Yusuf son cümlesinin ardından tekrar elindeki topu çevirmeye başlayıp sessizliğe büründü. Senem ise ayağa kalkıp adama her şeyi anlattı.
Senem ne kadar anlatsa da adam sürekli inkar ediyor, onlara inanmamakta ısrar ediyordu. İnatla, "Benim karım ölmedi, ölmedi diyorum size. Gitti o!" deyip duruyordu.
Sonunda pes eden Senem, abisine döndü. Yusuf hafifçe tebessüm ettikten sonra oturduğu yerden doğruldu ve adamın karşısına geçti.
"Sadece bir kez soracağım. Beni iyi dinle." dedi adama.
Adam sayıklamayı bırakıp Yusuf'un gözlerine baktı.
Yusuf derin bir nefes aldıktan sonra, "Ondan kurtulmak istiyor musun?"
Adam tedirgin bakışlarını hafifçe kapıya çevirdi. Her an bir yerden çıkacak diye ödü patlıyor gibiydi.
"Endişelenme. Şu an buraya gelemez." diye araya girdi Senem.
Adam güvenip güvenmemek arasında gidip geliyordu sürekli. Ne kadar itiraf edemese de ondan kurtulmak istediği aşikardı. Sonunda fısıltıyla, "Ya başaramazsanız?" diye sordu.
"Sen orasını bize bırak. Kurtulmak istiyor musun, onu söyle." diye ısrar etti Yusuf.
Adam gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra sonunda, "Tamam." dedi.
Yusuf, Senem'e döndü ve onaylarcasına başını salladı. Senem de aynı şekilde abisine karşılık verdi. Sonra ikisi de adama tekrar döndü.
"Bu arada, adın neydi?" dedi Senem. Ne şekilde hitap edeceğini bilemeyince, söze adam akıllı girememişti.
"Mehmet." diye karşılık verdi. Senem başıyla adamı onayladı ve konuşmaya başladı.
"Mehmet abi, senden yapmanı istediğimiz şeyler olacak. Öncelikle gömleğinin cebinde bir muska var. Senden evinin yanındaki kömürlüğe gitmeni ve 5 dakika kadar bekledikten sonra o muskayı atmanı istiyoruz. Bu kadar." dedi.
Senem'in sözleri karşısında Mehmet şaşkınlıkla gömleğinin cebine bakmış ve orada bantla sarılmış, küçük bir kağıt parçası görmüştü.
"Evet, o." diyerek destekledi Senem. "Anladın, değil mi? Basit bir şey."
Mehmet başını salladı ve "Anladım." dedi. Sonra heyecanla yerinde kıpırdandıktan sonra devam etti. "Ne zaman yapacağım peki?"
Onun bu haline acıyarak tebessüm ettiler.
"İstediğin zaman." dedi Yusuf. "Ha bir de." diye ekledi. "Bana onun ismi lazım."
Mehmet tedirgin bir şekilde, fısıltıyla söyledi cinin ismini.
Bir iki dakika geçmeden Mehmet tüm cesaretini topladı ve ayağa kalktı. "Ben gidiyorum." dedi. Senem ve Yusuf başlarını olumlu anlamda salladıkları zaman da kapıya doğru yöneldi ve evden çıktı. Mehmet'in evden çıkışıyla Senem salonun penceresine yaklaştı. Camdan dışarı, gökyüzüne baktı. Ardından evin tepesinden havalanan kuzgun, evin çevresinde etrafı kolaçan eder gibi süzülmeye başladı.
Senem, pencereden gözlerini ayırdıktan sonra tekrar abisine döndü. Yusuf dikkatli bir şekilde elindeki topa odaklanmış ve onu hızla çevirmekteydi.
"Benim içim hala rahat değil." diyerek söze girdi Senem.
"Neden? Her şey planladığımız gibi işliyor işte."
"Evet, öyle ama..." Senem'in tedirginliği her halinden belliydi. "Bilmiyorum işte." diyerek bitirdi yarım kalan cümlesini.
Yusuf güven vermek istercesine kardeşine baktı. "Merak etme, zaten neredeyse sonuna geldik." dedi ve kısa bir tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMOS
HorrorCinler ve insanlar aleminin arasında sıkışıp kalan iki kardeşin hikayesi... @VocantDiabolum