Bir öğle tenefüsüydü. Jaemin ve Hyunjin yemekhanenin iki farklı ucundan yemeklerini almış, arkalarında arkadaş grubuyla masa arıyordu. Jaemin gözüne kestirdiği tamamen boş, uzun masaya ilerledi. O sırada Hyunjin ile göz göze geldiler. Hyunjin de aynı masayı hedefliyordu. Daha hızlı yürümeye başladılar. Artık bir yarışa dönüşmüştü. Jaemin'e ayak uyduramayanlar ve Hyunjin'in hızında yürürse yemeğini dökecek olanlar yavaş yürüyerek onları takip etmeye devam ediyordu.
Hyunjin ve Jaemin masaya ulaşıp aynı anda tepsilerini masaya koydular. Bağırmaya başladılar.
"Önce ben geldim! Biz oturacağız burada! Gidin şuradaki masaya oturun." Dedi Jaemin.
"Hayır önce ben geldim. Oyunbozanlık yapmayı bırak ve güzel masamızdan git. Hadi ikile!" Diye cevap verdi Hyunjin.
Diğer birinci ve ikinci sınıflar da gelmişti. İkinci sınıflar kavgayı nasıl ayıracaklarını düşünmeye çalışıyordu, birinci sınıflarınsa öyle bir niyeti yoktu. Jisung telefonuna bakıyor ve ilgilenmiyordu, Jeongin ise korkuyla bakıyor ve ne tarafa kaçacağını düşünüyordu.
"Burası en iyi masa ve tamamen boş. Biz oturacağız." Diye devam etti Jaemin. Hyunjin bir şey söylemedi, sadece ellerini sertçe masaya vurdu ve psikopatça sayılabilecek bakışlar atmaya başladı.
Chenle korkuyordu. "Jaemin, şuradaki masaya geçebiliriz. O-orası daha sakin." diyerek onu ikna etmeye çalışsa da Renjun elini omzuna koyup başını iki yana sallayıp vazgeçmesini söyledi. Jaemin ve Hyunjin'in nefret dolu bakışmaları devam ederken bir şeyler düşündü. Kendi kendine zaferle gülümsedikten sonra tepsisini masaya koydu, oturup yemeye başladı.
Herkes ona tuhaf tuhaf bakıyordu, özellikle Hyunjin. Renjun umursamadan yemeğine devam etti. Başını kaldırıp Felix'e baktı. Bir süre bakıştıktan sonra Felix yüzünde ciddi bir ifadeyle Renjun'un karşısına oturdu. Tıpkı onun gibi yemeğini yemeğe başladı.
"Lix, ne yapıyorsun?" diye kısık sesle sordu Hyunjin.
"Kocaman masa. Neden birlikte yiyemeyelim ki?" dedi Felix. Renjun devam etti lokmasını yuttuktan sonra.
"Ayrıca siz iki inatçı keçi bütün teneffüs kavga etseniz de bir sonuca ulaşamayacaksınız. Yemek yememiz gerekiyor. Birlikte yemek bizim için sorun olmaz. Değil mi?" Hepsi birbirine baktı. Bir süre boş boş bakıştıktan sonra herkes sessizce masaya oturdu. Hyunjin ve Jaemin arasında mesafe olması için aralarına oturdular. Böylece yaşanabilecek ikinci bir kavgayı önlemiş oldular. Jaemin, Seungmin, Jeno, Han Jisung bir tarafta sohbet ediyor, arada Renjun da onlara katılıyordu. Çünkü Seungmin'in notlarının iyi olduğunu duymuştu ve potansiyel rakiplerini tanımak istiyordu.
"Jisung-ah, kaçırdığın dersleri nasıl toparlıyorsun? İki gündür yoktun yine." diye sordu Jeno ağzına kocaman havuç dilimlerinden atmadan önce.
"Seungmin bana notları verip dersi anlatıyor." dedi neşeyle. "Seungmin çok iyi bir öğretmen. Zaten öğretmen olmak istiyor!"
"Jisung, kes sesini. Lütfen." Seungmin bu tarz övülmelerden hoşlanmıyordu. Utandığından mı yoksa sinir olduğundan mı belli olmuyordu.
"Seungmin! Bize de ders anlatsana." Dedi Jaemin bir hevesle. Seungmin sırıttıp ters ters baktı.
"Çalışkan, zeki ve iyi biri olmam enayi olduğum anlamına gelmiyor Na Jaemin."
Jeno içmekte olduğu meyve suyunu püskürtüyordu. Han Jisung'un lokması boğazına kaçmıştı, öksürüyordu. Renjun ise başını diğer tarafa çevirmiş gülüyordu. Oysaki Jaemin şoka girmişti.
"A- Ben- N-" Kelimenin tam anlamıyla dumura uğramıştı. Jeno da gülmemek için kendini zor tutuyordu. Renjun onu sarsarak kendine getirmeye çalıştı. Jeno ise bu halinden faydalanıp tepsisindeki tatlıyı aldı.
O sırada masanın diğer ucunda Chenle, Felix, Park Jisung, Hyunjin, Jeongin, Donghyuck sohbet ediyordu. Daha doğrusu Jisung yemeğini yiyor, Jeongin ona bir şeyler anlatıyor, Chenle onun Jisung'a anlattıklarını dinliyor, Hyunjin sinirli sinirli Jaemin' bakıyor, Donghyuck ve Felix kendi arasında başka bir şeyler bahsediyordu. (10 numara ortam olduğundan kafanızda güzel canlansın istiyorum hep ondan)
"Sonra birdenbire öldü! Ama ben zaten spoiler yemiştim. O yüzden çok şaşırmadım. Ama çok fena öldü Jisung!" Jeongin heyecanlı heyecanlı izlediği animeden bahsediyordu. Jisung arada 'hmhm' tarzında sesler çıkarıyordu.
"Jeongin-ah, yemeğini de ye arada." Chenle gülerek söyledi. Sonra biraz da Dong ve Felix'in sohbetini dinlemeye karar verdi. Zaten Donghyuck çok gürültülü olduğundan kolayca duyuluyordu sohbetleri.
"Sen de evde oturmayı sevmiyorsun demek! Ben de sevmem. Hatta nefret ederim! Ama Chenle'nin evine gitmek hoşuma gidiyor. Cıvıl cıvıl bir evi var, hem kedi sahiplendi! O kadar minik ve tatlı ki! Bir gün birlikte Chenle'nin evine gitmek ister misin? Çok sevecen bir annesi var. Seni güzelce doyurur, eve götürmen için yemek kapları hazırlar. Bazen de çikolata verir uğurlarken. Ah... keşke sizde yaşasam Chenle. Ama o zaman evden ayrılmadığım için çikolata alamam! Of... Neyse iyi ki yakın oturuyoruz."
Chenle her ne kadar araya girip bir şeyler söylemek istese de Donghyuck'un çenesi düşmüştü bir kere. Felix'e yaklaşıp kulağına fısıldadı.
"İstersen sen de gelebilirsin. Pilav da annem de seni çok sevecektir. Bir de kocaman bahçemiz var. Donghyuck en çok orayı seviyor."
Felix gülümseyerek teşekkür etti. Hala konuşmakta olan Donghyuck baktı, daha sonra bütün masaya göz gezdirdi. Bu manzarayı hep görebilmeyi diledi. Kalabalık ve hayat dolu bir arkadaş grubu. Yüzünde bir gülümsemeyle bakarken Jaeminle göz göze geldi. Utanarak başını eğdi.
O sırada dersleri uzun sürdüğü için geç çıkmış iki kişi ellerinde tepsileriyle masa yaklaştı.
"Mark hyung!"
"Changbin hyung!"
İki grup aynı anda büyüklerine seslendi. Changbin tepsisini masaya koydu ve mutluluktan ağlıyor numarası yaptı. Mark ise hayretle bakıyordu. Aynı şekilde masaya tepsiyi bıraktıktan sonra onları alkışlamaya başladı.
"Woa... Hepinizi bir arada göreceğim aklımın ucundan geçmezdi." dedi Mark.
"Senin aklın olmadığı içindir hyung!" Bazıları Jaemin'in söylediğine gülerken Renjun kafasına geçirdi.
"Sanki sen çok zekisin. Salak." Bu sefer herkes gülmeye başladı.
O sırada masadakilerin çoğu içinden aynı şeyi geçiriyordu. Keşke, hep böyle olsak.
--
aşırı eğlendim yazarken
böyle bir araya gelseler aşırı iyi olur dediğiniz kişileri söyleyin ayrıca
kafamda son sınıflar olan mark ve changbin'in yanına mezunlar olan minho, woojin ve chan'ı eklemek var. kopacaklar birlikte oh.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
endless dream// nct dream x skz
Teen Fiction16 genç nasıl oldu da birdenbire bu kadar karmaşık bir duruma düştü? Fizik sorusu çözerken bile bu kadar zorlanmayan Renjun bunu anlamakta fazlasıyla zorlanıyordu. "Hepiniz bir avuç ergensiniz ve fazla değer veriyorsunuz. Ben kütüphaneye gidiyorum."