Pavel tekrar soru sormak için ağzını açtığında konuşmasına müsade etmeyerek "Ne demek oluyor bu? Zamanda mı yolculuk yapıyorsunuz?" diye sordum. Cümlemi bitirdiğimde bir anda hepsi gülmeye başladı. Tekrar ortadaki kişi konuşarak "Hayır, biz Dünya'dan daha önce uzaya göçmüş insanların torunlarıyız. Zamanda yolculuğu ne yazık ki uzun yıllar önce ulularımız yasakladığı için artık kullanamıyoruz," dedi. Bu sefer Ken Zhi söze girerek "Peki bizden ne istiyorsunuz? Neden buradayız?" diye sordu. Ken Zhi'nin sorusunu da ortadaki kişinin cevaplandırmasını beklesek de bu sefer en sağdaki kişi konuşarak "Siz atalarımızdan sonra Dünya'yı tekrar canlandıran neslin torunlarısınız. Atalarımız Dünya'dan göçüp bu gezeni yurt edindiklerinde Dünya'nın artık kullanılamaz bir halde olduğınu düşünüyorlardı fakat inanılmaz bir şekilde Dünya'da kalan insanlar yaşamı devam ettirdi. Atalarımız uzun bir süredir sizin atlarınızı ve Dünya'yı izliyordu. Sizin atalarınız da bizimkilerin hatasına düşüp Dünya'yı kullanılmaz hale getirdiğinde sizi uyarmak istemişler. Defalarca Kepler'deki devlet başkanlarıyla görüşmeye çalışsalar da hep reddedilmişler. Kepler'e ilk taşınan devlet başkanları bizden haberdar olduklarında bizim onlar için bir tehdit olduğumuzu düşünüp hep savaş başlatmaya çalışmışlar. Sizin bu tavrınıza karşı bizim devlet başkanlarımızda düşmanca bir tavırla yanıtlar vermiş. Siz armstreoları keşfettiğinizde gezegeninizdeki insanlığın artık yavaş yavaş yok olacağını gören hükümetlerimiz sizinle tekrar iletişime geçmeye çalışmış fakat yıllar sonra bile düşmanca tavrınız asla değişmemiş. Bizim gezegenimizde artık düşmanca tavırlar yasak. Hükümetler dahi bu yasağa uyup ne olursa olsun insanlığa uymayan tüm davranışlardan kaçınmak zorunda. O yüzden size karşı bu defa hep anlaşıylı davrandık," dedi. Ben tekrar söze ben girerek "Peki ama bizim başımızdakiler size düşmanca davrandı diye Kepler halkından neden vazgeçtiniz ki? Kepler'deki insanları uyarabilirdiniz. Bir ışıkla buraya gelebilecek kadar ilerlemiş teknolojinizi kendinizi Kepler halkına göstermek için kullanabilirdiniz," dedim. Bu sefer diğer en kenardaki kişi cevap vererek "Denemedik mi sanıyorsun? Atalarımız kendini ne zaman halkına göstermeye kalkışsa halkınız bizim uzaylı olduğumuzu sanıp çok sert tepkiler veriyormuş. Aslında verdikleri tepkiler devletlerin halkar üzerindeki algı deneylerinden kaynaklanıyormuş. Yani biz ne dersek diyelim bir şekilde tüm halkı bize karşı örgütlemeyi başarıyorlarmış," dedi. Arkamda duran Yu Jin ön tarafa geçerek "Peki bizden ne istiyorsunuz? Hepimizi neden buraya topladınız," dedi. Tekrar en ortadaki kişi konuşarak "Sizi ilk gördüğümüzde atalarımızın ulaşamadığı halklarınıza bu sefer ulaşabileceğimize dair içimizde bir umut yeşerdi. Sizler etrafınızdaki dayatmalara rağmen insanlığınızdan vazgeçmeyen kişilersiniz. Üstelik o dayatmaları kabullenmediğiniz gibi kendinizce savaş açan, bir davası olan kişilersiniz. O yüzden sizlerin yardımıyla halkınıza kendimizi tanıtmak istiyoruz. Tüm Kepler'e ulaşmamızda bize yardımcı olmalısınız," dedi. Soru sorma sırasını tekrar ben üstlenerek "Bunu nasıl yapacağız ki? Jana Marta gibi insanlar tüm Kepler'in bilinciyle oynarken sizi Kepler'e nasıl tanıtabiliriz? Ya kesintileri unutturdukları gibi sizi de unuttururlarsa?" diye sordum. Bu sefer en ortadakinin sağındaki kişi konuşarak "Jana Marta ve hizmet ettiği kişiyi uzun zamandır takip ediyoruz. Jana Marta'nın hizmet ettiği kişi tüm Kepler'i adeta bir robota çevirip kendine hizmet ettirmek için çabalasa da bizim onların yaptığı her şeyden haberimiz var. Tüm Kepler'in hafızasını silmek için kafanızın içindeki hard cihazlarını kullanıyorlar. Senin annenin hatıralarından seni sildikleri gibi buradaki herkesin ailesi artık sizleri hatırlamıyor fakat biz tüm bunları tersine çevirebiliriz," dedi. Karşımdaki sözlerini bitirdiğinde kafamı çevirip tüm olanları anlamsız gözlerle izleyen anneme baktım. Annemin gözleri dolmuş ve tüm bu konuşulanları anlamaya çalışıyordu. Kafamı tekrar karşımdaki 7 kişiye çevirerek "Peki bunu nasıl tersine çevireceksiniz? Anneme tekrar beni hatırlatabilir misiniz? Diye sordum. Tekrar aynı kişi konuşarak "Teknolojiniz hafızadaki anıları tamamen silecek kadar gelişmiş değil. Sadece bazı hatıraları beynin en ücra köşelerinde saklayarak tamamen unutulmaya terk ediyorlar. Sizin için en önemli kişi annenizken bir anda unuttuğunuz önemsiz bir anıya dönüşüyor. Jana Marta bu teknolojinizi biraz daha ilerleterek önemsizleştirilen anıların üzerini örtmeyi başardı. Yani anneniz sizi hatırlamaya çalışsa da Jana Marta izin vermediği sürece bunu başaramaz fakat biz buna engel olabiliriz. Annenizin ve Kepler'deki tüm insanların unuttuğu o en önemli olayları tekrar hayatlarının merkezine koyabiliriz. Bunu başarabilmemiz için sizin tek yapmanız gereken Jana Marta ve hizmet ettiği kişinin o büyük silahı kullanmalarını engellemek. O silah eğer kullanılırsa hem bizim gezegenimiz hem de sizin gezegeniniz tüm enerjisini ve teknolojisini kaybeder," dedi. Pavel "Sizin teknolojiniz çok ileride değil mi, neden bizim yardımımıza ihtiyaç duuyuyorsunuz ki?" diye sordu. Tekrar en ortadaki kişi "Bizler şuan karşınızda duruyor olsak da aslında gerçekten burada değiliz, sadece sizi buraya getiren iki adamımız gerçekten burada. Gördükleriniz bizim hologramlarımız. Gezegeninizde ışık ve sıcak fazla olduğunda orada uzun süre kalamıyoruz, o yüzden gönderdiğim iki adamımız da birazdan buraya geri dönmek zorundalar. Bizler buradan sadece sizin teknolojinizi yönetebiliriz, sizin göreviniz o silahın bulunduğu yere gidip silahı yok etmek. Bu zorlu bir görev olacak fakat sizi hep koruyor olacağız. Siz görevinizi yerine getirirken biz halkınızın unuttuğu şeyleri tekrar onlara hatırlatacağız," dedi. Son cümlesinden sonra hologramların gideceğini düşünüp endişeli bir şekilde "Bir dakika, rüyalarımızda Aya'yı görememizin sebebi siz miydiniz? İyide bunu nasıl yapıyorsunuz?" diye sordum. Diğer hologramların görüntüleri yavaş yavaş silinirken en ortadaki "Evet bizdik fakat bunu açıklamak için zamanımız yok. Silahı yok ettiğinizde tüm halkınıza gerçekleri açıklayacağız," dedi ve gitti. Hologramlar gittikten sonra maskeli iki adam maskelerini tekrar takarak bize döndü ve "Hemen buradan çıkıp müzeye tekrar girin fakat duvar yükseldiğinde ortaya çıkan kapıdan kaçın. Büyük silahın bulunduğu yer şehrin merkezinde, bir hastanenin altında gizli," dedi. Soru sormak için tekrar ağzımı açmıştım ki maskeli adam "Daha fazla soru sormayın. Hadi çabuk olun! Çıkın burdan!" dedi. Maskeli adamın uyarısından sonra annemin elinden tutup diğerlerinin arkasından koşarak müzeye girdim. Hepimiz oradan çıktığımızda duvar tekrar yükselmeye başladı. Artık hepimiz duvarın üzerinde çıkacak kapıyı bekliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nesil: 2.Tür
Science FictionGeleceğin gösterişli ve kolay yaşamının ardında bıraktığı karanlık tarihi anlatan bu kitap size birçok şeyi sorgulatacak. Geleceği okurken bugünü sorgulamanın vereceği kafa karışıklığı için şimdiden özür dilerim fakat bazı şeyler sorgulanmaya değer...