Eğlence sonrası herkes dairesine çekilmişti. Cariyeler ortalığı topluyordu. Greta gitmek üzere kalktı. Eğilip valide sultanı selamladı
-Validem. İzninizle.
-Tabi ki de. Yalnız buradan taşlığa gitmeyeceksin.
Greta şaşırdı.
-Nasıl?
-Hünkarımızın emriyle sana bir daire tahsis ettim.
-Validem...
Greta gidip valide sultanın eteğini öptü.
Greta tam dairesine girmiştiki bütün yediklerinin ağzına geldiğini hissetti. Yer ayağının altında kayıyordu. Ve kendini yerde buldu. Yanındaki Bahriye hemen yanına çöktü
-Greta! Greta aç gözünü!
Bahriye diğer cariyeye döndü
-Ne duruyorsun, hemen hekim çağır!
Bahriye Greta'yı yatağa taşıdı. İleriki sehpadan limon kolanyasını alıp Greta'nın bileklerini ovdu.
-Hadi güzelim aç gözlerini.
Biraz sonra hekim geldi. Hemen Greta'yı muayene etti.
-Tebrikler, hatun gebe.
Bahriye bir çığlık attı
-Ne!! Çok iyi çok iyi. Eminsin dimi bir yanlışlık yok?
-Hayır yok.
Bahriye getirip bir kese altın verdi hekime.
-Çekilebilisin.
Biraz sonra Greta açtı gözlerini.
-Şükür uyandın.
-Ne oldu bana.
-Bayıldın. Az önce hekim gitti.
Greta yatakta diklenmeye çalıştı
-Neyim var? Ölecekmiyim?
Bahriye Greta'yı yatırdı.
-Nerden getiriyorsun böyle şeyleri aklına? Teyze oluyorum teyze!
Greta şöyle bir durdu. Anlamaya çalıştı.
-Ne oluyor? Kim gebe? Ve bunun benimle ne alakası var?
Greta biraz daha durduktan sonra kuşkuyla gözlerini Bahriye'ye dikti.
-Yoksa?
-Evet???
-Yoksa,b-ben mi?
-Evet güzelim evet! Sen hamilesin!
-Ayyyyy!! Ay Bahriye! Benim şimdi bebeğim mi olacak? Ben sultan mı olacam?
-Evet! Sen sultan olacaksın ve seninde bir şehzaden olacak.
-Ya erkek olmazsa.
-Olur olur. Hadi şimdi kalk hazırlanda hemen müjdeli haberi hünkarımıza sen ver.
-Tamam.
Greta üzerindeki koyu renkli kıyafeti çıkardı. Sarılı pembeli başka bir kıyafet giydi. Saçlarınıda her zamanki gibi arkasına saldı.
İşte hünkar karşısındaydı.
Greta eğildi.
-Hünkarım.
-Greta'm. Gel.
Greta hünkarın yanına gitti.
-Hünkarım, size önemli bir şey söylemem gerek.
-Buyur söyle hayatım.
-Şu an burada sadece ikimiz yokuz.
-Nasıl yani?
-Burda 3 kişiyiz. Sen, ben vee
-Vee?
-Ve senin evladın,benim evladım, bizim evladımız.
-Greta, yoksa sen gebe misin?
-Evet hünkarım. Bir evladımız olacak.
-Benim güzel sultanım. Beni ne kadar sevindirdin bilemezsin.
Murat Greta'nın alnından öptü.
-SABAH-
Greta taşlıktan geçerken Hüsnüşah ile karşılaştı. Tam Greta geçip gidecekken Hüsnüşah onu kolundan tutup durdurdu.
-Nereye öyle, Alman köle?!
-Daireme gidiyoruz sultanım.
Hüsnüşah saşırıdı.
-Kiminle gidiyorsun?!
Greta eliyle karnını okşayarak;
-Oğlumla.
Hüsnüşah şaşkına döndü. Nasıl olurdu da Murat Greta'yı bu kadar sevmişti. Yoksa büyü mü yapmıştı bu Alman cadısı hünkara? Hüsnüşah:
-Dikkat ette bir zarar gelmesin ona!
-Eğer ona bir şey yaparsanız yaşatmam sizi sultanım! Ayrıca unutmayın ki sizin de bir oğlunuz var. Onun da başına her şey gelebilir.
-Sen beni tehtit mi ediyorsun?!
-Haşa sutlanım. Bu sadece sizinki gibi bir uyarıydı.
Greta uzaklaştı. Hüsnüşah kendi kendine homurdandı.
-Sen dur hele Alman köle! İzle de bak Hüsnüşah Sultan neler yapacak sana!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alman Köle
Ficción histórica#sultan kategorisi 3.sü 〰️ 17.09.19 #osmanlı kategorisi 2.si 〰️ 11.10.19 ♥Hikayedeki kişiler, olaylar tamamen kurgudur. Yaşamış kişiler ve yaşanmış olaylar değildir. Hepsi hayal ürünüdür.♥ Almanya'da bir kontun kızı iken Osmanlı'da bir köle olmak na...