Kepler'in belki yüzde 90'ına rağmen bizim bir teorimiz, bir amacımız ve bir savaşımız vardı. İnsanlık yok oluyordu, insanlığa verilmiş en büyük değerler hiçe sayılıyordu. Kendi ellerimizle kendimizi yok ediyorduk. Birileri buna dur demeliydi fakat Kepler'de buna dur diyecek insan eldeki parmak sayısını geçer miydi acaba? Yine de insanları uyandırmak için bazı siteler ve uygulamalar ürettik. Bazı ünlü sayfaları hackleyip insanlığın nereye gittiği hakkında yazılar paylaştık. Arkadaşlarımla üç yıldır tanışıyoruz ve bu çalışmalarımıza geçen yıl başladık. Bir yılda internette dolaşan sözlerimizin alıntısı çoğaldıkça çoğaldı fakat her şey yine internet üzerinde kaldı. Kimse ne dur diyordu ne de bu olanları protesto ediyordu. Gerçi onlarda haklılardı, yerinden dahi kalkamayacak halde olan insanlar kendilerine nasıl güven duyabilirlerdi.
Arkadaşlarımla birlikte bu üç yıl zarfında devlet sayfalarından birçok bilgi çaldık. Hepsi birer yapboz parçası gibiydi ve biz bilgi topladıkça ortaya bir tablo çıkmaya başlamıştı, bizim teorimiz... Her ne kadar teori diye adlandırsak da kanıtlanamamış bir gerçekti bizim için. Teknoloji dahi bir zamanlar kanıtlanamamış bir gerçek iken şu anda yaşamımızın en büyük kaynağı hatta hayatımız... O yüzden bu teknoljiyle kıyasladığımız kanıtlanamamış gerçeğimizle büyük bir internet savaşı başlatmak için hazırlıklara başladık. Kanıtlamak için ise son üç ayımız vardı. Eğer teorimiz doğruysa üç ay sonra büyük bir savaş bizi bekliyordu.
Bu savaş Kepler'deki ülkeler arasında değil, gezegenler arasında olacaktı. Arkadaşlarımla üç yıldır izini sürdüğümüz ama en ufak yaklaşımımızda dahi büyük bir şiddetle geri çevrildiğimiz bilgi ise savaşa gireceğimiz gezegenin kim veya kimler olduğu.
Kepler'deki tüm ülkeler uzun bir süredir savaş hazırlığı içinde. Ülkelerce ortak hazırlanan savaş silahları ise şu ana kadar görülen en büyük teknolojik ölüm silahları. Devlet sistemlerinden zar zor alabildiğimiz silah görüntülerini gördüğümüz ilk anda bir galaksiyi yok edeceklerini sandık. Önce bunun bir galaksi yok etme deneyi falan olduğunu düşündük ama her ne kadar inanmak istesek de çok mantıksız sebeplere dayandırıyorduk. Sonra devletlerin yakınımızdaki bir galakside rastladığı henüz ulaşamadığınız teknolojinin buluntuları ise hepimizi şok etti. Daha sonra bilim insanlarının bu buluntular üzerindeki deneylerine ulaştık. Ne yaparlarsa yapsınlar buluntuların ne olduğuna veya nasıl yapıldığına anlam veremiyorlardı. Görünürde kılıç şeklinde bir buluntu vardı fakat eline alan her bilim insanı onu en büyük korkusu olarak görüyordu. Kimi kılıcı eline aldığı an aklını yitirdi, kimi ise daha fazla dayanamayacığını söyleyerek her şeyi bırakıp gitti.
Devletler bir savaş olacağına ise buluntuların arasında ki bir kutunun durduk yere açılıp "İnsanlık yok olmak üzere, ne yapacaksınız!" mesajını aldıktan sonra karar verdiler. Biz ise tam tersini düşünüyorduk. Bu buluntuların sahibi her kimse bizi teknolojiye karşı uyarıyordu. Yerimizden kımıldayamayacak kadar kötü olan şu halimizi görüp acıdılar belki de. Bilmiyoruz fakat bildiğimiz tek şey karşımızdakiler her kimse aslında karşımızda olmadıklarıydı.
Devletler bunca silahı bizim düşündüğümüzün tam tersini düşündükleri için yaptılar tabi ki fakat aklımızda ki tek soru tüm bu gizemin arkasındakilerin üç ay sonra bize savaş açacaklarını nereden biliyorlar? Bu sorunun cevabı tüm devletlerin ortak sistemi olan SBS yani Kepler'e hakim üç dilin ortak bir kararda verdiği isim "State Birlik Sistema" türkçeye çevririrsek "Devletler Birliği Sistemi"nde
Kepler her ne kadar Dünyanın en gelişmiş beş devletinden oluşsa da buraya geleli işler biraz değişmiş ve artık Türkiye, Rusya ve İngiltere'nin sözü biraz daha önemli bir hal almış. SBS ise devlet birlik ve sistem kelimelerinin üç farklı dilin birleşerek bir isim olmuş hali.
Artık arkadaşlarımla önümüzde sadece üç ay ve hacklemesi gereken bir SBS var. Eğer bunu başaramazsak ve eğer teorimiz doğruysa birçok insan devletlerin akılsızlığı ve kibri yüzünden ölecek. Fotoğraftaki silahlar tüm Kepler'in ihtiyacı olan enerjiyi bir anda kullanabilecek bir silah. Yani elimizde tek atışlık hakkı olan ve kullandığımız takdirde Kepler'in tüm kaynağını, hayatımızı bitirebilecek bir silah var. Gördüğümüz kadarıyla ise tüm devlet liderleri bu saçma savunma taktiğini destekliyor. Peki ne uğruna? Üç ay sonra bir savaş olacağı kanısına nereden varıldı? Bizim fotoğraflardan ve elimizde ki verilerden anladığımız aslında bir savaşla tehdit edilmeyip, tam tersine gerçek bir insan gibi yaşamamız için gereken şeyi, teknolojiden biraz uzak da yaşabilmeyi öğrenmemizi istemeleri. Tüm bu düşmanlığa neyin sebep olduğunu bulabilirsek bizim için tüm yapboz tamamlanacak.
Günlüğüme son verip tableti bir kenara koydum. Eskiden tabletlerin nasıl olduğu takıldı aklıma. İNF'yi alıp dünya tarihini tekrar araştımaya koyuldum. İlk tabletler 21.yüzyılda ortaya çıkmış. Görüntüsü o kadar eskiydi ki sanki tüm bu teknoloji asla bu şekilde başlamamış gibi geliyordu. Bir kalıbı vardı. Bugünkü tabletler gibi tamamen ışınsal değildi aksine bir camı vardı ve tek taraflı görüntü sağlıyordu. Ayrıca günümüzde tabletleri sadece devlet liderleri kullanıyordu ve gizli dosyalarını İNF gibi hacklenebilir bir cihazda değil daha gizli tabletlerde tutuyordu. Acaba bundan 7 yüzyıl sonra başka ne hallere bürünecek bu tablet diye düşünmeden edemedim.
Tüm düşüncelerimi bir kenara atıp asıl düşünmem gereken şeye odaklandım. Arkadaşlarımla beraber tüm bu çalışmalara başladığımız bir yıl zarfında elde ettiğimiz tüm bilgileri ve fotoğrafları karşımdaki ekrana yansıttım. O kadar çok veri elde etmiştik ki İNF'nin ışınları tüm bu verileri ekrana sığdırmak için büyüdükçe büyüyordu. En sonunda İNF'yi yere koyup ayağa kalkmak zorunda kaldım. Annem bir anda odama dalıp beni ayakta görmesin diye dua ediyordum.
Tüm verileri beynimde belirli kategorilere ayırdım. İNF'yi ben ne düşünürsem onu yapma ayarına getirdiğim için verileri ayırmaya ek bir çaba sarfetmiyordum. En son fotoğrafları ayırmaya başladım. Fotoğraflar yavaş yavaş ayrılıyordu ki gözüme birisi takıldı. Daha önce hiç farketmediğimiz bir ayrıntıyı görmüştüm. İşte bu ayrıntı tüm bu savaşı tersine çevirebilirdi.
Yeni bölüm yeni heyecan...
Umarım beğenmişsinizdir.
Yorumlarınız benim için çok önemli o yüzden lütfen yorum yapmadan geçmeyin.😊
Sonraki bölümde görüşmek üzere.👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil: 2.Tür
Science FictionGeleceğin gösterişli ve kolay yaşamının ardında bıraktığı karanlık tarihi anlatan bu kitap size birçok şeyi sorgulatacak. Geleceği okurken bugünü sorgulamanın vereceği kafa karışıklığı için şimdiden özür dilerim fakat bazı şeyler sorgulanmaya değer...