4. the one with pilav

407 64 35
                                    

Renjun kitabının son sayfalarını okuyordu. Bitmesini istemediği için iç çekerek kitabını kenara koydu. Çardağın diğer tarafında oturan grubu dinlemeye başladı. Donghyuck ve Jeno oturuyor, Chenle'nin anlattıklarını dinliyordu. Renjun kitabına odaklandığında etrafı duymazdı, bu yüzden neyden konuştuklarını bilmiyordu. Her zamanki gibu oyun oynayan Jisung'un yanından kalkıp onların yanına oturdu.

"Hey, neyden bahsediyorsunuz?" diye sordu gruba.

"Chenle bir kedi bulmuş. Onu anlatıyor. Çok sevimliymiş. Of! Keşke alerjim olmasaydı. Onu kucağıma almak isterdim." diye özetledi ve yorumunu ekledi Jeno. Çok sevmesine rağmen alerjisi vardı hayvan tüyüne.

"Bugün okul çıkışı evime gelip onu görmek ister misin Renjun? Pilav o kadar şirin ki!" coşkuyla, gözleri ışıltılar saçarak söyledi bunları Chenle. Renjun'un onu bir an önce görmesini istiyordu.

"Bugün mü? Ah... Bugün kütüphaneye gitmem gerekiyor." Renjun elini mahçup bir şekilde ensesine götürdü. "Üzgünüm..."

Chenle üzülmüştü. Ancak daha sonra da tanıştırabilirdi onu minik kedisiyle.

"Olsun. Bir ara ders çalışmaya gelirsin, o zaman görürsün." Gülümsedi.

Renjun olumlu şekilde başını salladı. O sırada Jaemin uykulu uykulu çardağa geldi. Jisung'un yanına oturdu.

"Jeno-ya! Niye beni uyandırmadın? Kantinde sevdiğim sandviç kalmamıştı. Aç kaldım." Huysuzlandı Jaemin. Jeno ise gülümseyerek yanındaki streç filme sarılı sandviçi onun kucağına attı. Uykusu açılan Jaemin, yüzünde gülücükler açarak sandviçine sarıldı.

"O kadar mutluyum ki daha da mutlu olmam imkansız. Size meydan okuyorum. Beni daha mutlu edebilirseniz yarın size sandviç ısmarlayacağım!"

Chenle heyecanla elini kaldırdı. Jaemin öğretmen edasıyla ona söz verdi.

"Bu akşam Itaewon Class'ın yeni bölümü var."

Jaemin başını salladı. "Yeterli değil. Sen dene Donghyuck hyung."

"Eeeeeehh- bende bir şey yok ki? Renjun?" diyerek topu Renjun'a attı Donghyuck. Renjun zaferle gülümsedi. Ayağa kalktı.

"İnanılmaz mutlu olacaksın, garanti ediyorum. Ama önce herkesin önünde bana kitap sözü de vermeni istiyorum. Sandviç kesmez beni. Çok güzel bir haber."

"oooOOOOO!" Herkes onun söyleyeceği şeyi merak etmiş, heyecanlanmıştı.

"Söz ulan! Hangi kitabı istersen. Söyle artık."

"Bugün Felix bana seni sordu. Ben de senin ona aşık olduğunu, ilk defa biriyle bu kadar ilgilendiğini söyledim. Bayağı sevinmiş göründü. Hatta utandı diyebilirim. Yanakları pembeleşmişti." Renjun sırıtırken Jaemin'in ağzı kulaklarındaydı. Sevinçle bağırarak zıpladı. Tek tek herkese beşlik çaktı.

"Sonunda be! Düşüyor bana! Düşecek demiştim size değil mi? DEMİŞTİM DEĞİL Mİ? BEN DEMİŞT-" Renjun onu susturdu.

"Şuradaki çocuk niye buraya bakıyor?" diye sordu. 

İlgi birdenbire Jaemin'den çardağın girişinden birkaç adım uzakta içeriyi gözleyen Jeongin'e çekildi. Jeongin herkesin kendisine bakmasıyla telaşa kapıldı. Sapık sanılmak istemiyordu. Ara sıra Jeno hyunguyla karşılaşınca selamlaşıyordu, Chenle hyunga soru soruyordu. Jaemin hyungu da onu sevmiş görünüyordu ancak onlar için gelmemişti. Yaklaştı ve gülümsemeye çalıştı.

"Merhaba hyunglarım~ A-acaba Park Jisung'la konuşabilir miyim?"

Jeno ve Jaemin birbirine baktı. Telepatik bir konuşma yaptıktan - ya da en azından aynı şeyi yapmayı düşündükten- sonra ayağa kalktılar. Biri Jisung'un kulaklığını çıkarıp telefonunu elinden aldı, diğeri ise onu ayağa kaldırıp çardağın girişine itekledi. Jisung ne olduğunu anlamadan Jeongin'le karşı karşıya gelmişti.

"Biraz konuşabilir miyiz Jisung?" Diye sordu Jeongin. Daha sonra Jisung'la birlikte oradan uzaklaştılar.

Renjun onlara boş boş baktı. "Niye yaptınız bunu? Anlamadım. Kimdi o çocuk ayrıca? Tanıdık geliyordu."

"Jeongin buraya geliyor arada. Jisung'un sınıfından. Hatırlamıyor musun? Yahh... Kitaplara bakmaktan bizleri unutuyorsun." Diye ikinci kısmı açıkladı Jeno önce. Gerisini Jaemin'e bıraktı.

"Neden yaptığımıza gelirsek... sonunda biri Jisung'la arkadaş olmaya çalışıyor. Zavallıcık zeki, yakışıklı falan ama çok antisosyal. Bizden başka arkadaşı yok ve bizi de pek sevdiğini söylenemez. Jeongin'le arkadaş olsunlar istiyoruz." Yaptığıyla gurur duyuyordu. Renjun'un da onları yaptıkları bu 'hyung davranışı' için öveceklerini düşünüyorlardı.

"Anladım..." Renjun Donghyuck'a döndü. "Mark hyung nerede biliyor musun? Fizik sorularımı çözebilir belki."

Donghyuck ona kantine bakmasını söyleyince kalkıp kitabını aldı Renjun. Sonra küçümseyici bakışlarını Jaemin'e yöneltti.

"Ayrıca antisosyal değil, asosyal. Aptal..." Çardaktan çıkıp kantine gitti Renjun, herkesi arkada bırakarak.

 Jaemin ve Jeno ise hayal kırıklığına uğramıştı. Renjun, yaptıkları bu düşünceli davranış hakkında hiçbir şey söylememişti.

"Ha?! Yine bizi övmedi. Hatta seni çok fena gömdü Jaem. Oysa ki bu kez 'Sonunda şu çocuğa hyungluk yapıyorsunuz.' diyeceğinden emindim..." Jeno yüzünü buruşturdu.

Chenle güldü. "Bu tam da onun söyleyeceği bir şey. Oh! Jaemin! Sana yeni kedimden bahsetmedim değil mi?"

Çardakta sohbet yeniden başlayadursun, Jisung ve Jeongin yeterince uzaklaşmıştı.

"Kimya dersi için grup buldun mu?" diye sordu Jeongin.

"Evet."

"Peki... Biyoloji için eş buldun mu?"

"Evet. Chanhee ileyim."

Jeongin'un yüzü düştü. "Oh... Şey, peki-"

"İngilizce için eşim yok." Jisung sesini kesip söyledi. Kendisinden çok daha kısa olan sınıf arkadaşı hariç her yere bakıyordu. İnsanların yüzüne bakamazdı zaten uzun süre.

"Ama ben İngilizcede kötüyüm. Ve Bayan Lee dedi ki-"

"Evet, biliyorum. İyi olan kötü olana öğretsin."

"Tam olarak öyle demedi. Yardım etsin dedi." Jeongin'in keyfi yerine gelmişti. Sözünün kesilip durması hariç, onunla iletişim kurabilmek güzeldi.

"Bir şey öğretmeyi beceremiyor. Ben öğretebilirim. Eş olalım."

"Gerçekten mi? Benimle uğraşmak sorun olmayacaksa... tamam. Birlikte çok çalışalım Jisung!" Jeongin'in yüzünde kocaman bir gülümseme vardı şimdi. Jisung hafifçe gülümseyip arkasını döndü.

"Söyleyeceklerin bu kadarsa ben geri dönüyorum."

"HmHmm. Bu kadardı. Sınıfta görüşürüz Jisung!"

Buna inanamıyordu Jeongin. Sonunda ona ulaşmayı başarmıştı. Herkes onun yalnız olmayı sevdiğini söylese de Jeongin onun içten içe bir arkadaşa ihtiyacı olduğunu biliyordu. Sonunda onun arkadaşı olabilirdi. Hoplaya zıplaya Seungmin hyungunun yanına, iyi haberi vermeye gitti.

--

aşırı şirin bir bölüm oldu

ama elimde başka bölüm yok yani oturup manyak gibi bölüm yazmam lazim PEOEPOEEPOWEPOWPEOWO

endless dream// nct dream x skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin