Jaemin heyecanlıydı. Zil çaldığı gibi koşturarak Felix'in sınıfının önüne gitti. Onun çıkmasını bekledi. Yerinde duramıyordu, hatta neredeyse olduğu yerde zıplayıp duruyordu. Kapı açılıp öğrenciler çıkmaya başladı, yanından geçenler Jaemin'e bakışlar atıp yollarına devam ediyordu. Bazıları onu desteklerken bazıları acıyordu. Jaemin başını uzatıp içeriye baktı. Çantasını toplamakta olan Felix'i görünce gülümseyerek el salladı ve seslendi.
"Hey! Felix!"
Onu gören Felix'in yüzü aydınlandı. Hemen çantasını doldurup sırtına taktı ve yanına geldi. Hyunjin bugün okula gelmediği için şanslıydılar. Yoksa o kesin olay çıkartırdı.
"Gidelim?" dedi gülümseyerek. Öyle güzel gülümsüyordu ki Jaemin bir süre donakaldı. Sonra başını sallayıp yürümeye başladı.
Okuldan çıkana kadar çekingenliğini atamadı ikili. Aralarındaki sessizlik bir süre daha sürdü. Jaemin bakışlarını yoldan çekip ona yöneltti. Onu yan yana yürürken, bu mesafeyle görmek bambaşka bir histi. Felix utanmıştı ancak belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Daha fazla dayanamayıp ona döndü.
"Önüne bakmazsan bir direğe çarpacaksın." Göz göze gelince ikisi de durdu. Yürümeyi bırakıp birbirlerine baktılar. Felix daha da kızarıyor, Jaemin'in gözleri hayranlıkla parlıyordu. Birinin geçmek için onların bu rüya gibi anını bölmesinden sonra kendilerine geldiler. Jaemin elini ensesine götürüp bakışlarını kaçırdı. Felix de başını eğdi.
"Haklısın. Dikkatli olmam gerekiyor. Çok doğru söyledin." Dedi Jaemin. Sonra yola devam etti. Felix de peşinden yürümeye başladı. Bu kadar mükemmel bir yüzü olduğunu fark etmemişti. Hyunjin ile kıyaslayınca daha farklı bir havası vardı. Neden onunla kıyaslıyordu ki? Başını sallayıp Hyunjin düşüncesinden kurtulmaya çalıştı. Gerçek Hyunjin şimdilik onları rahatsız etmiyor olsa da kafasındaki şimdiden harekete geçmişti.
Kafasındaki saçma düşünceler yüzünden dikkati dağılmıştı ve önüne bakmıyordu. Ayağının kaldırım taşına takılmasıyla düşecek gibi oldu. Jaemin onu yakalayıp endişeli bir şekilde baktı.
"Sen iyi misin?" (klişe wattpad klasiği arkadaşlar, bu sahnelerin olması gerekiyordu PEWEPWOEPWOEPWO)
Felix gülümsedi. "İyiyim. Sana diyordum ama kendim düşmek üzereydim. Teşekkür ederim." Jaemin güldü. Kolunu elini omzuna koyup yürümeye devam etti.
"Böyle yürürsek daha güvenli olacaktır. İkimiz için de."
Felix beklemediği hareketi karşısında biraz şaşırsa da sonra gülümseyerek devam etti. Aralarındaki çekingenliği böyle kırabileceklerini düşündü.
"Neler yapmaktan hoşlanırsın Jaemin-shi?" Diye sordu başını kaldırıp ona bakarak.
"Düşüneyim... Havalı şeyler söylemek isterdim ama herhangi bir ergenin yaptığı şeyler hoşuma gidiyor. Oyun oynamak, film izlemek, arkadaşlarla takılmak, müzik dinlemek. Sen?"
"Kitap okumak, film izlemek gibi şeyler işte. Ben de sıradan biriyim, senin gibi." Güldü. "Oh,bir de. Sana hep aptal diyorlar. Neden? Aptal görünmüyorsun aslında."
Jaemin'in başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldu. "A-aptal olduğumdan değil... Notlarım düşük çünkü çalışmayı sevmiyorum, sıkılıyorum. Çalışmayınca da anlamıyorum. Ayrıca onlar bana hakaret etmeyi seviyorlar."
Felix güldü. Jaemin içinden 'Bana aptal diyen kişi sen olsan en güzel aşk sözlerinden biri gelirdi.' diye geçirdi. Bu sevimlilikte birinin kötü niyetle bu kelimeyi söylemesi imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
endless dream// nct dream x skz
Novela Juvenil16 genç nasıl oldu da birdenbire bu kadar karmaşık bir duruma düştü? Fizik sorusu çözerken bile bu kadar zorlanmayan Renjun bunu anlamakta fazlasıyla zorlanıyordu. "Hepiniz bir avuç ergensiniz ve fazla değer veriyorsunuz. Ben kütüphaneye gidiyorum."