Okul bahçesinin kuzey bölgesindeki çardakta oturuyordu küçük grup. Küçük kelimesi sizi yanıltmasın. 6 kişilik gürültülü bir oğlan grubuydu bu. En küçükleri telefonuna gömülmüş oyun oynuyordu, en zekileri kitabını okumakla meşguldü. En yavşakları kendi aralarında insanları 10 üzerinden değerlendirmekle ilgilenirken diğerleri de sohbet ediyordu.
"Renjun-ah. Sizin sınıfta çilli, nefes kesici güzellikte, yabancı bir öğrenci var mı? Tipine bakınca sesi dublaj gibi duruyor hani."
Renjun rahatsız olmuştu. Kitap okurken bir şey sorulmasından hoşlanmıyordu. Konuşmak istiyor olsaydı konuşurdu zaten. "Evet Jaemin. Bizim sınıfta."
Jaemin aldığı cevabı beğendi ve gülümseyerek Renjun'un yanına oturdu. Çocuk ise ne bakışlarını kitabından ayırdı ne de bir tepki verdi. Jaemin her zamanki uyuz edici tavırlarıyla ona iyice sokuldu ve bu yeni çocuk hakkında bir şeyler öğrenmeye çalıştı.
"Adı ne? Nereliymiş? Hiç benden bahsetti mi? Ne zamandır Kore'deymiş? Sesi doğuştan öyle miymiş yoksa hasta mıymış? Renjun bana bak da cevap ver!"
Renjun gözlerini devirdi. Kaldığı sayfayı belirtmek için kağıdın ucunu biraz kıvırdı ve kitabı kapattı. "Adı Felix. Avustralyalı. Hayır, çocukla konuşmadık aptal. Sadece sınıfa kendini tanıttı. İki senedir buradaymış. Sesi doğuştan böyleymiş ve bu tuhaf bir şey değil geri zekalı. Ayrıca senin gözüne kestiğin herkesi bana sormandan bıktım."
"Yah, Renjun. Sen zekilerin sınıfındasın. Zekiler nedense bizim gibi aptallardan daha güzel. Ayrıca onu kantinde gördüm yani sınıfını bilmiyordum bile!" Jaemin yediği hakaretleri sindirebilmek için çocukluk arkadaşının yanına gitti somurtarak. Renjun ise kitabına döndü.
"Jeno... Renjun bizden daha zeki olduğu için mi bu kadar acımasız yoksa karakteri mi böyle? Yani, bana durmadan aptal diye bağırmasa ona yürüyebilirdim. Gayet hoş." dedi hayal kırıklığı içinde.
"Jaemin... Yavşaklığın da bir sınırı var be kardeşim. Bu çardağın dışındaki herkese yürüyebilirsin. Bak şu bankta oturanlardan birine mesela." Birkaç metre ötelerindeki bankı gösterdi. 3 kişi oturuyordu. 2 kişi ise tepelerinde dikiliyordu. Jaemin dikkatli bakınca Felix'in de o bankta oturduğu gördü. Çardaktaki herkesin dikkatini kendine çekmek için bağırdı.
"Bana şans dileyin! Özellikle sen Mark hyung, sen şans dileyince hep numaralarını alıyorum." Mark'a göz kırpıp uzaklaştı. Mark arkasından iyi şanslar diye bağırdıktan sonra. Donghyuck'u dinlemeye döndü. Jisung, Chenle ve Renjun ise bıkkınlıkla göz devirdi.
Jaemin kendinden emin bir şekilde banka yaklaştı. Gülümseyerek selam verdi. Daha sonra herkesi gözden geçirdi. İki kişinin yüzü fazlasıyla tanıdıktı fakat nereden tanıdığını bilmiyordu.
"Ne oldu, Na Jaemin? Hangimizi beğendin?" Fazlasıyla tanıdık gelen hoş çocuk söylemişti bunu. Jaemin panikledi. Bunun için gelmediğini gösterme ihtiyacı hissetti. Kocaman gülümsedi.
"Hm? Ben sadece selam vermek ve hepinizle tanışmak istedim, Kim..?" Adını hatırlamaya çalışıyor gibi yaptı. Çocuk kendisine soyadıyla seslenmişti. Jaemin de soyadıyla seslenip onu tanıyor gibi görünmek istemişti. Ancak soyadını kafadan sallamıştı ve tutmazsa ayvayı yemişti.
"Kim Seungmin. Aynı sınıftayız Jaemin. Aptal..." Yanında dikilmekte olan sincaba benzeyen çocuk Seungmin'e dirseğini geçirdi. Kulağına nazik olmakla ilgili bir şeyler mırıldandı. Daha sonra gülümseyerek Jaemin'e döndü ve elini uzattı.
"Ben de Han Jisung. Aynı sınıftayız ama ben genelde hasta olup okula gelmiyorum. Ya da derste uyuyorum. Bu yüzden beni tanımıyor olman çok normal."
"Memnun oldum. Oh! Bizim de bir Jisung'umuz var. Şuradaki çardağı görüyor musunuz? Kulaklık takmış telefonuyla oyun oynayan sarı kafalı bir çocuk var. O da bizim Jisung."
Oturmakta olan sevimli bir çocuk gülümsedi ve diş telleri ortaya çıktı. Teller her nasılsa onu olduğundan da tatlı gösteriyordu.
"Hey! Park Jisung'u tanıyorum. Bizim sınıfta. Çok zeki bir çocuk ama bizimle hiç konuşmuyor. Biraz çekingen mi sanki, Jaemin hyung?"
Jaemin ağlamaklı bir ifade ile baktı şirin çocuğa. "Maknaeleri değiş tokuş edebilir miyiz? Jisung oyun söz konusu değilse bizi görmezden geliyor ve bana hiç hyung demiyor."
Jeongin ayağa kalkıp Jaemin'e sarıldı. "Üzülme hyung. Bizimle takılsana? Ben sana hep hyung derim." Jaemin herkesin tepkisini inceledi. Seungmin ve adını bilmediği olağanüstü yakışıklı çocuk sinirli gibiydi. Jisung ve Jeongin ise bu fikri çok beğenmişti -Jeongin'in fikriydi zaten, beğenmese saçma olurdu.- Felix ise çekinmiş gibiydi. Felix'in dikkatini çekmek için ona yönelik konuştu.
"Çilli güzel beni istemiyor gibi. Eğer öyleyse gidebilirim. Rahatsızlık vermek istemem."
Felix başını kaldırıp gülümsedi. Jaemin ona bir kez daha vuruldu. "Benim için sorun değil. Bizimle takılman hoşuma gider. Eğlenceli görünüyorsun. A-ama Hyunjin pek memnun görünmüyor." Felix yanındaki yakışıklıya göz ucuyla baktı. Onun sert bakışlarıyla karşılaşınca başını eğip parmaklarıyla oynamaya başladı. Yakışıklı çocuk sert bakışlarını bu sefer de Jaemin'e çevirdi.
"Jaemin. Toz ol şuradan." Jaemin bir süre ona bakıp düşündü. Hyunjin ismi de pek tanıdıktı. Hatta o kadar çok duymuştu ki. Herkesin dilindeydim Yüzüne geniş bir sırıtış yerleşti Jaemin'in.
"Hyunjin sensin yani. Benimle karşılaştırılan Hwang Hyunjin. Hakkını vermem lazım. Beni geçebilecek kadar iyisin aslında. Ne yazık... İkinci olmak kaderinde var demek ki."
Felix Hyunjin'i kolundan tuttu ve ayağa kalkıp fiziksel bir tartışmaya dönüşmesini engelledi. Jeongin ise Jaeminin koluna girip onunla beraber çardağa yürüdü. Jaemin bu sefer de Jeongin'e baktı. Renjun yardımcı olamıyorsa Jeongin olabilirdi.
"Hyunjin ve Felix çok mu yakın?" diye sordu.
"Evet, biraz. Neden sordun?"
"Sanırım kıskandım."
"Niye ki hyung?" Çardağa bir iki adım kalmıştı Jeongin meraklı bir ses tonuyla bunu sorduğunda.
"Çünkü sanırım Felix'ten hoşlanıyorum."
Çardaktaki herkes donakaldı ve bakışlarını Jaemin'e dikti.
----------
şimdi kısa bir yazar notu.
bir nct dream-stray kids fici yazmayı hep istiyordum. genellikle 00 line üzerinden falan dönecek, arada sunbae minho-chan gelip herkesi düşürecek, hyunlixmin aşk üçgeni olacak, jisunglar birbirine karışacak falan.
şu an belli bir shipim var, yüce jaelix
diğer shiplere zamanla karar vereceğim/z.
ayrıca mark ve woojin de dahil çünkü bunu yazmayı planladığımda ikisi de gruplara dahildi........
neyse sonunda yazabildiğim için mutluyum, lütfen arkadaşlarınıza vs. yayın ve bol bol sevgi gösterin (sevgi derken yorumu kastediyorum POEWRIEOWPIORIEOWIROEI)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
endless dream// nct dream x skz
Teen Fiction16 genç nasıl oldu da birdenbire bu kadar karmaşık bir duruma düştü? Fizik sorusu çözerken bile bu kadar zorlanmayan Renjun bunu anlamakta fazlasıyla zorlanıyordu. "Hepiniz bir avuç ergensiniz ve fazla değer veriyorsunuz. Ben kütüphaneye gidiyorum."