Uykusuzluk

122 4 0
                                    

Bölüm biraz kısa oldu farkındayım ama derslerimden dolayı çok yoğunum kısa süre sonra upuzun bölümlerle geri döneceğim :))

Cama vuran yağmur damlalarının sesiyle uyandım. Haziran ayının sonunda ne yağmuruydu bu? Hava karanlıktı. Telefonumu alıp saate baktım. Saat sabahın 4üydü. Telefonumu yanıma fırlatıp gözlerimi kapattım uyumalıydım. Fakat uykum kaçmıştı. Tekrar telefonumu aldım ve sosyal medya hesaplarımı inceledim. Arkadaşlarımla bir kaç fotoğrafımı koymuştum. Tanımadığım birçok insan beğenmişti. Hızlıca yatağımdan kalktım ve mutfağa gidip kendime biraz süt ısıttım. Odamdan kitabımı ve telefonumu alıp sütümle birlikte salondaki büyük koltuğa yerleştim.

Biraz okuduktan sonra sıkıldım ve televizyonu açtım. Televizyonla pek aram yoktu sadece vakit öldürmek için kullandığım bir şeydi. Kanalları rastgele gezdikten sonra bir kanalda durdum en sevdiğim filmi veriyolarlardı. 

Film bittikten sonra hava çoktan aydınlanmıştı. Ayaz'ı en son havuzda görmüştüm. Ortadan kaybolmuştu günün geri kalanında. Gözlerim hep onu aramıştı her yere dikkatlice göz gerdirmiştim fakat Ayaz yoktu. Nereye kaybolmuştu bu adam? Neden onu sürekli görmek istiyordum ki. Neyse ne diyip koltuktan kalktım yağmur durmuştu. Uykum da yoktu. En iyisi koşuya çıkmaktı. Odama gidip hızlıca eşofmanlarımı giydim.

Biraz koştuktan sonra ağır adımlarla sitede dolaştım havuza göz gezdirdim yapraklarla doluydu. Bu günümü evde geçirmeye karar verdim ama bu güzel havayı kaçırmak istemediğim için sitedeki sevimli kafeye oturup kendime bir kahvaltı tabağı söyledim.

Kahvaltımı ettikten sonra kahvem geldi ve manzarayı izlemeye başladım. Genelde düşüncelerle dolu olan kafamda şu an tek bir düşünce vardı. AYAZ! Neden bu kadar çok düşünüyordum ki onu? Hadi amaaa Mert'i bu kadar çabuk unutmuş olamam heralde.  

"Ne alırsınız?" garsonun sesiyle irkildim. Ben düşüncelerimle boğuşurken karşımda oturan Ayaz'ı farketmemiştim o ana kadar. 

"Filtre kahve." dedi Ayaz garsona ve bana döndü. "Günaydın küçük hanım erkencisiniz."

"Günaydın." dedim soğuk bir ses tonuyla. Neşem yoktu bu gün uykusuzluk bana göre değildi. Uykumun kaçmasını hiç sevmezdim.

"Neşene ne yaptın?"

"Uykusuzum sadece."

"Suratsız olmak sana hiç yakışmıyor." Her dakika gülümsemek zorunda mıyım be adam!!!

"Neyse ne. Kafamı karıştırıyosun bu durumdan hiç hoşnut değilim. Neler olduğunu bana anlatsan iyi olur" kendimden emindim. Anlatmalıydı artık meraktan doğru düzgün uyuyamıyordum onun yüzünden. Kafam allak bullak olmuştu günlerdir.

"Pekala. Biraz ipucu vermemde zarar yok küçük hanım ama anlaşmamızı unutma." bir şey söylemeye gerek duymadan başımı olumlu bir şekilde salladım ve devam etti

"Biz daha önce tanışmıştık. Yaklaşık 13-14 sene öncesinde. Bu kadarı yeterli şimdi bu gün ben soruyorum sen cevaplıyorsun. Başlıyorum." Cevap vermeme izin vermeden soru sormaya başladı.

"Kaç erkek arkadaşın oldu?"

"Ciddi olarak 3."

"Nasıl ciddi olarak?"

"1 gün süren terkedilmelerimi saymazsak yani. Senin?"

"Bu gün ben soruyorum sen cevaplıyorsun unuttun mu? Ama merak ediyorsan cevaplayayım. Ciddi olarak-" dedi alaycı bir şekilde gülümseyip devam etti. "4"

"Merak etmemiştim. Sıradaki?"

Bir sürü saçma sapan soru sordu. Sorduğu soruların hepsi birbirinden alakasız sorulardı. Sanki zaman geçirmek için soruyordu. Taki en son sorduğu soruya kadar.

"Beni nasıl buluyorsun?"

"Nasıl yani?"

"Basbaya beni nasıl biri olarak görüyorsun?"

"Egonu tatmin etmek için bu soruyu başka birine sorabilirsin bence."  sinirle yerimden kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kolumdan tutup beni kendisine çevirdi. 

"Göksu benim hakkımda ne düşünüyorsun?" neden bu kadar önemliydi? Neden ben onun yeşil gözlerine bakınca yumuşuyordum? Ne duymak istiyordu ki?

"Neden bu kadar önemli?" Hala kolumu sıkıyordu ve bırakmaya niyeti yoktu. Biraz öyle durduktan sonra cevap vermeden bırakmayacağını anlayıp konuşmak için dudaklarımı araladım.

"İnatçısın, sabırsızsın, kafa karıştırıcısın tamam yakışıklısın bi çok kızın hayallerini süsleyen erkeksin falan ama beni bunlar etkilemez. Etkilemek istiyorsan da dürüst olman ve şu kaba davranışlarına son vermen gerek. İstemiyorsan da bırak yoluma gideyim karşıma çıkıp durma."

"Göksu ben sana aşığım."

Neeeeeeee! 

Ne bu şimdi?? Ne dedi bu adam? Yine mi kafamı karıştırıyor? Kaskatı kesilmiştim. Ne diyeceğimi bilmiyordum. 

"Dürüst olmamı istemiştin." dedi ve bir şey dememe izin vermeden dudaklarımdaki sıcak dudaklarını hissettim. Kendimi biraz ana kaptırdıktan sonra onu kendimden uzaklaştırıp eve doğru yürüdüm ve kendimi direk yatağıma attım. 

Ne oluyordu bana??? 

Kırmızı ArabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin