"Bitti mi?"
Dediğim anda dinen kahkahaları daha şiddetli şekilde yeniden başlamıştı. Dakikalardır yatağımda yuvarlanıp gülüyordu.
Babam, akşam ona yaşattığım rezilliği telafi etmek amacıyla yeni sevgilisini iki haftalığına Paris'e tatile götürmüştü. Kadının neyi varsa yıkıp döktüğümden babamın sadece beni azarlamasına sevinmiştim. On dakika önce çıkmıştı. Jungkook da, babam gittikten sonra odama dalıp dakikalarca anırmıştı.
Ben bunda komik bir şey göremiyordum. Her sarhoşun yapacağı şeyleri yapmıştım. "Avizeye atladığın an çok komikti" kahkahaları arasında konuştuğunda gözlerimi devirmiştim. Çok güzel ve parlaktı. Parlak şeylere zaafım vardı. Ben de üzerine atlayıp birkaç tur sallanmıştım. Zaten Jungkook eğlenmeme izin vermemiş, babamla sevgilisinin insanlara tepeden baktığı balkona gelip avizeyi yakalayarak beni zorla tepesinden indirmişti.
"Bir de seni indirdikten sonra babanın yanında kadına götünüz silikon mu? diye sorman var"
Buna da bir iki dakika gülmüştü. Hala silikon olduğuna çok emindim. Öyle güzel bir götü ben hayatımda görmemiştim. Kadının kemikleri sayılıyordu o götün öyle olması imkansızdı.
"Seninle flörtleşen çocuğa biz çıkarken rolünü bozmadan kurtar beni prensim deyip öpücük atman..."
Domuzun çıkardığı sesleri çıkararak buna da gülmüştü dakikalarca. Daha birçok şey yapmıştım. Koskoca milyon dolarlık tablolara tükürmüş, tuvalini tırnaklarımla çizmiştim. Konuklar için hazırlanmış buzdan heykele dilimi dayamış, dilim yapışmayınca heykeli yıkmıştım. Tüm masa örtülerini çekip üzerinde ne varsa devirmiştim ve bunları yaparken Jungkook kahkahalarla peşimde dolanmıştı.
Bana göre en utanç verici olan elbisemi yırttığım andı. Tekrar avizede sallanmak için merdivenlerden çıkmaya başladığım sırada topuklu ayakkabımın topuğu elbiseme takılmıştı ve etek, kırmızı iç çamaşırım görünecek kadar yırtılmıştı.
Kedicikli iç çamaşırlarım yerine dantelli olanı tercih ettiğim için kendimi tebrik etsem de bu utancımı gizleyememişti. Oradaki insanları tanımadığımdan utancım kısa sürmüştü. Nasılsa hiçbirini bir daha görmeyecektim.
Jungkook, yırtık götümü kapatmak için ceketini belime bağlamış, bu kadar rezilliğin yeterli olduğunu anlayınca beni kucakladığı gibi felakete çevirdiğim devasa villadan çıkarmıştı.
Eve geldiğimizde Olga bana üç bardak kahve yapmıştı. Onları içince bile kendime gelememiştim. Bir de üzerime iki kere kusmuştum. Ben uyuklarken Jungkook'un beni yıkadığını hayal meyal hatırlıyordum. Sonrasında gözlerimi açar açmaz babamın azarını yemiştim ve şimdi buradaydık.
"Bu sefer ciddiyim Jungkook. Bitti mi?"
Gözünden akan yaşları elinin tersiyle silmiş, kesik kesik gülerken sırt üstü uzanmıştı.
"O kadar tatlıydın ki... Tanrım! Taehyung cidden..."
Elleriyle yüzünü kapatmış, sevimli sevimli sesler çıkarmıştı. Siyahlar içinde dev gibi bir adamın miyavlaması biraz tuhaftı.
"Çok aptal görünüyorsun. Gülmeye devam edersen geç kalacağız"
Gülüşü yavaşlamış, birkaç saniye sonra kesik kıkırdamalara döndüğünde ellerini yüzünden çekmişti. "Nereye" diye sormuştu bana dönerek.
Saati kontrol etmiş, emekleyerek yatağın ucuna gelip kalkmıştım. "Bugün sınava gireceğim. Sınav bir saat sonra"
Üzerime rahat bir şeyler giymiş, saçlarımı düzeltmiş, beni izleyen Jungkook'a doğru ilerlemiştim. Bacaklarını yataktan sarkıtmış oturuyordu. Kollarıyla da yataktan destek alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cute Bitch •taekook•
FanfictionŞirin bir sürtük? Kesinlikle. [Feminen Taehyung içermektedir]