Sabah olduğunda Savaş çoktan kalkmış olmalıydı ki yanımda yoktu. İstemeye istemeye yataktan kalksamda sürüklene sürüklene lavobaya girdim. Yüzüm soğuk suya değince ürpersem bile bu bana iyi geliyordu.
Başımı kaldırdığımda aynadaki yansımama baktım. Allahım bu hal ne ?
Saçlarım birbirine karışmış , görende savaştan çıkmış sancak.
Tabi akşam Savaşla yatarsan böyle olur.
Kafamı sallayıp ufak bir kahkaha attıktan sonra lavobadan çıkıp aşağı kata indim. Gözlerim Savaşı ararken o çoktan sobayı yakmış , koltukta arkasını yaslamış şekilde gözleri kapalı oturuyordu. Uyuyor sandığımdan sessizce arkamı dönüp mutfağa doğru yol alıyordum ki Savaşın sesiyle irkildim.
" Hele şükür uyandınız hanımefendi. "
Bakışlarımı ona döndürdüğümde gülerek söylendim.
" Sanada günaydın Savaş Bey."
Hafifçe tebessüm ettikten sonra konuşmaya başladı.
" Uyanmanı bekliyordum. Açım ben. Bana kahvaltı hazırla."
Öküz ya!!
" Oçom bon. Bono kohvolto hozorlo. "
İnsan hazırlar mısın Hazelciğim der. Tabi Hazelciğim demese bile hazırlar mısın der. Başımı sallayıp mutfağa geçtim.
Dolabı biraz karıştırdıktan sonra gördüğüm yumurtaları aldım. Patateslerin yerinide zar zor bulduktan sonra tezgaha yöneldim.
" Ne yani patetes ve omlet mi yapacaksın? "
Savaş kapının orda alaylı bir edayla gülümseyerek beni izliyordu.
" Aç kalmak istemiyorsan yiyeceksin. "
Aynı onun şekilde sırıtarak patateslerin kabuğunu soymaya başladım.
" Çay suyu koyar mısın ? "
Savaş oflayarak yanıma geldi ve dolabın birinden çaydanlığı çıkardı. O işini tamamlarken bende patatesleri kızartmak için ocağa doğru yöneldim. Altını yaktıktan sonra yağ sıçramasın diye yavaşça aygazı kıstım. Savaşta yan aygazı yakmaya çalışırken ateş birden parladı ve Savaş geri hamle yapıp kafasını buzdolabına vurdu.
Ağzımdan kaçan kahkahayla birlikte Savaş sinirle bakışlarını bana çevirdi. Gözlerimi o korkutucu bakışlardan kaçırıp yemeği yapmaya devam ettim.
...
Sonunda patetesi ve omleti yapmış kahvaltı hazır bir şekilde Savaşı bekliyordum. En son beceriksizliğinden içeriye yollamıştım onu. Kapıda belirdiğinde ona gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Masaya geldiğinde oturdu ve kahvaltımızı yapma başladık.
" Bu gün geri dönüyoruz demi? " diye sorarak masadaki sessizliği ben bozdum.
Kafasını kaldırdıktan sonra konuşmaya başladı.
" Henüz hesabımız kapanmadı."
Ahh nasıl unutabilirim. Zaten buraya geliş amacımız o.
Seni aptal kız.
" Kapatmış saysak? " diye tebessüm ettikten sonra Savaş başını olumsuz anlamda sallayıp söze koyuldu.
" Emin ol çok eğlenicez."
Pişmiş kelle gibi sırıtırken mırıldanarak cevap verdim.
" Tabi tabi çok eğlenicez."
■□□□□□■
Yarım saattir ormanda yürüyorduk ve artık gına gelmişti. Ormanda yürüyüşe çıkmak nedir ya ? Bide Savaşla.
Sen delisin dedi içimdeki ses.
Tam bir deli.
Ayaklarım beni taşıyamayacak hale geldiğinde yavaşlayarak Savaşa seslendim.
" Savaş ben çok yoruldum ama. "
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
" Az kaldı zaten sabret! "
Kendi kendime söylenmeye başladım.
" Hayır ben niye o gün kendi başıma gitmediysem eve."
" Off off çok yoruldum. "
" Ahh!! "
Evet Hazel. Bir alkış alalım sana. Yine sakarlığın tuttu. Savaş yanıma gelip beni kaldırırken pis pis sırıtıyordu.
" Allahın takdiri işte. Bu kadar çok konuşursan olacağı bu ufaklık. "
Burnumun ucunu sıktıktan sonra kahkaha atarak yürümeye devam etti. Göz devirip yürümeye devam ederken artık gerçekten dayanamayacağıma karar verip bir ağacın altına çömeldim. Savaş göz devirip yanıma doğru gelirken elimi kaldırıp dur işareti yaptım ardından konuşarak devam ettim.
" Çok yoruldum biraz dinleneyim yada... "
" Yada? "
" Yada beni taşı. "
İnanamayan gözlerle beni süzdükten sonra hızlıca yanıma yürümeye başladı ve elini kaldırdı.
Vuracak sandığım için gözlerimi bir anlığına kapadım ama o beni belimden tuttuğu gibi sırtından baş aşağı sarkıttı.
Allahım çok korktum.
Ohh yürümekten kurulmuştum.
" Teşekkür ederim " diye mırıldandıktan bir kaç dakika geçmişti ki hızlı bir şekilde yuvarlanmaya başladık.
Savaş dengesini kaybedip yere düşmüştü ve ben bu yüzden onun altında kalmıştım.
Canım acıyordu.
Başıma batan taşlar canımı acıtıyordu.
Bir kaç dakka Savaş üzerimden kalkmamış uzun bakışlarıyla birbirimize bakakalmıştık. Yavaşça üzerimden kalktığında bu sefer gülerek konuşmaya başladım.
" Bugün pek bi sakarlığın üzerinde ha ne dersin ?"
Sinirli bakışlarını bana yolladıktan sonra söz sırası ondaydı.
" Ağzını kapatman için yardımcı bir kaynağım var ha ne dersin? "
Gözlerimi pörtleşmiş bir halde şeyini gösterirken utancımdan yerin dibine girmiştim. Yüzünde alaylı gülümseme yayılırken ittirerek mırıldandım.
" Pisliksin Savaş ya. Tam bir pislik."
Hafif kahkaha attıktan sonra konuştu.
" Öyleyimdir güzelim. "
...
Ahh sonunda gelebilmiştik. Bu pislik Savaş beni paintball oynamaya getirmiş. Katlandığım onca şey bu yüzden.
Lanet olsun.
Köşede oturmuş bir şekilde etrafı izlerken hemen paintball sahasının yanında siyah bir jip durdu.
Hafifçe sandalyede toparlandıktan sonra arabanın kapıları açıldı ve içinden beklenmedik bir şey çıktı.
" Süpriizzz! "
Heyy yb biraz geç geldi ama yazmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Hikaye için yorum yaparsanız cidden sevinirim. Sizi seviyorum iyi okumalar ♡♥

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yanım
Fiksi RemajaAşık olmak ? Tatmadığım bir duygu. Ama istiyorum. O hissi tatmak istiyorum.