~ÖZLEM MESELESİ~

140 34 41
                                    


Betül genellikle spor salonu olarak kullandıkları özel mekâna gelmiş sessizliğin tadını çıkara çıkara kum torbasıyla ilgileniyordu. Uzun zamandır hem spor yapmaktan uzak kalmıştı hem de paslanmış hissediyordu. “Ege nerde kaldın ya?” diye söylendi Betül kum torbasından sıkılmış bir şekilde.

“Geldim... Geldim” diye mırıldandı Ege arka odadan çıkıp çevrili mindere doğru yürüdü. Poyraz arabasını park edip spor salonunun girişine geldi parmak izi okuyucusuna parmağını okutup açılan kapıdan içeri girdiğinde merdivenlere yöneldi. Merdivenlerden aşağıya inip soyunma odalarının olduğu bölüme doğru ilerledi. Betül minderde Ege’yle kapışıyordu. “Sen bir de paslandım falan diyordun bu mu paslanmış halin ya? Duman ettin beni” diye söylenirken Ege minderin kenarındaki tabureye oturmuştu bile.

“Söylenme... Ne çok söylendin ben yine avans verdim sana dua et valla” diye mırıldandı Betül gülerken.

“Avans tanıyan halin buysa Allah masadakilerin yardımcı olsun kuzen” diye mırıldandı Ege gülerek.

“Bak ya nasıl uğraşıyorsun benimle?”

Ege “Uğraşırım tabi kızım kaç tane kuzenim var benim senin gibi deli dolu” diye mırıldanırken bakışları odanın girişine kaymıştı. “Geldi seninki”

Betül “Benimki kim ya?” diye mırıldanırken kafasını hafifçe çevirdiğinde beklediği kişiyi görmüş ve umursamadan başını geri çevirmişti.

“Kardeşim hoş geldin ”

Poyraz “Bildiğin gibi işte ne olsun sen?” diye cevapladı Ege’nin sorusunu.

“İyi bende bizim deliyle uğraşıyorum ringe serdi yine beni”

Poyraz bakışlarını kendi halinde kum torbasıyla uğraşan Betül’e çevirdi. “Bilmez miyim?” diye mırıldandı kendi kendine.

“Neyse millet ben duşa gidiyorum sonra da kaçarım bilginize olsun”

“Görüşürüz” diye mırıldandı Betül Ege’nin bu söylediğine karşılık ve kaldığı yerden devam etmeye başladı kum torbasıyla sürdürdüğü dövüşüne. Poyraz da bandajları eline dolayıp kum torbalarından birine geçti... Tam Betül’ün karşısındaki kum torbasına geçmişti sanki başka kum torbası kalmamış gibi. Ortamda tam bir ölüm sessizliği yaşanıyordu ama kimse ölmemişti. Betül üzerinde gezinen bakışları farkındaydı. Geldiği ilk andan beri Poyraz’ın onu izlediğini farkında olmamak imkânsızdı. Kum torbasını yumruklarıyla dövmeyi sonlandırdı. Eline doladığı bandajları çıkartmaya başlarken salonun çıkışına doğru ilerledi.Soyunma odasına girip spor için hazırlanan çantasından bornozunu alıp duşa kabinlerin olduğu tarafa doğru ilerledi. Bornozunu asıp sıcak suyu açarken üzerindeki kıyafetlerden kurtulduktan sonra sıcak suya bıraktı kendini. Üzerine dökülen her bir su damlası aklındaki düşüncelerin sesli işaretleri gibi hissettiriyordu kendini. Banyodaki işlerini hallettikten sonra bornozuna sarınıp soyunma odasına doğru ilerledi.  Çantasından çıkardığı V yaka krem saten bluz ve dar paça koyu mavi bir pantolonu üzerine geçirdi. Islak saçlarını havluyla sarıp suyunu aldırdıktan sonra birkaç tarak darbesinden sonra omuzlarına salınmasına izin verdi. Diğer hazırlıklarını da tamamlayıp odadan çıkıyordu ki Poyraz’la karşılaştı.
“Bitti mi spor?”

“Bitti seninde bitmiş” diye mırıldandı Betül.

“Öyle” deyip mırıldandı Poyraz.

“Neyse ben gideyim sen de dolaşma böyle hasta olursun” diye mırıldanırken koridora çıkmıştı ki Poyraz sesini duydu.

“Bir kahve içelim mi?”

“Melis’e sözüm var belki daha sonra”

“Anladım belki daha sonra” diye tekrarladı Poyraz kendisine söylenenlerin bir kısmını. Betül salonun çıkışına doğru ilerlerken Poyraz da spora devam etmek için salona geri döndü. Betül, Melis’in mekânı olan Lydia’ya geldi, arabasından indi.

NÂR-I DÜZÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin