Bölüm 17 (Edirne'de)

4.1K 168 7
                                    

Güzel okuyucularım, bu bölümü okumaya başlamadan lütfen bunu okuyunuz :) Çünkü birçoğunuz bu kısımları atlıyor :D Herneyse. Şu ana kadar hikayemi 300 küsür kişi okumakta. Ancak hiçbiriniz, hiçbir bölüme 1 yorum dahi yazmıyor. Sizden isteğim iltifatlarla dolu yorumlar değil. Gerektiği zaman beğeni yorumları, gerektiği zaman ise eleştiriler. Şu an en çok eleştiriye ihtiyacım var. Yazı yazmak, hikaye yazmak en büyük hobim olmasına rağmen acemiyim. Herkes gibi benim de eksiklerim var. Ve sizin bu eksiklerimi bana söylemenizi istiyorum ki bir daha o eksikleri, hataları yapmayayım. Diyeceğim bu kadar :) Sizi seviyorum ♥

-2 HAFTA SONRA-

Murat sefere gidiyordu. Bu gece Greta seferden önce son kez Muratın yanındaydı. 

Kapı açılınca Greta eğilip Muratı selamladı.

-Hünkarım.

-Greta'm.. Gel şöyle.

Greta Murat'a doğru gitti. Başını öne eğdi. Hıçkırıklar arasında gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Murat telaşla:

-Greta! Neler oluyor? Yoksa evladımıza...

Greta hemen:

-Yok yok.

Murat eliyle nazikçe Greta'nın yaşlarını sildi.

Greta:

-Siz gideceksiniz. Çok uzun vakit olmayacaksınız. Ben karnımda ve kucağımda evlatlarınızla yalnız kalacağım.

-O nasıl laf çiçeğim? Validem Fülane Sultan var kardeşim Gülbahar Sultan var.

-Onlardan yana hiçbir şüphem yok hünkarım. Lakin sizde bilirsiniz ki Hüsnüşah Sul...

Murat işaret parmağıyla Greta'nın dudaklarını kapattı.

-Şiiişşşt. Onu unut. Eğer bir teselli istiyorsan bunun için aşkımız ve evlatlarımız yetmez mi?

-Fazlasıyla hazreti sultanım, fazlasıyla...

Hünkar sefere gittikten hemen sonra Greta bir karar aldı. Hünkar gelene kadar Edirne'de eski sarayda kalacaktı. Valide sultandan izin isteyip eşyalarını toplattı. 2 güne hazırdı. Valide sultan ve Gülbahar Sultanla dairelerinde vedalaştı. Ardından arabaya binmek için bahçeye gittiler. 

Bahçede Hüsnüşah ise karşılaştılar. Greta hafifçe eğilerek selamladı.

-Sultanım.

-Bana veda etmeden mi gidiyordun Greta?

-Haşa. Fırsatım olmadı.

-Yaaa. Ne üzücü. Fakat bu son fırsatındı. Son vedandı.

-Ne demek istiyorsunuz sultanım?!

-Hiçbir şey! Dikkat etmeni tavsiye ederim. Ha ayrıca bu kez evlatlarını iyi koru. Karnındakini de kucağındakini de. Sahi Bihter nerde?

-Bihter Sultan demek istemiştiniz heralde. O üşümesin diye önceden arabaya getirildi.

-Hmmm. Herneyse. Dediğim gibi dikkat et!

Greta iyice Hüsnüşah'a sokulup kulağına fısıldadı.

-Asıl siz laflarınıza dikkat etseniz çok iyi olur sultanım!

Hızla uzaklaştı Greta.

Nihayet Edirne Sarayı'na varmıştılar. Greta dairesine geçti. Lakin ne bahçede ne de taşlıkta Bahriye'yi görebilmişti. Acaba bir şey mi olmuştu ona? Dairesinden çıkıp taşlığa indi bir cariyeye yaklaştı.

-Bahriye Hatun'u gördünüz mü hiç? Nerede?

-O odasından pek çıkmıyor. Geceleri Kuran okurken sesini işitiyoruz.

-Peki sağol.

Greta tekrar dairesine döndü.

-AKŞAM-

Ayşe yuvarlak bir tepsinin üzerinde yemeğini getirip yer sofrasının üzerine bıraktı.

-Afiyet olsun.

Ayşe tekrar çıktı.

Greta yemekten bir lokma almıştıki içeri Bahriye daldı.

-Dur Greta! Yeme! Çıkar onu!

Greta ağzındakileri tükürdü.

-Neler oluyor?

-Zehirli o yemek.

Greta'nın gözü kararmaya başladı.

Bahriye hemen yanına gitti.

-Greta! İyi misin?

Greta bayılıverdi.

Bahriye kapıdaki cariyelere bağırdı.

-Çabuk hekim çağırın! Çabuk!

Alman KöleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin