Başımdan geçenleri anlattıkça hepsinin gözleri bir kat daha açılıyor, akıllarındaki soru işaretleri yüzlerinden okunuyordu. Anlatmayı sonlandırdığımda Adalyn şaşkın bir ifadeyle "Neler yaşamışsın böyle Deniz," dedi. Kafa sallayıp "Evet Adalyn bugün çok yorucu bir gündü. Bugünün tüm gizemlerini hemen çözmemiz gerekiyor çünkü artık başımıza daha neler gelebilir düşünemiyorum. Annemin hafızasını silen her kimse veya kimlerse belki çoktan bizim farkımızda. O yüzden Pavel senden teknolojiyi ve beynimizi birleştiren Hard cihazlarımızı hacklemeni istiyorum. Aramızda en yüksek seviyede olan sensin ve umarım başarırsın," dedim. Ken Zhi şaşkınlığını yeni atlatmış olacak ki sonunda konuşmaya karar verip "Deniz bugün annene ne olduysa diğer tüm insanlara da aynısı oluyor. Bunca kesinti yaşamamıza rağmen insanlar bu konu hakkında konuşmuyor bile. Dün tekrar SBS'yi hacklemeye çalıştım ama başarılı olamadım. Yine de elime birkaç veri geçti. Verileri tam olarak açmayı başaramasam da Hard cihazıyla alakalı bilgiler yer alıyordu. Dün sizi arayıp bilgilendirmek istedim fakat bir anda babam kriz geçirdi ve onu hastaneye götürdük. Sonra da her şey aklımdan çıktı zaten. Pavel Hard cihazlarını hacklemeye çalışırken bende verileri açmaya çalışacağım," dedi. Adalyn Ken Zhinin söylediklerinden sonra bir anda heyecanlanıp "Hey çocuklar size çok önemli bir şeyi demeyi unuttum. Bugün Kepler'in enerjisi kesilmeden önce rüya gördüm," dedi. Yu Jin bir anda lafa girip "Evet Adalyn bende rüya gördüm ama benimde tamamen aklımdan çıkmış," dedi. Adalyn anlatmaya devam ederek "Muhtemelen aynı rüyayı gördük Yu Jin. Rüyamda Aya yine bize ulaşmaya çalışıyordu. Bu sefer üzerinde kırmızı bir tulum vardı ve hücre gibi bir yerde bir sandalyede oturuyordu. Başında yine kim olduğunu bilmediğimiz askerlerden iki kişi vardı. Aya şarkı gibi bir şeyler mırıldanıyor, söylemeyi bıraktığında ise askerlerden birisi suratına vuruyordu. Elleri arkadan sandalyeye bağlanmıştı ve kafası öne eğik olduğu için yüzünü göremiyordum. Asker her vurduğunda Aya'nın suratından yere kan damlıyordu. Rüya bir süre bu şekilde devam etti bitmeden hemen önce Aya 'Çocuklar Harabe Dünya'ya gidin' dedi ve rüya bitti" diyerek gözlerindeki yaşı sildi. Hepimiz çok etkilenmiştik. Aya bunları hak edecek ne yapmıştı? Yu Jin "Evet Adalyn aynı rüyaları görmüşüz. Aya bize ulaşmaya çalışıyor arkadaşlar. Rüyada söylediği Harabe Dünya'nın ne olduğunu bulmalıyız. Benim görevim de orayı araştırmak olsun," dedi. Adalyn "Ben biraz araştırma yaptım Yu Jin ama hackerlıkta senin kadar ileri seviyede değilim o yüzden sana bulduklarımı yollayayım ve sen devam et," dedi. Yu Jin Adalyn'nin dedikleri başını sallayarak onayladı. Bir süre sessizlik oldu. Hepimiz ekrana bakıyor ve bir şeyler düşünüyorduk. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve sabah tekrar aynı günü yaşabilecek enerjiyi bulmak için uyumam lazımdı. "Arkadaşlar" diyerek seslendim ve diğerlerinide daldıkları düşünce girdabından çıkardım. Hepsi konuşmamı beklercesine bana bakınca sözüme devam edip "Türkiye'de saat çok geç oldu benim yatmam lazım. Bildiğiniz gibi yarın bugünü tekrar yaşayacağım o yüzden yarın için enerji toplamam lazım. Eğer onca şeyin arasında vakit bulabilirsem rüyamızda gördüğümüz Jana denen kadını araştıracağım," dedim. Adalyn "Tamam Deniz benim de kapatmam lazım zaten. Ben de rüyamızdaki o iki adamı tekrar araştıracağım. Birçok sorumuzun cevabının o iki adamda olduğunu düşünüyorum," dedi. Pavel "Tamam o zaman çocuklar hadi kapatalım. Önemli bir bilgi bulan hemen bizi de arayıp bilgilendirsin," dedi. Hepimiz Pavel'i onaylayarak vedalaşıp ekranı kapattık. Yarın büyük bir gündü ve hemen uyumalıydım.
İNF cihazımı yatağımın yanındaki komodinin üzerine koydum ve armsteromu şarj makinesine koymak için ayağa kalktım. Evde kimsenin olmaması evin diğer odalarında da yürüme isteği doğurdu içime. Armı makineye koyup asansöre bindim. Aşağı kata indim ve mutfağa giderek ne yemek istediğimi düşündüm. Annem olmadığı için gecenin bu vakti en ağır yiyecekleri yememi kısıtlayacak kimse de yoktu. Yine de canım hiçbir şey yemek istemiyordu. Bir şeyler içmeyi düşünsem de mutfakta bugünlük ilgimi çeken bir şey olmadığına karar vererek elim boş bi şekilde büyük salona geldim. Odalarımıza çıkan asansörler ve evin giriş kapısı büyük salondaydı. Diğer odalar ise büyük salonun etrafında diziliydi.
Evimiz Kepler'deki diğer tüm evlerle aynıydı. Kepler'deki tüm düzen Türkiye'deki gibiydi. Bu düzen SBS'nin verdiği bir karardı. Bazı ülke başkanları her ülkenin kendi kültürünü yansıtan binalar inşa etmesini önersede SBS içinde oy birliğiyle tüm Kepler aynı düzene mahkum edilmişti. Dünya ile ilgili ne zaman bir ders dinlesem veya bir fotoğraf görsem hep farklı renkler işitip görüyordum. Dünya çok renkliydi. Herkes farklıydı. Binalar, arabalar, insanlar... Her ülkenin kendine has bir giyiniş tarzı, kendine has bir bina yapısı ve rengi vardı. Günümüzde renkler sadece bayraklarda vardı. Diğer her şey tek düze renklerdi. Binaların rengi etrafı camla çevrili olduğu için gökyüzünün rengini, maviyi yansıtıyordu. Arabalar Gri ve beyazın karışımıyla oluşmuş bir renkte, otobüsler siyah, otonomlar maviydi. İnsanların kıyafetlerinde dahi dünyadaki gibi canlı renkler yoktu. Genelde mavi, beyaz, siyah, gri ve parlak demir renklerindeydi. Kıyafetlerin bazı bölgelerine diğer renkler konsa da bütünü asla bu renklerin dışına çıkmıyordu. Moda mıydı yoksa bu da SBS'nin bir düzeni miydi bilmiyordum ama kimse benim gibi bu durumdan şikayetçi değildi. Hiç Dünya'ya gidip görmemiş, o dönemlerde yaşamamış olsamda özlüyordum. O renkleri, o farklılığı, herkesin armstreosuz yaşayabilmesini... kısacası insan olmayı özlüyordum.
Büyük salonda etrafıma bakınırken Dünya'ya dair özlemle bir iç çekerek tekrar odama çıkan asansöre bindim. Her ne kadar bu boş evde özgürce yürüyüp koşmak istesem de çok yorgundum. Dolabımdan pijamamı alıp üzerime giydim ve çıkardıklarımı dolabımın aşağısındaki günlük giysi bölümüne koydum. Her gün çıkardığımız kıyafetleri günlük giysi bölümüne atıyorduk ve kıyafetimiz sabaha kadar yıkanmış, kurulanmış ve ütülenmiş bir şekilde yerini alıyordu. Yani dolap dediğimiz şey sadece bir dolap değil eski Dünya'daki birçok makinenin birleşiminden oluşan ileri teknoloji bir makineydi.
Dolabım benim için kıyafetimle ilgilenirken ben yatağıma yattım rahat bir uyku çekebilmek için hiçbir şey düşünmemeye çalıştım. Sadece uykuyu düşünmek işe yaramış olacak ki çok geçmeden uykuya dalmıştım.
İNF cihazımın alarmının sesiyle uyandım. Gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Daha fazla alarmın sesine katlanamayıp yataktan kalktım. Ayağa kalkar kalkmaz başıma bir ağrı girmişti. Lavobaya gidip elimi yüzümü yıkadım. Sanırım ayılmak için daha soğuk bir suya ihtiyacım vardı. Ne yazık ki mutfak hariç tüm çeşmelerden sıcaklığı Kepler yaşam standatlarına(!) göre ayarlanmış sular akıyordu. Soğuk su için mutfağa kadar gitmeye üşenip soğuk su hayalimden vazgeçtim ve okul kıyafetlerimi giymek için dolabıma yöneldim.
Dolabımdan okul kıyafetini seçtim ve hemen kıyafet bölümüne geldi. Üzerimi giyindikten sonra. Saçlarımı yapmak için odamda büyük bir yer kaplayan duvara gömülü dijital aynanın karşısına geçtim. İNF cihazından seçilen bir kıyafet bu dijital aynalara yanstıldığında ayna kıyafetin üzerimizde nasıl durduğunu göstebiliyordu. Fakat ben aynamı genelde saçımı yapmak için kullanırdım. Hiçbir zaman diğer insanlar gibi kıyafet meraklısı olmamıştım. Yine de annemin ısrarlarıyla arada bir birkaç şey alıyordum.
Saçlarımı da yapıp armsteromu şarj makinesinden çıkardım. Tam armsteromun üzerine oturacaktım ki İNF cihazım çalmaya başladı. Arayan Pavel'di. Acilen evden çıkmam gerekese de çağrısını cevapsız bırakamadım. Ekranı açtığımda Pavel diğerlerini de aramış ekrana gelmelerini bekliyordu. Bir iki dakika sonra diğerleri de ekranda belirince Pavel konuşmaya başlayıp "Arkadaşlar ben bir rüya gördüm fakat detaylı bir şekilde anlatmak için vaktim yok o yüzden kısaca anlatacağım. Rüyamda Aya benim için geldiklerini ve Harabe Dünya'nın keplerde tutulan gizli bir tarihi eser olduğunu. Tarihi eserin Kepler'e bizimle beraber gelmediğini ve biz Kepler'e taşınmadan çok önce de burada olduğunu. Edindiği bilgilere göre Harabe Dünya diye bahsedilen yerin Kepler'de kurulan ilk kolonilerin yakınında olduğunu söyledi. O koloniler artık yerinde olmasa da bunu araştırmanız gerekiyor. Dediğim gibi Aya rüyamda benim için geldiklerini söyledi. O yüzden hemen kapatıp ortadan yok olmalıyım. Eğer başarabilirsem sizinle iletişime geçerim. Umarım tekrar görüşürüz. Hoşçakalın çocuklar" dedi ve ekranını kapattı. Hiçbirimizin konuşmasına fırsat vermemişti. Hepimiz donuk bir şekilde ekrana bakıyor ve Pavel'in dediklerini düşünüyorduk. Kalbimi hepimizin Aya gibi yakalanacağının korkusu sarmıştı. Aklım olanların bu denli hızlı gelişmesine anlam veremezken içten içe her şeyin güzel olması için dua ediyordum.
Lütfen beğenilerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin 😊
Yeni bölümde görüşmek üzere 👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil: 2.Tür
Science FictionGeleceğin gösterişli ve kolay yaşamının ardında bıraktığı karanlık tarihi anlatan bu kitap size birçok şeyi sorgulatacak. Geleceği okurken bugünü sorgulamanın vereceği kafa karışıklığı için şimdiden özür dilerim fakat bazı şeyler sorgulanmaya değer...