ŞARKIYI AÇALIM..
Dila gözlerinin önünde olanlarla kalbinde muhteşem bir acı hissetti. Tek güvendiği amcasının da boşanmalarına susması bir kez daha Dilanın hayallerini yıkmıştı. Kimseye görünmeden ahşap merdivenlerden odasına çıktı. Çekmeceden çıkardığı işlemeli çakıyı acunun içinde sıktı. Canına mı kıyacaktı değerini bilmeyen, onu sevmeyen bir adam için. Aynanın karşısına geçti gözleri vücudunda gezdi. Züleyha kadar güzeldi, ama en önemlisi aşıktı. Arkasında sakladığı çakıyla avluya indi. Herkes mutlulukla gülüşüyordu. Ali ise Züleyhaya öyle bir sarılmıştı ki Dilanın içini sızlatmaya yetmişti. Bir köşede yenilginin verdiği hüzünle Hasan Ağa çaresizce oturuyordu. Merdivenlerden inen Dila herkesin dikkatini çekmişti.
-Dila iyi misin kızım
Hünkar Hanım , Dilayı ilk sorgulayan olmuştu. Dila elindeki çakıyı arkasından çıkardığında herkes korkuyla irkildi, Ali istemsizce Züleyhayı arkasına çekmişti.
-Bunu bana soruyor musunuz birde! Hayatımı darma duman ettiniz hayatımı.
Hasan Ağa bastonuna tutunarak ayağa kalktı.
-Dila sen benim kızımsın, yapma kızım.
-İnsan kızı dediği kadına bunu yapar mı amca, ben sana size naptım ,söylesene Ali naptım ben size. En azından hayallerim vardı benim uzaktan da olsa seviyordum onu , hayal kuruyordum. Siz benden hayallerimi de çaldınız. Neyim kaldı şimdi benim, benden geriye ne kaldı söylesene Züleyha!
Züleyha , Alinin elini bırakıp ön tarafa geçmek istedi her ne kadar Ali tutsada elinden kurtuldu.
-Bırak elinden onu Dila, öyle konuşalım.
-Ne oldu ölmeme üzülür müsün? Kaçınma Züleyha söyle , geberip gitmen kadar istediğim bir şey yok bu hayatta de!
-Dila değmez yapma
-Evet sana değmez belki de Ali ama dayanamam buna. Arkamdan konuşulmasına, ebedi bir yalnızlığa dayanamam.
Dila ani bir hareketle çakıyı bileğine bastırdı. Ali koşup yanına geldiğinde çok geçti bileklerinden kanlar süzülüyordu. Dila kafasını kaldırıp Alinin gözlerine baktı, o siyah gözler gördüğü ilk gözlerdi sonda olacaktı. Vücudunda ki kanın hızlı çıkışıyla Alinin kollarına yığıldı. Zehra başından çıkarttığı şalla bileğine bastırdı.
-Ambulans çağırın abi ambulans çağır
-Vakit yok Ali kaldır götürelim hemen arabayla, hadi çabuk ol.
Herkes korkuyla peşlerinden avludan çıkmıştı. Züleyha konağın kapısını kapattığında Hasan Ağayla karşı karşıya geldi.
-Senin yüzünden eğer o kıza bir şey olursa
-Benim yüzümden değil! Siz getirdiniz onu bu hale. Ona yalan söyleyip ümitlendirdiniz, o kızın hayallerini siz çaldınız. Evet belki bizde suçluyuz ama en büyük hata sizin.
-Git burdan Züleyha! Bırak mutlu olsun Dila, yaşasın.
Züleyha arkasını döndüğünde duyduklarıyla kalakaldı.
-Benim gitmem çözüm değil , siz ben gidersem sanıyor musunuz ki Ali onu karısı belleyecek, sevecek. Böyle bir şey olamaz çünkü ben zaten bunu Aliye yaptım. Ama o Dilaya dokunmadı.
-O zaman boşamasın en azından kız dul ortada kalmasın.
-Yapmayın belki o da onu seveni bulacak.
-Kimse dul kadın almaz buralarda, bilmiyormuş gibi konuşma. Sen söylersen Ali kabul eder. En azından bir süre Dila iyileşsin.
-Peki. Bunu yapacağım ama Dila için yıpranmasın, kendini toparlasın diye. Ali eninde sonunda boşayacak ama onu bunu da unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ESİR ZÜLEYHA 'NIN AŞKI
RomansaSahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı? Esir olmuş bir kızın yüreğinin çırpınışıydı bu satırlar. Aşık olduğu adamın kimsesizliğine esir edilmişti, duvarları soğuk bu konakta ölene kadar nefes alacak, yemek yiyecekti...