Betül yolda onu bekleyen tuzaktan habersizce arabayla ilerlerken bir ara gözü telefonuna kaymıştı ki arabasının lastiğine isabet eden kurşunun sesiyle araba birkaç milim daha ilerlemişti sadece. Hemen ardından başlayan kurşun yağmuru ise kurulan tuzağın yegâne izleriydi. Tek başına kapana kısılmıştı ya burada ölecekti ya da ona bu tuzağı kuranları yerle bir edecekti. Arabadan inmeden önce torpidoda belindekinden hariç taşıdığı tabancayı alıp arabadan indi. Bir yandan açılan ateşe karşılık verirken bir yandan da telefonla Poyraz’ı arıyordu. Birkaç çalıştan sonra meşgule düşmüştü telefon.“Poyraz aç şu telefonu aç” diye mırıldandı kendi kendine öfkeyle. Tam o anda karşı taraftan bir erkek sesi yükseldi. “Betül Korcan umarım sürprizimi beğenmişsindir”
Betül sinirle gülerken bağırarak karşılık verdi. “ Kafanda bir delik açmak için sabırsızlanıyorum Harun... Tabi tüm bunlar oğlun içinde geçerli” deyip birkaç el ateş ederek karşılık verdi.
Poyraz, Ceren’in saçlarına minik bir öpücük bıraktıktan sonra üzerini örtüp odadan çıktığında karşısında Akın’ı bulmuştu, elinde telefonla bekliyordu.
“Hayırdır Akın bir şey mi oldu?” diye sordu merakla karşısındaki adama.
“Telefonun çalıyordu patron birkaç defa çalıp çalıp susunca belki önemlidir diye getireyim dedim” derken elindeki telefonu Poyraz’a uzattı. Poyraz “Kim acaba?” diye düşünürken ekranda yazan ‘Betül’üm’ yazısını gördü.
“Tamam, Akın sağ ol”
Arkasını dönüp odasına doğru ilerledi Poyraz. Gri rengin hâkim olduğu duvarlarla lacivert eşyalar uyum içindeydi. Açık olan teras kapısından içeri doğru ilerlerken Betül’ün numarasını çevirdi ama başkasıyla konuştuğu için meşgule düşmüştü telefon.
“Yanlışlıkla mı aradı acaba?” diye mırıldanırken aniden açılan kapının gürültüsüyle arkasını döndü.
“Ne oluyor Akın?”
“Abi Betül... Betül yenge saldırıya uğramış”
“Ne diyorsun sen? Hadi çıkalım çabuk hadi” diye bağırırken ekledi. “Adamları topla ikisi burada kalsın Ceren’in yanında... Çabuk”
“Tamam, patron ben ayarladım Baran Abi de geliyor yola çıkmış haberde ondan geldi zaten”
Poyraz ve adamları evden bir hışımla arabalarına binip ayrılırken Betül de son silahını almıştı avuçlarının arasına. Poyraz’a ulaşamayınca Baran’ı aramıştı. Şu anda yolda olmalılardı.
“Bu gece buradan senin ölün çıkacak Harun”
“Bu kadar özgüven fazla olmalı Betül”
Betül vurduğu adamları indirse de sandığından kalabalık olduklarını kabul etmeliydi. En azından Poyraz’lar gelene kadar mermisini idareli kullanmalıydı. Az sonra gelen Poyraz ve Baran soluğu Betül’ün yanında almıştı direkt.“İyisin demi?” diye sordu Poyraz telaşla.
“Poyraz silah ver bana bu bitti” dedi Betül aceleyle.
Baran gülerek “Kardeşim Betül hepsini halletmiş bile baksana hepsi yeri öpmüş” diye mırıldandı.
“Çok tatlısın Baran ama bu tatlılığını bu ateş çemberinden sonraya sakla bence çünkü benim görülecek hesabım var”
Poyraz ve Baran’ın gelmesiyle ortam daha da alevlenmiş ve gerilmişti. Ama hiç kimsenin fark etmediği bir şey vardı. Karşı tarafın adamları gelen yardımla devrilirken patronları oradan sıyrılıp kalan adamlarıyla kaçıp gitmişti.
“Yerden bitme Harun’daki cesarete gel ya sen kimsin de Betül’e tuzak kuruyorsun” dedi Baran gülerek elindeki silahı beline takarken arabaya doğru ilerledi. Poyraz, Akın’a bir şeyler mırıldanıyordu ki Betül arabaya doğru ilerlemeye başladı. Parmak uçlarından yayılan soğukluğu bedeninde yavaş yavaş hissetmeye başlamıştı. Neden olduğunu kendi de bilmiyordu. Gün içindeki aşırı yorgunluğa bağlamıştı bunu. Yer ayağının altından kayıyor gibi hissederken karnının sağ yanına bir ağrı saplanmıştı fakat bakmaya fırsat olmadan yere yığılıvermişti. Poyraz duyduğu sesle arkasına döndüğünde baygın bir şekilde yerde yatan Betül’ü gördüğünde gözleri korkuyla açılmıştı.
“Betül” diye mırıldanırken telaşlı bir şekilde soluğu Betül’ün yanında almıştı. Sevdiği kadının başını ellerinin arasına alırken telaşlı bir şekilde mırıldanmaya devam etti.
“Betül... Betül bana bak aç gözlerini Betül... Ne oldu sana?” diye mırıldansa da Betül’den bir geri tepki alamamıştı. Baran, Betül’ün beyaz gömleğine bulaşan kırmızı lekeyi gördüğünde dehşetle açılan gözlerini Poyraz’a çevirdi.
“Poyraz Betül vurulmuş” derken eline bulaşan kanı gösterdi.
“Çabuk doktoru çağırın eve gelsin çabuk” diye bağırdı Poyraz Betül'ü kucağına alıp aceleyle arabaya doğru ilerlerken. Yarım saat sonra Poyraz ve Baran Betül'ü eve getirmişti. Yakın doktor arkadaşları Serhat, Betül'ün yarasıyla ilgileniyordu. Poyraz Betül'ü kaybetme düşüncesiyle yüzleşirken gözlerini genç kadına pansuman yapan Serhat'a çevirmişti.
"İyi demi bak doğru söyle Serhat eğer sakin kalmam için yapıyorsan"
"Merak etme küçük çaplı bir yara pansuman yaptım, diktim ağrısını azaltsın diye ağrı kesici bırakıyorum şuraya" diye cevapladı Serhat tebessümle arkadaşını sakinleştirmek adına.
"Kardeşim sakin bak iyi işte Betül sakinleş artık" diye mırıldandı Baran tebessümle.
"Ne zaman uyanır?" diye sordu Poyraz merakla.
"İğnenin etkisi bir iki saate geçer pansuman için gelirim ben yine"
"Tamam kardeşim çok sağol ben seni geçireyim" dedi Baran Serhat'la Poyraz'ın odasından çıkarken. Poyraz yaslandığı soğuk duvardan ayrılıp yatağa doğru ilerledi ve uyuyan genç kadının yanına oturdu. Betül'ün karnının üzerinde duran eline uzanıp tuttu.
"Çok şükür iyisin... Sana birşey olsa ne yapardım ben ne yapardım?" diye mırıldandı Betül'ün kulağına. Eğilip saçlarına minik bir öpücük bıraktıktan sonra karşıdaki tekli koltuğa oturup beklemeye başladı.
Poyraz için bu gece uzun olacak gibiydi. Kafasında intikam planlarını kurmuştu bile. Betül'e kurulan tuzağın hesabını soracaktı, onların canına okuyacaktı.~755 Kelime~