2. Bölüm

284 144 2
                                    

Kimden: Seher

Mesaj: Bir bulut varmış; kendine kırgın, kendine kızgın. Kendine kızgınmış çünkü farkında olmadan bir hata yapmış diğer bulut arkadaşını kızdıracak ve kırıp üzecek kadar. Ama bu hatayı bilerek yapmamış. Yani kabahati yokmuş, masummuş ama aynı zamanda mecburmuş. Hatayı yaparken hatayı engelleyememiş ve hata, hata olmaktan çıkıvermiş. Ama bulut bilirmiş ki; diğer bulut arkadaşına asla ihanet etmezmiş, asla arkasından iş çevirmezmiş. Bu hata aklına geldikçe ağlamış durmuş sürekli. İşte bugün bulutlar bu yüzden ağlıyor Irmak. Seni çok ağır kırdım ben. Yaptığım hata –belki de sana göre ihanet- yüzünden sana bakmaya, seninle konuşmaya utanıyorum. Bu yaşanılan şeyden dolayı beni affedebilir misin bilmiyorum. Ama senden 16 yıllık arkadaşlığımız, dostluğumuz hatırına sana asla böyle bir şey yapmayacağımı bilmeni isterim. Yarınki doğum gününe gelmeyi çok istesem de gelemeyeceğim. Yaşananlardan dolayı yüzüne bakmaya cesaretim yok. Şimdiden iyi ki doğdun, doğum günün kutlu olsun Irmak.

Mesajı okumayı bitirdiğimde kafam soru işaretleri ile dolmuştu. Nasıl masum olabilirdi ki! Benim sevgilime sarılmıştı ve "benim" sevgilim ona "Aşkım" diye seslenmişti. Ona aşkım demişti ve benim en yakın arkadaşım bana masum olduğunu hatta mecbur kaldığını söylüyordu. Böyle bir şey nasıl olabiliyordu? Hem bana ihanet edip, arkamdan iş çevirip aynı zamanda nasıl masum kalabiliyordu? Bunları düşünürken Seher'in mesajına cevap yazmadığımı fark ettim. Seher onun mesajlarını yanıtsız bırakmamdan hiç hoşlanmazdı. Gerçi artık bunun bir önemi yok gibiydi. Ne yazabilirdim ki? Böyle bir durumda ona ne diyebilirdim? Gerçekten masum olduğuna inanmalı mıydım yoksa dün kendim gördüğüm şeye inanmaya devam mı etmeliydim? Aslında ben artık Seher'e güvenebileceğimi düşünmüyordum.

Telefondaki mesaja boş boş bakıp bunları düşünürken beni düşüncelerimden ayıran Sumru Hanım'ın kahvaltıya çağırması olmuştu. Kahvaltı için aşağı indiğim sırada babam telefonda iş konuşması yapıyor annem ise masada yemeklerin gelmesini beklerken moda dergilerine bakıyordu. Masaya oturduğum sırada annem bana "Günaydın tatlım" dedikten sonra dergiye bakmayı sürdürdü. Annemin bana "günaydın" demesinin ardından evdeki yardımcılar masayı tam anlamıyla hazırlamışlardı. Masa hazırlandıktan sonra babam da konuşmasını bitirip "Günaydın" diyerek katılmış oldu. Babam bir yandan yemeğini yiyor bir yandan da telefonda maillerini kontrol ediyordu. Annem bana dönerek" Tatlım, bugünkü özel dersin doğum günü partin sebebiyle iptal oldu. Dersini iki gün sonraya erteledik öğretmeninle. " dediğinde rahatladığımı hissettim. Sabah uyandığımda aklıma Burak'ın beni aldatmasından sonra doğum günü partim ile özel ders saatimin çakıştığını fark etmem beni strese sokmuş hatta midemin ağrımasına sebep olmuştu. Annemin verdiği güzel haberlerle midemdeki ağrı yok olmuştu. Kahvaltım bittikten sonra odama gidip hazırlandıktan sonra şoförle birlikte evden çıktım.

Şoförle evden çıktığımda o kadar düşünceli ve dalgındım ki arabanın kapısını açan Sedat Amcayı bile fark edemiyordum. Kafam başka yerdeydi ve bugüne odaklanamıyordum. Dün yaşadığım şeylerin etkisi hala sürüyordu. Ama beni asıl şaşırtan şey kime inanacağımdı. Sanırım onu bugün anlayacaktım. Kafamda cevaplandıramadığım çok fazla soru vardı. Gerçekten Seher ve Burak benim arkamdan iş çevirip gizli bir birliktelik sürüyorlarsa onları asla affetmeyecektim. Sahi bu ikisi ne zaman çıkmaya başlamıştı? Sahi bu ikisi ne zaman çıkmaya başlamıştı? Ya da Burak hangimizi seviyordu? Neden hem benimle hem de Seher'le çıkıyordu? İkimizi de seviyor olamazdı. Bir kalp aynı anda iki kişiye de aynı değeri veremezdi ki. Ben dün yaşadığım olay hakkında düşünürken arabanın durmasıyla okula geldiğimizi anladım. Arabadan inip okul kapısından içeri girdim. Okul binasına doğru yürürken bahçede eski sevgilimi Yağmur ile konuşurken gördüm. Ben ve Yağmur düşman gibiydik adeta. Yağmur'un beni çekememesi yüzünden sürekli kavga ederdik. Sürekli bir konu bulup tartışma ortamı yaratırdı ve bu tartışma ortamı eninde sonunda bir şekilde büyür ve kavgaya dönüşürdü. Yağmur'un en sevdiği şey insanları birbirine düşürüp onların birbirinden nefret etmesini sağlamaktı. Bazen onun ev sevdiği şeyin bu olduğunu düşününce Yağmur'dan soğuyordum. Okulun ilk yılı çok iyi bir kızdı Yağmur fakat Burak bizim okula nakil olunca işler değişmişti. Yağmur Burak'tan etkilenmişti ama Burak'ın gözü bendeydi. Burak'ın sürekli ilgisi bende olmasıyla Yağmur'la ilişkimizde değişmişti. Ama Yağmur bizim çıkmaya başladığımızı bildiği halde Burak'a yakınlaşmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Yağmur okulun binasından içeri girdiği sırada Burak'la göz göze geldik. Sanki hala sevgiliymişiz ve musmutlu bir ilişkimiz varmış gibi gülümsedi Burak. Henüz ayrılmamıştık ama ben dün yaşadıklarımla beraber kafamda bu ilişkiyi bitirmiştim. Gülümseyerek yanıma gelip bana sarıldı her sabah yaptığı gibi. Ama benim hala aklım almıyordu. Bakışları, cümleleri, benimle konuşurken ses tonundaki sıcaklık... hala eski Burak'ı o. O zaman dün Seher'e sarılan Burak değil de başkası mıydı? İkizi miydi yoksa (tabii varsa)? Ya da çok iyi rol yapıyordu bana. Uzun uzun sarıldıktan sonra yanağımdan öpüp "Günaydın doğum günü kızı" dedi ve tekrar sarıldı bana. Gerçekten biri bana neler olduğunu anlatabilir mi diye haykırmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.

Burak ile beraber sınıfa girdikt4en sonra sıramın altında defterlerimin arasına sıkıştırılmış bir not parçası dikkatimi çekti. Tam notu okuyacakken sınıftaki kızlar gelip doğum günümü kutlayama geldikleri için notu okuyamadım ama nedense notu elime aldığımda içimde sebebini bilmediğim kötü bir his oluşmuştu. İçimden bir ses bu notta iyi şeyler yazmadığını söylüyordu.

YARAMI SARAN AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin