"Babam istediği için bu okula geldim. Ve seni hastaneye götürme olayı planlı bir şey değildi. Tesadüfen oldu. Denk geldik diyelim" dedi Serkan.
"Bir şey daha soracağım" dedim.
"Sor."
"Belki biliyorsun veya bilmiyorsun; ben sevgilinin o gün söylediklerini duyduktan sonra kötüleştim. Söylediği şeyler doğru olsa bile...bunların yaşanması..."dedim ve sustum. Anlamıyordum çünkü. Her şey çok karmakarışıktı.
"Yağmur'la neler olduğundan haberim yok o gün. Aranızda yaşananlardan yani," dedi ve ellerini saçlarına götürüp onları düzeltti.
"O gün olayların ardı ardına gelişmesi, hepsi bir tesadüf yani?"
"Evet, hepsi tesadüf. Babam istediği için seninle aynı okul ve sınıftayım Irmak. Artık gidebilir miyim? Yarın okulda görüşürüz. İyi akşamlar," dedi ve arabasına binip gitti.
Serkan arabasına binip gittiğinden beri ne zamandır orada öyle ayakta dikiliyordum bilmiyorum. Ama bu cevap bana yetmemiş aksine daha çok merak etmemi sağlamıştı. Serkan ise bu konuyu umursuyor gibi durmuyordu, belki de sebebini biliyordu. O yüzden bu kadar bıkmış gibi davranıyordu bana karşı; soğuk ve duvarlı...
Güvenlik görevlisinin bana seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp arabama bindim. Koltuğa oturduğumda hala aldığım cevabı düşünüyordum. Bu yaşananların nedeni, bu kadar tesadüfün olmasının sebebi "Serkan'ın babasının isteği " miydi yani? Hastane olayı dışındakiler öyleydi, sadece beni hastaneye "onun" götürmesi bir rastlantıydı.
Bunları düşünmeyi bırakıp araba sürmeye odaklandım. Hayatımda ilk kez bu saatlerde araba kullanıyordum. Reşit olalı birkaç gün oluyordu. Bu yüzden de bu konuda biraz tedirgindim.
Arabayla okul binasından çıktıktan biraz sonra yolda trafik olduğunu gördüm. Anladığım kadarıyla eve biraz gecikecektim. Trafiğin ilerlemesini beklerken aklıma sürekli Serkan'la yaptığımız konuşma geliyordu. Bazı şeyler mantığıma uymuyordu. Serkan'ın babası böyle bir şeyi neden istemişti? Anlamıyordum. Ama benim aksime Serkan bu meseleyi pek te umursuyor gibi durmuyordu. Belki de babasının neden böyle bir şey istediğini biliyordu. Ya da o da bilmiyordu, sadece isteğini yerine getirmişti ve anın tadını çıkarıyordu.
Çalan korna sesleriyle kafamdaki soru işaretler ile uğraşmayı bırakıp, bir arabanın neredeyse benim arabama çarpmak üzere olduğunu fark ettim. Neyse ki adam kornaya basmıştı ve duran trafik artık bitmişti ve bu beni biraz rahatlatmıştı.
Biraz ilerledikten sonra daha fazla dayanamayıp arabayı sahile yakın bir yere park ettim. Temiz hava almaya ve kafamı toparlamaya ihtiyacım vardı. Biraz yürüdükten sonra durup denizi izlemeye başladım. İyi geliyordu denizi izlemek... dalgaların sesini dinlemek... Duydukça kendimi daha rahatlamış hissediyordum. Ben denizi seyredip olanları düşünürken arkamda bir ses işittim. İlk önce bir yabancı sandım ama sonra adımı söyleyince arkama baktım. Bana seslenen kişi Tahsin'di. Arkadaşlarıyla dolaşmaya çıkmıştı. Arkadaşları birbirinin fotoğraflını çekerken selam vermek için yanıma geldi.
"Öncelikle çok güzel olmuşsun. Ve neden yalnızsın," diye sordu.
Bu soruyu sormakta haklıydı. Bu kadar hazırlanmışken bu saatte tek başıma sahili izlemem tuhaftı. Bende "İltifat için teşekkürler. Yalnızım çünkü bir işim vardı. Oradan döndüm," dedim.
"Anladım, ama anlamadığım bir şey var."
"Nedir o?"
"Bu sahile gelmeden önce neredeydin bilmiyorum. Fakat bu sahil sizin evinize ve evinize giden yola ters kalıyor. "
"Yani?"
"Irmak iyisin değil mi bir problem yok? Yani kaç yıldır tanışıyoruz ve ben yıllardır burada yaşıyorum ama seni ilk kez bu sahilde görüyorum. Eğer bir şey varsa ve anlatmak istersen dinlerim."
"Hayır, yok. Teşekkür ederim ayrıca," dedim. Aslında vardı. Kafamın içinde dönen bir sürü soru vardı. Ve ben iyi olmaya çalışıyordum.
"Sadece ilke kez trafiğe çıktım,. Sanırım trafikten rahatsız oldum. Hava almak için gelmiştim," dedim ve gülümsedim. Sabah okulda gördüğüm aşk acısı çeken halinden eser yoktu Tahsin'in. Onu yine eskisi gibi eğlenirken görmek güzeldi.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Tahsin beni arkadaşlarıyla tanıştırdı. Beraber benim arabama kadar yürüdük sohbet ede ede. Tahsin ve arkadaşlarıyla sohbet etmek iyi gelmişti nedense. Arabaya bindiğimde sahile geldiğim zamanki stresin yok olduğunu fark ettim.
Eve döndüğümde annem salonda telefonda biriyle konuşuyordu. Benim geldiğimi gördüğünde bana "Hoş geldin," deyip konuşmasına geri döndü. Ben de " Hoş buldum. Odama çıkıyorum," deyip odama çıktım. Odama doğru giderken babamı fark ettim, odasında çalışıyordu. Ona da geldiğimi haber verdikten sonra odama girdim. Çantamı yatağımın üstüne koyduktan sonra derin bir "oh" çektim. Serkan'la konuştuktan sonra kafamın içindeki soru işaretleri beni yormaya başlamıştı. Üstümü değiştirip makyajımı çıkardıktan sonra kızlara mesaj attım. Mesajıma geri dönmelerini beklerken yarın olacağımız sınav için çalışma masama geçtim. Not çıkarmam gerekiyordu. Kendime kahve hazırlayıp odama döndüğümde telefonumun çaldığını duydum. Kızlar beni görüntülü arıyorlardı.
Arsu: Selamm!
Ben: Selamm!
Damla: Merhaba!(uykulu bir sesle)
Seher: Selamm ve Damla sana da günaydın!
Damla: Hahaha, günaydın şekerim.
Ece: Irmak, nasıl geçti?
Ben: Güzel geçti program.
Damla: İyi, güzel. Serkan ile sorun olmadı değil mi?
Ben: Hayır, olmadı.
Ece: Konuştunuz mu?
Ben: Evet, her şeyin bir tesadüf olduğunu söyledi.
Seher: Nasıl yani? Her şey tesadüfmüş yani öyle mi?
Ece: Tesadüf?!
Damla: Doğru söylediğine emin miyiz? Irmak bunu söyleyen kişi Serkan farkındayım. Ama Yağmur'la sevgili olduğunu unutmamalıyız.
Ben: Haklısın, Damla. Serkan'ın Yağmur'la sevgili olduğunu bildiğimden beri doğru mu söylüyor emin değilim.
Seher: Yakında anlarız bence. Doğru mu söylüyor yoksa yalan mı?
Damla: Hadi kızlar, artık derse dönelim. Malum yarın sınav var.
Seher: Damlacığım, sana iyi uykular pardon ders çalışmalar (dedi gülerek)
Damla: Ne yapayım kızım, ders çalışırken uykum geliyor( dedi gözlerini devirerek)
Sonlarla kızlarla biraz daha sohbet ettik. Yarın sınav olacağımız için ders çalışalım diye telefonları kapatmaya karar verdik. Yarın olacağımız tarih sınavı için not çıkarmam gerekiyordu. Nehir Hoca'nın ders kitabında altını çizdiği, sınavda çıkabilir dediği yerlerin notunu çıkardıktan sonra yarın giyeceğim kombini ayarlayıp uyumak için yatağa geçtim. Kendimle kalınca aklım yine Serkan ile yaptığımız tartışmaya gidiyordu. Belki de bu konuşmaya bu kadar takılma nedenim Serkan'dan istediğim cevabın bu olmamasıydı. Bu kadar tesadüfün sebebi babasının istekleri miydi? Ben bunları düşünürken kafamda oluşmaya devam eden soru işaretleriyle uykuya daldım.
Ertesi gün telefonumun rahatsız edici alarmının sesiyle uyandım. Alarmı gözlerimi tam açmadan kapattıktan sonra istemeyerek yataktan kalktım. Şubat ayında olduğumuz için sabah olmuş olmasına rağmen hava karanlıktı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirdim. Hafif makyaj yaptıktan sonra odamdan çıkarken telefonuma gelen mesajla geri dönüp telefonuma şifonyerin üzerinden aldım. Mesaj Yağmur'dandı. Mesajda "Sevgilimle samimi olmanı istemiyorum," yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMI SARAN AŞK
ChickLitBir genç kızın doğum gününde hayatıyla ilgili en önemli gerçeği öğrenmesi ona nasıl hissettirir? Aynı zamanda en yakın arkadaşının sırtından vurması ve sevgilisinin ihanetine uğramasıyla nasıl dimdik ayakta kalabilir? 18 yaşına girdiği gün hayatının...