gelmiş, ölümün kıyısında dolaşmıştı.


Yarım saat kadar kılıç ile antrenman yapan Fatih yorulunca bir kayanın üstüne oturdu. Bu sırada izlenildiği hissine kapıldı ama etrafı kolaçan ettiğinde hiçbir canlı izine rastlamadı.
Kendi kendine mırıldanan Fatih yanlış hissiyata kapıldığını düşündü.


Yeniden yola koyulan Fatih yol boyunca antrenman yapmayı ve bu sırada karşılaştığı kaynak canavarları ile savaşıp gelişim yapmayı ihmal etmedi. Çabaları karşılıksız kalmadı ve sonunda kılıç kullanmayı az çok öğrenmiş oldu.


Fatih ilerlerken izlenildiği hissiyatı hiç kaybolmadı hatta daha da arttı ama buna alışan Fatih artık umursamıyordu. Evden çıkmasının üstünden geçen 5 günün ardından Güz Ruhu Şehri'nin heybetli surları uzaktan gözükmeye başladı.


Onlarca metre yükseklikteki surlar bir baraj duvarları gibiydi; güçlü ve sağlamdı. Surların onlarca kilometre ötesinde yüzlerce metre uzunluğunda, gökyüzünü bir kılıç gibi kesen heybetli bir saray göze çarpıyordu. Sarayın göz alıcı ışıltıları bulunduğu yerden bile gözüküyordu. 


Şehre yaklaşırken çevrede insan sayısı hızla arttı. Onlarca kervan şehre giriyor ya da çıkıyordu. Etrafta avlarını sürükleyen yüzlerce avcı ve gezgin uzmanlar bulunuyordu.


Fatih şehrin devasa kapılarından birine yaklaştı ve birkaç yüz metre uzunluğundaki sıraya girdi. Sıra ona gelince 5 gümüş olan giriş ücretini verecek parası olmadığı için elindeki kaynak çekirdeklerinden bir tanesini vererek kapıdan geçti.


Fatih kapıdan geçtikten kısa süre sonra şehre girenlerde giriş ücreti alan muhafızlardan biri birdenbire yanında bir şeylerin geçtiğini hissetti ama arkasına dönüp baktığında hiçbir şey göremedi. Şaşkınlıkla kafasını sağa sola çevirdi muhafız daha sonra kafasını tokatladı.

Güneş başına vurmuş olmalıydı.


Surları geçince yaklaşık 3 kilometrelik boşluk alan vardı, bu alan askerlerin talim yeri ve savaş anında toplanma yeri olarak belirlenmişti.  Bu alanı geçtikten sonra garnizon vardı ve onların ötesinde ise şehir yerleşkeleri bulunuyordu.


(Tamamlandı✔)Ölümün Efendisi : Padişah Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin