Ukala

126 6 4
                                    

Kapı açılınca içeriye girdik. Annesi ve babası bizi salonda bekliyordu. Onlara selam verdik. Rutin tanışma faslından sonra yemek masasına oturup yemeğimizi yedik. Yemekte konuşulanlardan öğrendiğim üzere Buğra'nın bir abisi varmış ama şu an yurtdışındaymış. Buğra daha önce bir abisi olduğundan bana hiç bahsetmemişti. Şu an sevgili rolü yapsakta biz çok yakın arkadaştık.

-----------

Buğra arabayı durdurduktan sonra bana bakıp "teşekkür ederim Göksu. Annemle babam için çok iyi bir gelin adayı rolü yaptın. Bu iyiliğini unutmayacağım." dedi.

"Önemi yok kendim gibi davranmam yetti sadece." dedim en egoist sesimle. Ardından bir kahkaha patlattıktan sonra yanağımı öpmek için uzandı;

"Dua et yakın arkadaşımsın yoksa seni asla elimden kaçırmazdım"diye fısıldadı. Nefesinin sıcaklığını yanaklarımda hissedebiliyordum. Kendime geldim ve omzuna yumruğumu geçirdim.

"Dua et yakın arkadaşımsın yoksa seni şuracıkta öldürebilirdim." diyip güldüm ve arabanın kapısını açtım. Arabadan inip kapıyı kapattım. Eğilip arabanın açık olan camından Buğra'ya el sallayıp "iyi geceler yakışıklı çakma sevgilim" diyip evime doğru ilerledim. 

Eve girdim. Evde herkes uyuyordu. Annemin sorularından kurtulduğuma şükrettim o an. En azından bu gece kurtulmuştum. Annem bazen çok sinir bozucu olabiliyor. Çok fazla gereksiz imada bulunmasından hoşlanmıyorum. 

Odama çıkıp sıcacık bir duş alıp rahat bir uyku çekmeye karar verdim. Telefonuma mesaj gelmesiyle irkildim. Uzun zamandır bu saatlerde mesaj almaz olmuştum. Telefonumun ekranına baktığımda numarayı bilmediğim bir numaradan gelen mesajı şifremi girip açtım.

"Bahçeye gel." nasıl yani benim bahçemde mi kim ki bu? Ya seri katilse beni öldürmek istiyorsa? Kendine gel Göksu ne seri katili! Ama kimdi ki bu numaramı nerden bulmuştu ve evimi nereden biliyordu.

"Kimsin sen?"

"Beni tanımıyorsun. Dışarıya gel kendimi tanıştırayım."

"Evimi ve numaramı nereden biliyorsun?"

"Çok soru soruyorsun dışarı çıkıp öğrenmen gerekicek"

Dışarı çıkmam çok saçmaydı ama meraktan ölebiliirdim kimdi ki bu? Cesaretimi topladım ve bahçe kapısına ilerledim.Kapıyı açmadan etrafa baktım kimse yoktu. Telefonumun titremesiyle irkildim.

"Orada hep duracak mısın yoksa artık şu kapıdan çıkacak mısın?"

Sinirle dışarıya baktım arkası dönük biri havuzun yanında dikiliyordu. İyi giyimli biri olduğu karanlıkta bile belli oluyordu. Korkarak ilerledim. Buğra'nın boylarında ama Buğra'dan daha kaslı duruyordu. Kim olabilirdi ki? Yavaşça ilerledim. Aramızda biraz mesafe bırakmak istiyordum ama yüzünü görmek kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Biraz ilerledikten sonra durdum.

"Kimsin sen?" sesimi ben bile duyamıyordum. Duymadığını anlayıp kendimden emin bir ses tonuyla "Kimsin sen??" diye tekrarladım. Arkasını döndüğünde dünyada gördüğüm en karizmatik adamla karşılaştım. Yüzü hiç tanıdık değildi. Kumraldı yemyeşil gözlerini karanlıkta bile farketmemek mümkün değildi. Sanki mükemmel bir çizimmiş gibi kusursuz bir yüzü vardı. Bana baktığında biraz şaşırmıştı. Onu tanımamı mı bekliyordu? Tanımıyordum işte hiç tanıdık değildi.

"Eski sevgilinden intikam almak için kardeşimi mi kullandın cidden? Baya zekiceydi tebrik ederim."dedi. Buğra'nın yurtdışındaki abisiydi. Adı neydi ki bunun? Heh tamam hatırladım Ayaz. Peki ama neden şu an benim bahçemdeydi ve bütün bunları nereden biliyordu? Şaşkınlığımı farkedicek olucak ki sözlerine devam etti.

"Annemleri bu işe karıştırmanız kötü olmuş. Çok iyi bir gelin olacağını düşünüyorlar. Öyle olacaksında. Fakat benimle evlendiğinde biraz şaşıracaklar tabiki. Ama seni sevdiklerini ikimizde biliyoruz." Ne diyordu bu biz evlenicektik ve benim mi haberim yoktu. Ne saçmalıyordu bu adam???

"Ne saçmalıyorsun sen? Ne evlenmesi? Ne gelini???" fazla bağırmak istemiyordum ama ne sinirime ne de şaşkınlığıma engel olamıyordum.

"Benim karım olucaksın daha fazla soru sorma git ve uyu yarın seni aradığımda aşağıya in" bir şey söylememe izin vermeden karanlığın içinde kayboldu. Kimdi ki o kim oluyordu yani. Ne saçmalıyordu. Neden onun karısı olacakmışım ki ben? Ayrıca beni nereden tanıyordu ne cürretle karısı olucağımı söylüyordu. Daha beni tanımıyordu bile. Odama çıkıp üzerimdeki gereksiz kıyafetlerden kurtulup sıcacık bir duş aldım. Banyoda rutin işlerimi hallettikten sonra odama geçip kendime bornozumla yatağıma attım. Gücüm yoktu. Uykum gelmişti. Sinirli olduğumda ağlardım ve uykum gelirdi. Düşünmekten başım ağrımıştı. Aklımda tek bir soru vardı. Ayaz benden ne istiyordu? Çok geçmeden uyuyakalmışım. Çalan telefonumla uyandım. Yine aynı numara arayan oydu. Telefonu yatağın üzerine fırlattıktan sonra odamın camına koştu. Ordaydı ve bana bakıyordu. Hadi ama odamın burda olduğunu bile bilemezdi heralde. Tekrar çalan telefonla irkildim. Yine arıyordu. Ne istiyordu benden??

"Ne istiyorsun benden???" sinirden kan beynime sıçramıştı.

"Dün gece aradığımda aşağı in demiştim hala bornozlasın giyin bekliyorum." derdi neydi bunun ağzımdan çıkanları duymuyor muydu???

"Ne diye seninle geleyim ki?"

"Gel ve gör." dedi ve telefonu suratıma kapattı. Giyindim makyajımı yaptım. Ne giydiğim yada makyajımın nasıl olduğu önemli değildi. Derdini öğrenip eve geri gelecektim nasılsa. Telefonumu ve cüzdanımı çantamın içine atıp deri ceketimi giyip evden çıktım. Arabasını işaret etti. Bu bin demekti. Ondan bir şeyler öğrenmek için uslu kız olucaktım sonrasında kaçıp gidicektim. İtiraz etmeden arabaya bindim. Yol boyunca hiç bir şey demedim. Arabayı park etti ve arabadan indi. Peşinden gittim. Küçük çardakların tüllerde çevrelendiği çok huzurlu bir yerdi. Etrafta pek insan yoktu. Bir çardağa oturduk. Eliyle garsonu çağırdı. "Hanımefendiye bir orta türk kahvesi bana da filtre kahve" dedi ve garsonu gönderdi. Ne içiceğimi nereden biliyordu? Neden bana sormuyordu. 

Gözlerimi kısıp ona baktım. Bana ifadesiz bakışlarıyla bakıyordu. "Ne istiyorsun benden?" diye sordum ciddiliğimi bozmadım. Sesim çok net çıkmıştı. 

"Bunun cevabını verdim." dedi ukala bir ses tonuyla. Sinirlendim.

"Kimsin sen ve benden ne istiyorsun?" sesimi biraz yükselterek sorumu tekrarladım.

"Sana karım olucaksın dediğimi çok net hatırlıyorum ama sanırım senin hafızan pek iyi değil galiba küçük."

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Tanımadığım biri karşıma çıkıyor ve karım olucaksın diyor ne dememi bekliyorsun. Yakışıklısın karizmatiksin zenginsin diye boynuna atlamamı mı???" Bu sefer çok fazla bağırmıştım boğazım acımıştı. Devam ettim. "Ben senin karın falan olmayacağım bunu kafana soksan iyi edersin. Şimdi dalga geçmeyi artık bırak ve beni nasıl bu kadar iyi tanıdığını anlat."

"Sabret biraz zamanı gelince öğrenirsin ve asla deme bence bir gün üzülürsün bunu dediğin için"

"Neden üzülecekmişim???" sinirlenmiştim nasıl kendinden bu kadar emin konuşabiliyordu. Onun kucağına atlayacağımı mı düşünüyordu cidden?

"Çünkü bana aşık olucaksın." dedi ulaka bir sesle. ve devam etti."Tıpkı eskisi gibi"....

Kırmızı ArabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin