-2GÜN SONRA-
Billur ne olduğunu anlamadan kendini hoca efendinin karşısında buldu.
O gün ilk Mihrişah'ın dairesine girdi. Üzerinde kırmızılı beyazlı bir elbise vardı. Yürümüyor adeta uçuyordu sevincinden. Eğilip Mihrişahı ve arkasındaki iki kızını selamladı.
-Validem. Sultanlarım.
Billur gidip Mihrişah'ın elini öptü.
-Allah sizi başımızdan eksik etmesin validem. Eğer bugün malum niyetle elinizi öpüyorsam bu sizin sayenizde.
-Sen bana annenden yadigarsın kızım.
Billur tekrar eğilerek onu selamlayıp çıktı. Mehmed'in dairesine gitti. Dairede duvardan duvara paravan kurulmuştu. Geçip kendisi için kurulan, paravanın hemen yanındaki sedire oturdu. Biraz sonra Mihrişah ile kızlarıda geldi. Onlarda geçip yerlerine oturdu.
Billur paravanın arkasından hoca efendinin sesini duydu. Mırıl mırıl dua mırıldanıyordu. Birden adamın sesi yükseldi.
-Sen Rahmetli Sultan Mehmed Han torunu, Sultan Murad Han oğlu, Şehzade Mehmed hazetleri; Durmuş kızı Billur'u karılığa aldın kabul ettin mi?
-Kabul ettim.
-Kabul ettin mi?
-Kabul ettim.
-Kabul ettim mi?
-Kabul ettim.
Hoca bu kez Billur'a hitaben;
-Sen Durmuş kızı Billur Hanım; Rahmetli Sultan Mehmed Han torunu, Sultan Murad Han oğlu, Şehzade Mehmed hazetlerini kocalığa aldın kabul ettin mi?
Billur cevap vermek için ağzını açtı ama ses çıkmadı.
Heyecandan ses çıkaramıyordu. Beyninin içinde düşünceler dolanıyordu. 3 lafımdan sonra geleceğin padişahı Mehmed Han'ın nikahlı zevcesi olacam diye. Kalbi küt küt atıyordu. Ve en nihayetinde bir şey söyleyebildi:
-Ettim, kocalığa aldım 3 kere de kabul ettim.
Paravanın arkasından kıkır kıkır sesler yükseldi.
-Kabul ettin mi?
-Ettim.
-Kabul ettin mi?
-Ettin.
Hocanın sesi bir ton daha yükseldi.
-Bende sizi yüce Allah'ın huzurunda karı koca eyledim.
Hoca tekrar mırıl mırıl dualar mırıldandı. Billur artık Şehzade Mehmed'in nikahlı eşi olmuştu.
-AKŞAM-
Akşam için Billur hazırdı. Tülden kırmızı bir elbise giymişti içine. Onun üzerine de uzun yırtmacı olan kırmızı kadife bir kaftan. Yürüdükçe kaftanın yırtmacı açılıyor ve içindeki tülden beyaz bacakları gözüküyordu. Billur saçlarını açık bıraktı. Hiç takı da takmadı. Biraz sonra Boncuk Kalfa geldi.
-Hadi kızım gidelim.
Billur eteklerini şöyle bir çekiştirip çıktı.
İşte bu kapının ardında Mehmed onu bekliyordu. Kalbi deli gibi atıyordu.
Ağalar kapıyı hafifçe araladı. Billur bu aralıktan içeri süzüldü. Başı yerdeydi. Gidip Mehmed'in eteğini öptü. Mehmet çenesinden tutarak onu kaldırdı.
-Billur'um. Okyanus gözlüm, sırma saçlım.
-Şehzadem.
Mehmed gidip çalışma masasından kırmızı taşlı, çok değerli gözüken bir kolye aldı. Billurun boynuna taktı.
-Şehzadem kulunuz size minnettar...
Mehmed işaret parmağını Billur'un dudaklarına değdirdi.
-Şişştt. Sen benim kulum değilsin. Sen benim karımsın, kadınımsın, mutluluğum, sevincim, aşkım, canımsın.
Mehmed'in dudakları Billur'unkiyle buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alman Köle
Fiction Historique#sultan kategorisi 3.sü 〰️ 17.09.19 #osmanlı kategorisi 2.si 〰️ 11.10.19 ♥Hikayedeki kişiler, olaylar tamamen kurgudur. Yaşamış kişiler ve yaşanmış olaylar değildir. Hepsi hayal ürünüdür.♥ Almanya'da bir kontun kızı iken Osmanlı'da bir köle olmak na...