Betül, hafif bir mırıldanmayla başını karnına yaslamış kendi halinde söylenen genç adamın kumral saçlarına götürdü parmaklarını. Bir zamanlar en sevdiği şeydi genç adamın kumral saçlarını karıştırıp oynamak... Gerçi hala en sevdiği şeyler arasındaydı ama işte bunca yaşanan şeyden sonra bazı şeylere cesaret edemiyordu demek ki insan.Parmaklarını genç adamın saçlarından çekip burnuna götürdü, kokusunu içine çekti.Betül "Poyraz" diye mırıldandı sakin ama yorgunluk dolu bir sesle.Poyraz kulaklarına dolan fısıltıyla başını yasladığı yerden kaldırıp baktığında uyanmış gece siyahı gözleriyle onu izleyen genç kadını gördüğünde yüzüne yayılan gülümsemeyle mırıldandı.
"Betül... Canım açtın gözlerini sonunda... Şükürler olsun" diye mırıldandı sevinçle. Sevdiği kadının gece siyahı gözlerini açtığını görmüştü ya dünyalar onun olmuştu, omuzlarından önce kalbindeki ağırlık uçup gitmişti bir anda.
Genç kadın yorgun bir sesle "Nerdeyiz biz?" diye mırıldandı merakla.
"Şile'deki evdeyiz... Hastanede kalmanı istemedim" işte cevapladı genç kadını.
"Başım... Başım çatlıyor" diye mırıldandı Betül serum takılı olan elini başına yaslarken.
"Ben hemen hemşireye çağırıp geliyorum" deyip yatağın kenarından kalktı ve odadan çıktı. Saniyeler sonra geri döndüğünde genç adam yanında sözünü ettiği hemşireyle geri gelmişti odaya.
"Betül Hanım, nasıl hissediyorsunuz kendinizi?" diye sordu merakla serumunu kontrol ederken.
"İyiyim ama başım çok ağrıyor"
"Kazada başınızı çarpmışsınız bundan kaynaklı artı bir de narkoz etkisi... Şimdi ben hafif dozda bir ağrı kesici yapacağım size" diye karşılık verirken ampuldeki ilacı şırıngaya çekip seruma enjekte etti.
"Bu sizi bayağı rahatlatacaktır... Merak etmeyin bebeğe bir zararı olmaz... Şimdi biraz dinlenmeye çalışın... Ben yine gelirim" diye mırıldandığında Betül duyduğu kelimenin şaşkınlığıyla mırıldandı.
"Ne... Ne bebeği?" diye mırıldanırken bakışları Poyraz'ın tebessümle onu izleyen bakışlarını yakalamıştı.
"Ben yine gelirim" diye mırıldanıp odadan çıktıktan sonra Poyraz, aradaki mesafeyi adımlayıp yatağın kenarına oturdu.
"Poyraz... Hemşirenin söylediği şey doğru mu?"
Poyraz gülümserken yaklaşıp saçlarıyla alnının birleştiği noktaya dudaklarını bastırdı sonra da geri çekildi.
"Doğru sevgilim... Hamileymişsin..."
"Ama bu?" diye mırıldanırken aklına Poyraz'la geçirdikleri o gece gelmişti aklına.
"Bir çocuğumuz olacakmış... Ufaklık daha kendini sana belli bile edemeden kaza geçirince" diye mırıldanırken boşta olan elini avuçlarının arasına aldı ve eğilip öptü.
"Hadi şimdi dinlen sen, bende sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım"
Poyraz, ardında şaşkın bir genç kadın bıraktığı farkındaydı ama üzerine gitmemek ve yalnız bırakmak adına odadan çıkmıştı. Betül hala şaşkındı, şimdi gerçekten hamile miydi yani? İçinde Poyraz ve kendinden bir parça vardı, hem de her şey onun için bu kadar zor bir haldeyken? Sevinmiş miydi? Tabi ki sevinmişti ama şaşırmıştı, haklıydı kaza geçirmese kendi fark edecekti hamile olduğunu belki de. Poyraz'ı hala affetmediğini ama affetmeye çalıştığını farkındaydı, kendiyle savaş halindeydi şu son zamanlarda. Elini karnına götürüp dokundu.