Gazete...

165 6 0
                                    

"Umarım bana kızmamışsındır, inandırıcı olmam lazımdı." dedi.
"Biliyorum çok teşekkür ederim harika oynadın" diyerek gülümsedim.
Oysaki hiç oyunmuş gibi değildi. Bunu düşünmek için duygularım fazlasıyla karışıktı. Şu an sadece anın tadını çıkarıcaktım. Buğranın koluna girdim ve tekneye doğru ilerledik.
Muhteşem bir yemek ve dansın ardından gecenin burda bitmemesi gerektiğine karar verdik. Arabalara atlayıp en sevdiğimiz clube gittik.
Gecenin sonralarına doğru topuklu ayakkabılarım varlığını iyice hissettirmişti. Canım yanıyordu, yürüyüşüm bozulmuştu. Tabiri caizse ayakta zor duruyordum. Alkolün bunda katkısı oldukça büyüktü. Mekandan çıkıp vedalaştık. Buğra beni eve bıraktı ki ben eve nasıl geldik hatırlamıyorum. Kendimi yatağımda buldum. Gözkapaklarım ağırlaştı ve uykuya daldım.
Telefonumun sesiyle uyandım. Sabah olmuştu. Başımda inanılmaz bir ağrı vardı.
Telefonuma uzandım.
"Alo?"
"Göksu uyuyor musun hala saat 3 oldu!!!" Arayan Pelindi. Belli ki o dün gece fazla içmemiş erkenden ağrısız bir şekilde uyanmıştı. Yoksa sesinin bu kadar enerjik gelmesi mümkün değildi.
"Pelin uyandırmak zorunda mıydın? Biz önceki günün dedikodularını hep akşam kahvesi içerken konuşuruz. Sabret biraz daha iki saatimiz var"
"Kızım bu seferki dedikodu değil bildiğin bombaaa!!!"
"Biraz daha bağırırsan beynimi patlatıcaksın sakin ol. Ne oldu yine?"
"Hemen poponu kaldır ve gazeteye bak!"
"Ne var gazetede bu kadar önemli uykumu böldüğüne değicek bir şey olsa iyi olur."
"Ayakkabı mağazasında öpüşen bir çift desem yeterli olur sanırım..."
Telefonu Pelinin yüzüne kapatıp küçük çaplı bir felç yaşadıktan sonra yavaş yavaş anlamaya başladım. Buğra ünlü iş adamı Ertan Akın'ın oğluydu. Şirketin veliahtıydı. Haliyle magazinin gözleri sürekli Buğra'nın üzerindeydi. Bir kaç ay önce Buğrayla cafede otururken de yakalamışlardı bizi. O zamanlar gülüp geçmiştik. Palavraydı sonuçta. Fakat şimdi durum ciddiydi ve bunun açıklaması yoktu. Buğrayı bu işe bulaştırmamalıydım. Zaten hangi işim düzgün gitmişti ki.
Yatağımdan kalkıp üzerime eşofmanlarımı giydim. (Elbisemle uyumuştum). Odadan çıkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi fırçalayıp banyodan çıktım. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırdım. Telefonum çaldı. Arayan Buğra'ydı. Ne diyecektim ki ona benim yüzümden rezil olmuştu. Çocuğun başına iş açmıştım. Babası kesin köpürmüştür.
"Alo?"

Kırmızı ArabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin